Gözlerimi yine boktan bir kabusun ardından açtım. Alışmıştım. Kabuslar artık hayatımın bir parçası olmuştu. Komik diye dusunmeden edemedim. Herkesin yanında biri olurdu ama benim yanımda kabuslarım dışında birşey yoktu. O yüzden çok yadırgamıyordum. Yataktan yavaşça kalktim . Sade taştan odayı bir yabancıymışcasına süzdüm. Aslında yabancıydım. Ama neyse . Oda da lüks tek kişilik bir yatak sade kaltileli ahşaptan yapılmış bir dolapla bir çalışma masası vardı. Üstünde katlanmış parşömenler ,mürekkep ve bir çift tüy kalem vardı. Pencereye baktım. Yine bir kuzgun pencereye tünemiş ve beni izliyordu. Steinsberg'de bu kadar kuzgun olmazdı. İronik diye mırıldandım. Hayat garipti ,Tanrı merhametsiz ve ölüm aniydi. Ayağa kalktim. Üsümde beyaz bir gömlek , siyah deri bir Pantalon ve siyah bir cüppe vardı. Dolabı açtım. Aynı kıyafetlerden bir çift alıp soyunmaya başladım. Üstümde sadece iç çamaşırım kalınca kapı aniden açıldı. Anna sinirle içeri girdi. Geldigi gibi gözlerini göğsüme ve karnıma dikti . İç çektim. Anna kıpkırmızı oldu ve aniden odadan çıktı. Kapının arkasından
-Neden giyinik değilsin ?
Dedi. Sesi utangaç çıkmıştı. Onu ilgilendirdiğini düşünmüyordum. Sonuçta oda benimdi istediğimi yapardım. Ters bir şekilde
-Sana ne !
Dedim. Ve pantolonumu giydim. Anna'nın öfke dolu sesi
-Ziyafet olduğunu kimse söylemedi mi!? Neden hazır değilsin !?
Dedi. Ziyafet ? Gömlegimi ilikledim. Ziyafet var diye suslenecek değildim. Anna'nın kıyafetine hiç dikkat etmedigim aklıma geldi. Suslenmis olmalıydı. Ama uyku sersemiyken bu tür şeyleri hiç dikkat etmezdim. Düşününce ayıkkende dikkat etmiyordum. Anna kapıya sert bir şekilde vurarak
-Neden cevap vermiyorsun ?
Dedi. Yine kendi düşüncelerime fazla odaklanmıştım.
-Dalmisim.
Dedim. Pelerinimi sırtıma geçirdim. Kınımı belime taktım. Duvarda asılı kılıcımıda kınıma soktum. Ve kapıyı açtım. Anna'nın üstünde Calente'nin hayalindeki kırmızı elbise vardı. Tenimin soldugunu hissettim. Anna şaşkınlıkla
-İyi misin ?
Dedi. Tanrı kafayı yememi istiyordu herhalde.
-İyiyim.
Dedim. Açıkçası güzelliği Calente yüzünden beni etkilememisti. Anna çekimser bir sesle
-Nasil olmusum ?
Dedi. Bana niye soruyo ki ? Benden nefret etmiyor mu ? Hayır kesin beni etkileyip kukla gibi kullanma niyetinde klasik kadın.
-Her zamanki gibi
Dedim. Anna'nın dişlerini sıktığını fark etmiştim. Ama umrumda olduğunu da soyleyemezdim. Ziyafet için büyük salonun önüne gittik birbirimizden fazlasıyla uzaktık. Bu halden fazlasıyla memnundum. Büyük salon kapısının önündeyken Anna koluma girdi. O an bedenime bir soğukluk yayıldı. Calente'den sonra yakın temasa girdiğim 2. Kadındı . Vicdan azabının kalbime baskı yaptığını hissettim. Sanki tüm bedenim agirlasmisti. Anna beni çekti . Adım atmak zorunda kaldım. Nefes alış verişlerim iyice dengesizlesmişti. Kendi kendime sakın olmamı söyleyip duruyordu ama üstümdeki yükün ağırlığı nefes almamı zorlaştırıyordu. Anna bu tepkilerimi umursamıyordu. Bu benim için daha iyi olmuştu bu haldeyken onun konuşmalarını çekemezdim. Büyük altın kapı açıldı. Tüm vikontlar, kontlar ve düklerin bize baktığını hissettim. Kırmızı bir elbise dikkatimi çekti. Elbisenin sahibine korkuyla baktım. Calente değildi. Rahatlamayla iç çektim. Bir hayal daha kaldıramazdım hele birde bu vicdan azabiyla İmparatorun oturdugu masaya yavaşça ilerledik. Masada belli dükler vardı. Frederich, Storm kardeşler , Arlen , Bohemya Dükü Rikard , Milan Düsesi İlina ( kadın olduğu için benim ekstra tehlike demekti. ) Ve Macar Dükü ( Ragusa ve çevresindeki bölgeyi yönetiyordu.) Holden , Anna beni Dük Arlen'in yanına çekti. Kendisi dükün yanına oturdu. Bende onun yanına oturdum. Milan Düşesinin yanına Tanrım bana yardım et . İki şeytanın arasına oturdum .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grimm De Madcount
Historical FictionSteinsberg'in genç kontu Macarların korkulu rüyası Deli Grimm de Madcount 'un hayatı... Kont sayıca üstün olan Macar ordusuna baktı . " Tanrı acaba gök yüzünden bana bakıp bu salak ne yapıyor diyor mu ?" Diye iç çekti. Güldü ve "Umrumda değil. Hİ...