8.BÖLÜM *ÖPÜCÜK

117 18 9
                                    

Hem özür diliyor, hem de teşekkür ediyordu. Ben ona teşekkür etmesini gerektiren birşey yapmamıştım oysa ki.

Hatası o kadar büyük değildi aslında. Onu affedecek kadarda üstün görmüyordum kendimi.

"Sorun değil Kelem." Dedim konuyu daha fazla uzatmamak için.

Kelem "Artık ismini öğrenebilir miyim?" Diye sorunca, hala ismimi öğrenemediğini anladım.

Gülümseyerek "Melek. " Dedim.

Kelem şaşkın bir şekilde gözlerini açtı. En son Melek'e 'kanatsız Melek' lakabını takmıştı. Melek'in gerçek ismininde Melek olduğunu duyunca 'Bu nasıl olur?' Diye geçirdi içinden.
Kelem, büyük bir mutluluk ile Melek'in ismini, içinden tekrar edip duruyordu. Söylediği kelimeler, ona fazlasıyla yakın geliyordu. Melek'in hakkında herşeyi öğrenmek istiyordu. Bıkmadan, usanmadan takır takır sorularını sormak istiyordu. Onu yakından tanımak istiyordu. Belki de Melek'in hayatında bir yer edinmek istiyordu.

Kelem "Numaranı verir misin?" Diye sordu.

Melek, Kelem'in sorduğu soruya karşılık, kaşlarını çatmıştı.

Kelem, Melek'in ona öyle baktığını görünce ağzından çıkan cümleyi geri almak istedi adeta. Evet evet Kelem, Melek'den korkmuştu.

Melek ise hiç beklenmedik bir şekilde "Tabii." Dedi ve Kelem'in elinde duran telefonu alıp, kendi numarasını yazdı.

"Sen kaydedersin." Diyerek gülümsedi ve telefonu Kelem'e uzattı

Kelem ise Melek'in yaptığı bu harekete şaşkınlıkla gözlerini pörtletmiş, bakakalmıştı.

Melek "Kelem?" Diyerek, Kelem'in kendine gelmesini sağlamıştı.

Kelem, Melek'in elindeki telefonu alıp, numarayı rehbere kaydetti. Ardından pantolonunun cebine koydu.

Peri koşturarak yanımıza geldiğinde, nefes nefese "Kelem ve Melek. Bana ve arkadaşlarıma, balon şişirmemizde yardım eder misiniz?" Diye sordu.

Kelem'e baktığımda, gülümseyerek, başını onay verircesine salladı.

Karşılık olarak bende gülümsedim ve bakışlarımı Peri'ye çevirip, konuşmaya başladım.

"Tabii ki de ama bir şartım var."

Peri tek kaşını kaldırmış bir şekilde bana bakıyordu. Bu 'söyle.' Anlamına geliyordu sanırım.

"Kendini yormayacaksın." Dedim kararlı bir şekilde.

"Peki... yormam." Dediğinde, onu kendime çekip, sıkıca sarıldım.

Akıllı, zeki ve güzel bir kızdı. Masumdu fakat koca bir oyunun içinde yer alıyordu. Bu oyun hayattı. Hayatın ona oynadığı bir oyundu. Ve bizde o oyunun içinde yer alıyorduk. O oyunun içinde bütün insanlar vardı. Yoldan geçen, yabancı bir insan, bile.

Onu kendimden uzaklaştırarak "Nerede o balonlar?" Diye sordum.

Hızla elimi tutup, çekiştirmeye başladı ve "Gel göstereyim." Dedi.

Oturduğum yerden kalktım ve Kelem'in de gelmesi için kaş, göz işareti yaptım.

Gülümseyerek o da bizi takip etmeye başlamıştı.

Palyanço ve küçük çocukların oturup, balon şişirdiği yere geldiğimizde fazlasıyla heyecanlanmıştım. 

Peri, boş olan yerlere Kelem'i ve beni oturtup, elimize balonları tutuşturmuştu.

MELEK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin