ARKADAŞLAR FARKINDAYSANIZ KELEM, MELEK'İN İSMİNİ HALA ÖĞRENEMEDİ :))
Bu arada multimedia gerçek ben 😊
Neyse iyi okumalar gençler 😂
"Annem..." Dedim tüm özlem ile. Uyuyordu. Ben ise, saçlarına düşen akları okşuyor, küçük küçük buseler konduruyordum.
Kapı büyük bir gürültü ile çalmaya başladı ve Zeynep'in çığırtkan sesi duyuldu.
"Melek aç şu kapıyı!"
Ne olmuştu ki? Neden böyle bağırıyordu?
Annemin uyanmaması için dua ederek, kapıya seri adımlar ile ilerledim.
"Ah sonunda! İyi misin tatlım? Bir şeyin yok değil mi?" Diye sorunca, neyi kastettiğini anlamadım. Boş gözler ile ona bakmayı sürdürdüm.
Üstündeki mavi ile pembe karışımı, çiçek desenli elbise Zeynep'in güzelliğini orta yere sermişti. Yüzüne yaptığı hafif makyaj ile gayet de göz alıcı duruyordu.
Fısıltı şeklinde "Fırat'ı kastediyordum." Deyince afalladım.
Sertçe yutkunarak "Hayır, iyiyim ben." Dedim. İyi miydim? Allah bilir.
İri iri açılan gözleri ile "Hafize teyzem nasıl?" Diye sordu.
Dudak büzdüm ve içeri geçmesi için el işareti yaptım. Ardından kapıyı kapattım. Annemlerin bulunduğu odaya geçiş yapacak iken kapı tekrar çalmaya başladı. Zeynep kafasını bana çevirip kaşlarını havaya kaldırdı. Omuz silkip, henüz kırılmamış ama kırılmaya yüz tutmuş kapıyı yavaş hareketler ile açtım.
Küçük bir çocuk "Melek abla mısın sen?" Diye sorunca, kafamı sallayarak onay verdim.
Elindeki, pembe güllerin oluşturulduğu demeti bana uzattı ve "Buyur abla bunlar sana." Dedi.
Şaşkın gözler ile bana uzattığı pembe gül demetini ve demeti bana uzatan küçük erkek çocuğunu süzdüm.
10, 11 yaşlarında gösteriyordu. Kısa boylu ve yeşil gözlüydü. Üstünde duran, siyah takım elbise ve beyaz gömleğinin yakalarına bağlanmış siyah papyon ona küçük adam, görüntüsünü veriyordu. Minik elleriyle uzattığı demeti yavaşça aldım.
Pembe gülleri sevdiğimi sadece Zeynep biliyordu. Bunu o ayarlamış olabilir miydi?
Güllerin arasında duran küçük not dikkatimi çekti. Bir anda nedensiz yere kalbim hızlanmış heyecanlanmıştım.
Notta "Bugün, göstermiş olduğum davranıştan ötürü senden özür dilerim. Beni affettiysen akşam saat 20.00'da Mutlu parkın orada bekliyor olacağım. Gelirsen çok sevinirim." Yazıyordu.
Kim olduğunu belirtmemişti fakat içimden geçen isim Kelem'di. Hem... Kelem ile Mutlu parkında tanışmış sayılırdık.
Hani şu küçük çocuğun bana "Sen demir kadın mısın abla?" diye sorduğu park.
Gitmeli miydim?
Tabiî ki de!
Mutfağa gidip elimdeki demeti bir vazoya yerleştirdim. Daha sonra, salona geçip koltuklardan birine yerleştim. Halının desenlerini incelerken, Zeynep'in bana delici bakışlar attığını hissedebiliyordum.
"Melek." Diye fısıldadı.
Halının desenlerini incelemeyi bırakıp, bende onun gibi "Efendim?" Diye fısıldadım.
"Kimdi o?" Diye sordu.
Kaşlarımı çatarak "Kim kimdi?" Dedim.
Meraklı bir şekilde "Sana pembe gülleri yollayan." Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEK
ChickLitİzmir'de dünyaya gelen Melek'in doğuştan kaval kemiği eksikti. Bu nedenle bir bacağı da bir yaşında iken kesilmişti. Defalarca ameliyat geçiren Melek, çocukluğundan beri bir protez, bir de sağlam bacakla yaşıyordu. Evet, bu onun için oldukça zordu...