Gözlerimi pörtletmiş bir şekilde, şaşkınca etrafıma bakıyordum.
Yaptığım şeyin ne kadar saçma olduğunu anladığımda, arkama bakmadan hızlıca yürümeye başladım.
Kahretsin ki koşamıyordum. Protez bacağım koşmama engel oluyordu.
Arkamdan Fırat'ın gürleyişini duyduğumda daha da hızlanmaya başladım.
"Lanet olsun, lanet olsun, lanet olsun!" Diye haykırıyordu resmen.
Ardından boş parkta tekrar yankılandı sesi.
"Bu iş burada bitmeyecek küçük hanım. Yaşadığımız şeyleri öylece unutup gidemezsin! En kısa zamanda tekrar gölgen olacağım!"
Yaşadığımız şeyler...
Unutmak için çabalamıştım fakat aklımın bir köşesinde duruyordu.
Çıkmıyordu.
Kolay değildi sonuçta. Pişmandım. Hemde çok pişman.
&
Eve vardığımda, Ece'nin anneme büyük bir özen göstererek yemek yedirdiğini gördüm.
Annem ise inatla yediklerini dışarı çıkartıyordu.
Bu manzaraya daha fazla sessiz kalmak istemiyordum.
İlk günden kızı zorlamak da hiç içime sinmediği için, hızla yanlarına gittim.
"Merhaba!" Dedim neşeli çıkartmaya çalıştığım sesim ile.
Ece "Hoş geldiniz Efendim." Diyerek gülümsedi.
"Hoş bulduk Ece'cim. Annem seni yormuş sanırım." Dedim ve elindeki yemek tepsisini elinden alıp, kalkmasına yardımcı oldum.
"Sorun değil, Melek Hanım. Bu benim işim sonuçta." Diyerek itiraz etti.
Fakat her halinden belli oluyordu, yorgunluğu.
Melek, rahatlatıcı çıkan ses tonu ile "Neyse canım bugünlük bu kadar yeterli. İlk iş gününde fazla yüklenmeyelim sana. " dedi.
"O zamam ben çıksam sorun olur mu? Nişanlım bekliyor da. " diye sordu Ece.
"Tabii ki çıkabilirsin." Diyerek yanıtladı Melek.
"Teşekkürler Melek Hanım." Diyerek evden ayrıldı Ece.
Melek'in sadece kanatları eksikti. Bir melekten farksızdı adeta. İnsanları düşünür, empati kurardı. Karşısındaki kişinin duygularını ve düşüncelerini önemserdi.
Melek annesinin elini tuttu ve gözünden düşen bir damla yaş, annesiyle birleşmiş olan ellerine damladı.
Yavaş yavaş düşen damlalar artık çoğalmıştı. Ardı, arkası kesilmeyen damlalar sayesinde gözleri kızarmış, kirpiklerinin ıslaklığı belli oluyordu. İki, üç kirpiği birbirine yapışmıştı.
Fakat neden bu kadar çok ağlıyordu?
Fısıltı şeklinde çıkan sesi ile annesine, "Anne o adam, hayatımı kabusa çevirmek için geri döndü." Dedi.
&
"Melek..." diye koşarak gelen Peri için kollarımı iki yana açtım ve onun boyuna gelebilmek için dizlerimin üzerinde durdum.
Küçük ellerini boynumda birleştirerek, "Seni çok özledim Melek." Dedi.
"Bende seni Peri'cim." Diyerek zayıf ve minik bedenine kollarımı sardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEK
ChickLitİzmir'de dünyaya gelen Melek'in doğuştan kaval kemiği eksikti. Bu nedenle bir bacağı da bir yaşında iken kesilmişti. Defalarca ameliyat geçiren Melek, çocukluğundan beri bir protez, bir de sağlam bacakla yaşıyordu. Evet, bu onun için oldukça zordu...