BÖLÜM 28: "VİCDAN"

3.1K 349 210
                                    

Bazen küçük bir his ele geçirir bedenini. Bir daha hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını bilirsin. Geriye dönmek için yalvarırsın; ancak bu boş bir çabadan başka bir şey değildir. Hayattaki seçimlerin geri dönüşü yoktur.

Rima korkuyordu. Her saniye kendini suçluyordu. Afra ve Barlas'ın ona bir pislikmiş gibi bakacaklarını biliyordu. Eğer onların peşinden ormana gitmeseydi Afra yaralanmayacaktı ve Cerem'i iyileştirebilecekti. Her şeyi mahvetmişti. Kendinden nefret ediyordu. Hiçbir zaman iyi bir insan olmamıştı. Arkadaşını kıskanarak onun ablasının ölmesini isteyecek, Afra ve arkadaşlarına bir erkek yüzünden kötü davranacak kadar aşağılık biriydi o.

Yol boyunca Yasemin onu teselli etmeye çalıştı. Rima bozuk plak gibi aynı şeyleri tekrarladığı için tüm sözleri uçup gitmişti. Onunla sakin bir zamanda konuşması lazımdı. Zaten şu an kafasını toplayamıyordu. Cerem ölmüştü ve o şu an diğerlerinin yanında değildi. Afra'nın durumu kötüydü. Yarasından yeşil sıvılar akmaya başlamıştı. Bir de bu Yasemin'in zihnini esir almıştı. Onun iyileşmesi lazımdı. Neden iyileşmiyordu ki? Neden her şey berbat bir hal alıyordu?

Afra'yı hastaneye götürdüklerinde aniden iyileşirse açıklama yapmak zor olacağı için oraya gidemezlerdi. Bu yüzden Kerem'lere götürüyorlardı. Kerem'in annesi bitkiler konusunda iyi olduğu için Afra'yı onların evine götürdüler. İyileşmesini hızlandıracak bir şeyler hazırlarlarsa eğer onun iyileşeceğini düşünüyorlardı.

Yasemin kendisinin ve Afra'nın çantasını yere bıraktı. Vildan salondaki yemek masasının üzerindeki örtüyü kaldırdığında Kerem ve Ali Afra'yı yüzüstü oraya yatırdılar. Kızın saç dipleri ıslanmıştı. Sürekli terliyor ve yutkunuyordu. Perişan bir haldeydi. Cerem'in öldüğünü gördükten sonra nasıl yaşayacağını bilmiyordu. Belki de en iyisi ölmekti. Onu iyileştirecek olan sesleri duyuyordu; ama o iyileşmek istemiyordu. Cerem'in yanına gitmek istiyordu.

Ali banyodan ilk yardım eşyalarını getirirken Vildan mutfağa gitti. Bitkilerini sakladığı lavobonun altındaki dolaptan biraz söğüt kabuğu çıkarıp tencereye koydu. Üzerine bir miktar su ekledikten sonra kaynaması için ocağa koydu.
Tezgahın üzerinde duran havluluktan birkaç tane havlu koparıp onları nemlendirdikten sonra salona geri döndü. Ali Afra'nın pantolonunu yarası görünecek şekilde kesmişti. Vildan elindeki nemli havlularla yaraya dokunmadan kızın kanlı bacağını temizledi. Bunu yaparken Afra'nın canı yanmıştı; ama sesini çıkarmamıştı. Beş tane derin tırnak izi göze çarpıyordu. Her ne kadar Rima uzakta da dursa sanki kanın kokusu burnuna geliyordu. Bu midesini bulandırıyordu. Kendini kusacakmış gibi hissediyordu. Buradan uzaklaşması gerekiyordu. Bu yüzden Kerem'e söyleyip onun odasına gitti.

Yasemin, Kerem ve Hazan masanın etrafında Ali'nin yarayı temizlemesini izlediler. Vildan yaranın etrafındaki kanı temizledikten sonra Ali izotonik ve tentürdiyot ile yavaşça yarayı temizledi. Kızın acısını daha da arttırmak istemiyordu. Temizleme işi bittikten sonra gazlı bezle kızın bacağını sardı. Bu işlem sırasında Afra'nın ağzından küçük iniltiler çıktı. Bacağının hareket ettirilmesi canını yakmıştı. Üstelik bu masanın üzerinde hiç rahat değildi. Fazlaca su kaybettiği için susamıştı; ama su isteyecek mecali yoktu. Hayal ve gerçeği ayırt edemiyordu. Dünya etrafında dönüyordu sanki. Ölüyor muydu emin değildi. Cerem'in de böyle hissedip hissetmediğini merak ediyordu. Cerem... Ne garip bir isim?

Yasemin neler olduğunu merak ediyordu. Afra'nın iyileşmesini böyle bekleyecekler miydi? Beklemek istemiyordu. Onun bir an önce iyileşmesini istiyordu. Sonunda dayanamayıp ne olacağını sordu. Ona yanıt veren Ali oldu.

"Vildan kabukları getirdiğinde gazlı bezi açıp onu kızın bacağına koyacağız. Sonra gazlı bezle tekrar saracağız. Bu iyileşmeyi hızlandıracak."

TEPELERİN KIZI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin