29

2.3K 124 10
                                    

Akşam olunca üzerimi değiştirip silahımı aldım ve çıktım.

Handenin babasının evine gelince arabadan yavaşça indim. Kapının önündeki korumaya arkadan yaklaşıp kafasına vurdum ve bayılttım.

Evin bahçesine girince ağaçların arkasından adamlarına baktım. Ama hiç kimse yoktu. Levent dışında. O zaman işimiz daha kolay.

Silaha mermiyi takıp oturduğu sandalyenin yanındaki vazoya ateş ettim. Anında ayağa kalkıp içeri kaçtı. Bi kaç adamıda dışarı çıkıp etrafa bakındılar.

Onlar etrafa bakınırken bahceden tekrar çıkıp arabaya gittim. İçindeki eroinleri alıp bahcenin icine attım. Kendimde görünmeden tekrar girip eroinleri attığım yerden aldım. Onları belirli yerlere saklayıp demirlerin üstünden atladım ve ordan uzaklaştım.

1 gün sonra

Telefonumun ısrarla çaldığını duyunca gözlerimi açıp telefonu elime aldım. İremin aradığını görünce açıp kulağıma dayadım.

"Efendim?" Dedim uykulu çıkan sesimle.

"Haberleri gördünmü?"

"Görmedim ama tahmin ediyorum."

"İyi iş çıkarmışsın. Kusursuz."

"Heralde."

"Neyse kapatıyorum hande geliyor"

"Tamam."

Telefonu kapattıktan sonra odamdaki televizyonu açtım.

Karşımda bileklerinde kelepçeyle leventi görünce sırıttım.

'Ünlü iş adamı levent çakır dün gece evine kendi çağırdığı polislere yakalandı.

Eroin kaçakçılığı yapan levent cakır her ne kadar inkâr etsede evinde bulunan eroinler onu ele verdi.'

Haberi dinledikten sonra televizyonu kapatıp yataktan kalktım.

*****

Evdeki işimi bitirip kapıyı açtığım sırada hande içeri girince kaşlarımı cattım. Kapıyı kapatıp handeye döndüm.

"Ne var?" Dedim sakince.

"Levent cakıra olanları duydunmu? Eroin kaçakçılığından içeri almışlar."

"Duydum."

"Sence...bu işte bi kaçakcılık olabilirmi?"

"Olabilir. Varda zaten. Eroin kaçakcılığı."

"Dalga gecme fatih."

"Dalga geçmiyorum."

Handenin elinin sürekli arkasında olduğunu farkedince yavaş yavaş ona yaklaştım. Ben yaklaştıkça onun uzaklaşması dahada tuhafıma gitti. Bi anda belinden tutup kendime çektim.

Hande

Ben elim silahımda geri geri yürürken fatih bi anda belimden tutup kendine çekti. Bende hemen silahı çıkarıp kafasına dayadım.

"Bırak beni !" Dedim. Kafasını iki yana sallayıp bıraktı.

"Seni bırakmamın sebebi ne biliyomusun?"

"Silahtan korkmuş olabilirmisin?"

"Silahtan, kurşundan, tehlikeden korksaydık polis olmazdık. Seni bırakmamın sebebi silah değil, sensin. Benim sevdiğim kadın sen olamazsın."

Son söylediği şeyler kalbimi o kadar cok acıtmıştı ki silahı indirip başımı yere eğdim. Fatihse arkasını dönüp mutfağa gitti.

Silahı kanepenin üstüne attım ve bende arkasından gittim.

"Kimmiş senin sevdiğin kadın?"

"Öldü."

"Ya yaşıyorsa?"

"Nerde o zaman?"

Deyince ona biraz daha yaklaşıp dibinde durdum.

"Onu senin bulman lazım fatih. Benim değil. Eğer o kadın yaşıyorsa, onu senin bulup iyileştirmen lazım. Çünkü o kadın yaralı."

Deyip ondan uzaklaştım. Daha sonrada evden çıktım.

Fatih

Hande evden çıkınca ellerimi tezgaha yaslayıp derin bi nefes aldım.

Neden her seferinde aklımı karıştırıyor?

Peki ben o kadını bulup yarasını iyileştirebilirmiyim?

Vote yorum

O Kolye Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin