Kriz-14

190 12 11
                                    

Kabustan korkuyla uyandım.( Bu kısımdan itibaren medyadaki şarkıyı açın . )  Bedenimin titremesini engelleyemiyordum. "İhanetinin bedelini ödeyeceksin " Düşesin sesi aklımdan çıkmıyordu. İlk defa bir kabus beni bu hale getirmişti. Yataktan düşe kalka çıktım. Hava almalıydım. Bedenimin titremesi yüzünden zar zor odadan çıktım. Tekrar yankılandı aynı ses . Gözlerimin dolduğunu hissettim. Yere düştüm. Zar zor kalktım. Sarayın bahçesine geldiğimde kendimi rastgele bir banka attım. Gözlerimi kapatıp kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Ama olmuyordu. Ne zaman aklıma Calente gelse geldiği an o kelimeleri de geliyordu. Ruhum paramparça olmuştu. Gözlerimi kapadım ve ellerimle yüzümü kapadım. Gözümden akan yaşları hissettim. Komikti. Calente'den sonra ilk defa ağlıyordum. Göz yaşlarımın bittiğini sanıyordum.Ruhum bu yükü kaldıramıyordu. Ama intihar ederekte bundan kaçmayacaktim. Yaptığım şeyin bedelini ödemeliydim. Gözlerimden akan yaşlar hızlandı. Gözlerimi açtım. Calente kan kırmızısı bir elbiseyle karşımdaydı. Öfke ve tükenmişlikle
-Söyle ! Ne yapmalıydım !?
Dedim. Cevap vermedi sadece bir hayaldi ama cevap vermesini istiyordum. Acıyla bağırdım.
-Senin gitmene izin vererek Daha fazla masumun ölümüne göz mü yummalıydım !?
Calente'den hayali hüzünlü bir gülümsemeyle bana baktı. Fısıltıyla
-Bana cevap ver. Yalvarırım öyle bakma.
Demiştim. Cevap vermedi . Gözlerimi kapadım. Ve sessizce ağlamaya devam ettim. Tanrı kesinlikle benden nefret ediyordu. Onu öldürmek yapabilecegim tek şeydi. Ama pişman değildim. Masumların ölümüne göz yumamazdım. Bunu yapamazdım. Gözlerimi açtım. Kaybolmuştu. Hayali bile beni yanlız bırakmıştı. Tüm bedenimi kendime çektim ve yüzümü dizlerinin arasına gömdüm. Soğuk hava az çok kafami dağıtmada ise yarıyordu. Ama göz yaşlarım bir türlü durmuyordu. Yanlış mı yapmıştım ? Başka insanları değilde kendimi mi düşünmeliydim ?
Düşesin Ağzından
Nedense uyku tutmamıştı. Bahçeye çıktım. Bahçe fazlasıyla büyüktü. Bu yüzden genelde çift olan soylular burada olurdu. Bazen beni gerçekten seven biriyle burada olmayı hayal ederdim. Bir ses beni düşüncelerimden uzaklaştırdı. Bir inlemeye benziyordu. Yavaşça sese yaklaştım. Gördüğüm manzara beni şaşırttı. Dük Arlen Ve Prenses burada yiyisiyolardı. Beni gören prenses Arlen'i üstünden itti. Anna nefes nefese kalmış bir sesle
-Senin burada ne işin var ?
Dedi. Sakın bir sesle
-Kafa dinlemeye geldim. Siz keyfinize bakın.
Dedim. Dük Arlen
-Bu saate dışarı çıkmanız ilginç. Kont Grimm'in odasını mi arıyorsunuz yoksa ?
Dedi. Erkeklerin hepsi aptalı. Grimm'i düşündüm. Yüzde doksan dokuzu desem daha doğru olurdu.
-Kafa dinlemeye geldim sadece . Hem odasını bizzat ondan ogrensem daha iyi olur .
Dedim. Bunu sinsi bir sırıtmayla söylemistim. Tabi Eğer Grimm'in odasına gidersem beni penceresinden aşağı atardı. Ondan eminim. Anna kaşlarını çattı ama birşey söylemedi. Tam o sırada Dük Arlen
-Grimm arkanızda.
Dedi. Hemen döndüm. Evet Grimm oradaydı. Arkası dönük bir şekilde Saraya doğru yürüyordu. Ama onda bir terslik vardı. Sanki çökmüş gibiydi. Ve adımları tamamen dengesizdi. Arada sendeliyordu. İçimde bir his oluştu. Adlandıramadığım birşey. İyi olup olmadığını öğrenmek istiyordum. Dük Arlen
-Grimm !
Diye seslendi. Duymuşsada duymamazlıktan gelmişti. Koşar adım Grimm'in yanına gittim. Ve omzuna dokundum. Arkasını döndü ve bana baktı. Rengi bembeyaz oldu. Nefes alış verişleri dengesizlesmişti. Gözlerinin kizardigimi fark ettim. Ona ne olmuştu ? Grimm benden uzağa çekildi. Ve Fısıltıyla
-Bir daha bana yaklaşma !
Dedi. Sesi zayıf çıkmıştı. Ama ağır duygularla yüklüydü. İçimde garip bisey hissettim. Kırılmış mıydım ? Grimm arkasına bile bakmadan koşar adımlarla saraya girdi. Rengi atmıştı. Hayalet gormus gibiydi. Gözleri kızarmıştı. Onun gibi birinin duygusuz olduğunu dusunmustum. Bu beni yaniltmisti. Suan ne kadar beni yanında istemesede birine ihtiyacı vardı. Ne olursa olsun o kişi ben olacaktım. İçimden kendi kendime "Sadece kullanmak için " diye ekledim. Peşinden gitmeye başladım.

Grimm De Madcount Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin