Arkadaşlar öncelikle pes etmiştim. Yazmayacaktım ama daha sonra pes etmenin saçma birşey olduğunun farkına vardım. Ben hikayemi buraya yazıyorum. İsteyen okur, isteyen okumaz. Pes etmek yok 🙆
Yanağımdaki hafif ıslaklığı ve yumuşaklığı hissedince, gözlerimi açtım. Şirince sırıtarak beni izleyen Peri ile karşı karşıyaydım.
Ona küçük bir oyun oynasam sorun olmazdı herhalde.
"Peri?" Dedim kaşlarımı çatarak.
Kaşlarını kaldırarak, "Buyurun..." Diye yanıtladı beni.
"Sen ne zaman geldin? Ayrıca neden beni uyandırıyorsun?" Diyerek sert bir tepki verdim.
"Ş-şey ben Melek abla özür dilerim." Dedi ve gülümseyen pembe dudakları, gülümsemeye bir son verdi.
Oyunun uzun sürmemesi için, Peri'yi kolundan tutup yattığım yere çektim ve utançtan pembeleşmiş yanaklarına öpücük kondurdum.
"Şaka yaptım canım. Hoş geldin. Ne zamandır bu şekilde uyandırılmamıştım." Dedim gülümseyerek.
Deniz mavisi gözlerini bana çevirerek "He... bende korkmuştum. Oh be!" Dedi.
Kapının tıklatılmasıyla, ikimizinde gözleri kapıya yöneldi.
Hangi yüzle o buraya gelebiliyordu? Hangi yüzle, suratıma bakabiliyordu?
"Senin burada ne işin var?" Diye sordum yataktan kalkarak.
"Efendim, ben bu işi yapıyorum ya." Deyince anlık bir sinir patlaması geçirdim ve ağzıma gelen ne varsa hepsini söyledim.
"Bak bak bak! Birde bilmemezlikten geliyor. Sen hangi cesaretle sevdiğim adamı öpersin !? Öncelikle sen kimsin ya? Ben sana güvendim be. Güvendim. Şimdi defol bu evden birdaha gelme bu eve!"
Ece'nin gözlerinden akan yaşlar bir yol oluşturmuş, gidiyordu.
"Hadi, gitsene!" Diye bağırdı tekrardan Melek.
Ece hıçkırıklar ile dolu ağzıyla "E-efendim ben sadece... benim nişanlım öldü. O ise nişanlıma çok benziyordu. Çok özlemiştim nişanlımı. Öleli 1 ay oluyor ve ben size birşeyden bahsetmedim. Ben tekrardan özür dilerim kaptırmıştım kendimi neyin ne olduğunu algılayamamıştım o an. Nişanlım benim annem ve babam gibiydi. Koruyordu, kolluyordu, öpüyordu, seviyordu. Ama artık o y-yok..." dedi.
Melek öylece kalmıştı. Şaşırmıştı. Üzülmüştü Ece'nin durumuna ve hiç beklenmedik birşey yaptı. Ece'nin boynuna sardı kollarını. Ne kadar kızgın olsada yaptı. Sahiden saf bir kızdı Melek. Herkesi kolaylıkla affedebiliyordu.
♤♧
"Hayır Kelem!" Dedim sesimi sert çıkartmaya çalışarak.
"Melek, o öptü. Birşey anlamadım bende." Dedi Kelem ısrarla. Yaklaşık 35 dakikadır özür dilemek ile meşguldü kendisi.
"Tamam, Kelem. " Diyerek, önümdeki çimenliklerden ilerledim.
Peri, uykusunun geldiğini söyleyip odaya çekilmişti. Ben ise biraz hava almak için bahçedeki çimenliklerde dinleniyordum ki Kelem gelip başımın etini yiyene kadar!
"Bak Melek, böyle kestirip atma işte. Özür dilerim. Evet, o beni öpmüş olabilir ama o öpücük benim için hiç birşey ifade etmiyor anlıyor musun? Ayrıca..." Dedi ve sözünü yarıda kesti.
Arkamı dönüp, boş gözlerle suratına baktım ve ellerimi iki yana açarak "Ayrıca ne Kelem?" Diye sordum.
"Ayrıca, o kız benim için hiç bir anlam ifade etmiyor Melek. Çünkü ben sana aşık oldum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEK
ChickLitİzmir'de dünyaya gelen Melek'in doğuştan kaval kemiği eksikti. Bu nedenle bir bacağı da bir yaşında iken kesilmişti. Defalarca ameliyat geçiren Melek, çocukluğundan beri bir protez, bir de sağlam bacakla yaşıyordu. Evet, bu onun için oldukça zordu...