12.BÖLÜM *SİZİN İÇİN

28 3 6
                                    

Kelem'in dayısına herşeyi anlatmıştık. Elinden geleni yapacağını söylemişti. Umarım bulabilirlerdi. Umarım Fırat ve Ece cezalarını mislisiyle çekerlerdi. Bunu herşeyden çok isterdim. Çünkü onlar benim en sevdiğim kişiyi elimden almışlardı. Buna pişman olacaklardı. Onların da benim canımın yandığı gibi yanmasını istiyordum.

Oturduğumuz arabanın içinde, Kelem bana yaklaşıp kafamı göğsüne çekti. Gözlerim dolmuş, akmaları için tek bir kelime etmem yeterliydi.

"Meleğim benim. Üzülme. Ben hep senin yanındayım, bırakmıycam seni asla." Dedi.

Kafa salladım sadece.

Kollarından ayrılıp, arabanın kapısını açtım ve indim. Kendimi tutamazdım çünkü. Ağlardım. Çok fazla ağlardım.

Yüzüne bile bakamadım. Hızla evin kapısına gelince, durdum. Kapıya baktım. Öylece baktım. Annem bugün son kez bu kapıdan çıkmış, birdaha dönmemek üzere ayrılmıştı. Gitmişti artık. Yalnızdım. Yapayalnız. Bir o kadar da çaresiz.

Çantamdaki evin anahtarını aldım ve kapıyı açtım.

İçeri girdiğim anda yüzüm buruştu ve ağzımdan bir çığlık koptu. Canım yanıyordu.

"Anne bak ben geldim." Dedim.

Salona ilerledim. Gözlerimdeki yaşlar bulanık görmemi sağlıyordu. Gözlerimi kapattığımda göz yaşlarım serbest kalmıştı ve etrafı daha net görmemi sağlamıştı.

'Keşke görmeseydim' dedim o an. Keşke kör olsaydım da o çekyatı boş görmeseydim.

Boş bir çekyat. Üstünde dağınık bir şekilde duran, yastık ve battaniye. Çekyatı kaplayan dağınık yatak örtüsü. Annem işte onun üzerinde yatıyordu. O yastığın üzerine başını koyuyordu. O battaniyenin altında yatıyordu.

Çekyatın başucundaki sehpaya kaydı gözüm. İlaçlar ve bir bardaktaki yarım su.

O an küfür ettim. O an sesli bir şekilde küfür ettim. Elime geçen ilk şeyi alıp duvara fırlattım.

Bağırıyordum. Hiçbir şey umrumda değildi. Annem yoktu.

Nasıl onu o kıza emanet edebilmiştim. Nasıl bunu yapabilmiştim!?

Kahretsin!

Neden anne? Neden beni bıraktın niye bunu yaptın? Niye!? Sana sormak istediğim o kadar çok sorum var ki... Ama cevap vermeyeceğini bildiğim için susuyorum. Hayata küsüyorum. Gel annem. Geri dön evine, kızına. Bana geri dön be. Cennet kokulum seni şimdiden özledim. Ben sensiz nasıl yaşayacağım bunu söyle bana. Ben sensiz ne yapacağım? Sensiz nasıl bu hayata daha sıkı tutunacağım? Kime çorba yapıp içireceğim? Ağladığımda kime sarılacağım? Kime heh kime!?

Odama gidip, annemin kıyafetlerinin olduğu çekmeceye ilerledim. Titreyen ellerimi çekmceye götürdüm. Yavaş hareketler ile çekmeceyi açtığımda, annemin mis kokusu burnuma doldu. Tişörtlerinden birini elime alıp, burnuma götürdüm. Ve o an bittim. Evet işte o an. Bir daha o kokuyu annemin üzerinde görememek nasıl da canımı acıtıyor, nasıl da beni savunmasız bırakıyordu.

Olduğum yere çöktüm.

Artık annemin olmayacağı gerçeğini kendime kantılamam gerekiyordu. Onun olmayacağı.

Tişörtü sıkıca kavrayıp ayağa kalktım. Evdeki tüm ışıkları kapatıp, salona ilerledim ve çekyata uzandım.

Göz kapaklarım yavaş yavaş gözlerimi kapatıyordu.

Güçlü olmam gerekiyordu. Güçlü olacaktım. Annem ve babam bunu isterdi. Güçlü olup, hayat ile mücadele etmemi. Ben ailemden kalan son parçaydım. Onlar için mücadele edecektim.

Gözlerimi açtığım da her yer karanlıktı. yattığım yerden yavaşça ayaklandım ve ışığı açtım.

Saat, gece 03.30'du.

Midem bulanmaya başlamıştı. Bu yaşadıklarım çok... zordu.

Ama bunu ben kolaylaştırıcaktım. Bu benim elimdeydi değil mi?

Mide bulantıma temiz hava iyi gelir diye umut ederek, kendimi balkona attım.

Karşımda Kelem'in arabasını görmem ile şaşkına uğradım.

Ne yani o burada mıydı?

Hızla salona girip, kendimi dışarıya attım.

Arabanın içinde iki büklüm oturan Kelem ile göz göze geldik.

Beni görünce gözleri irice açıldı ve arabadan indi.

O bana doğru gelirken, ben ona seri adımlarla gittim ve boynuna sarıldım.

Sımsıkı.

Artık o vardı.

Tek annem,

tek babam,

tek aşkım.

Bırakmayacaktım onu. Onunda annemler gibi beni terk edip, gitmesine izin vermeyecektim.

"Gitme."

"Yalvarırım beni bırakma Kelem." Dedim ağlayarak.

"Gitmiyorum güzelim. Ben hep burdayım." Sesi titremişti.

Bir eli belimi, diğer eli ise saçlarımdaydı.

Saçlarımı okşuyordu.

"Götür beni burdan lütfen. 1 saatliğine de olsa dinlenmeye ihtiyacım var." Dedim. Sesim fısıltı şeklinde çıkmıştı.

Duymuş muydu acaba.

"Tamam meleğim. " Diyerek beni arabaya bindirdi.

1 SAAT SONRA...

Bir deniz kıyısına gelmiştik.

Kelem kumlara oturmuş, saçımla oynuyordu. Ben ise dizine kafamı koymuş, denizin havasını içime çekip, rahatlamaya çalışıyordum.

Rahatlıyordum da. Kelem'in varlığı, beni rahatlatıyordu.

En kötü günümde yanımda oldu ya, artık ölsem de unutamazdım.

Şu halimle beni yanlız bırakmadığı için ona minnettardım.

Birazcık uykuya ihtiyacım vardı. Hayattan soyutlanmaya. Hatta Yok olmaya bile.

UZUN ZAMANDAN SONRA TEKRAR BİRLİKTEYİZ. BEN BU HİKAYEYİ KOLAY KOLAY BIRAKMA ARKADAŞ :))





Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 22, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MELEK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin