5. Bölüm: "Buluşma"

60 8 5
                                    

Önüme konulan içki bardağına çevirdim bakışlarımı. Sıkıntıyla oflayıp uzun parmaklarımla bardağı kavradım. İçkiyi dudaklarımla buluşturmadan önce boş bakışlarımı etrafta gezdirdim. Buradaki herkes bana yabancıydı ve bu hoşuma gidiyordu.

İçkiden yudum aldıktan sonra bardağı tekrar masaya bıraktım. Bunu yapmayı seviyordum. Yalnız başına gelip düşüncelerimle boğuşmak. Ve düşüncelerim dışında bana eşlik eden tek şeyin içki olması. Bu güzeldi işte.

İçki iyiydi ama düşüncelerim için aynı şeyi söyleyemeyecektim. Yine allak bullaklardı.

İçkiden tekrar yudum alıp gözlerimi bir süreliğine kapadım. Ne düşünüyordum? Daha doğrusu neyi düşünmem gerekiyordu?

Gözlerimi kapamamla yine o kızın görüntüsü önüme geldi. Eylül'ün görüntüsü. Mekandan ayrıldığımda peşimden gelip bana söylediği o şeyler...

''Anne ve babanın öldüğünü biliyorum.''

''Daha birçok şey biliyorum.Senin hakkında birçok şey. Hatta senin bilmediklerini bile.''

Sinirle ellerimi saçlarımdan geçirdim. Bu nasıl olabilirdi? Benim kimseye söylemeyip, içimde tuttuğum bu sırrı nasıl bilebilirdi? Kimdi bu kız?

Dalgın bakışlarım masada takılı kaldı. Bu kız benim bu sırrımı bildiğine göre benim de bu kızı tanımam gerekiyordu değil mi? Ama neden kıza baktığımda br tanıdıklık hissi uyanmıyor içimde?

Tekrar ofladım. Bu konuyu düşündükçe daha çok çıldıracakmışım gibi hissediyordum. Dün geceden beri bu mesele aklımdan çıkmıyordu ve bu arada da sürekli baskı altındaydım çünkü kız mesaj atıp duruyordu.

Dün gece bana 'yarın için bir plan yapmamamı' söylemişti. Yani bugün onunla buluşmam gerekiyordu. Çünkü şöyle bir mesaj atmıştı:

Günaydın yakışıklı! Dün de söylediğim gibi, eğer sırrını kimseye söylememi istemiyorsan benimle mekanın iki sokak arkasındaki parkta buluşman gerekiyor. Saat 16:00'da. Seni bekleyeceğim.

Sinirle güldüm. Bu mesajı bu sabah atmıştı ve ben attığı mesajı umursamayıp parka da gitmemiştim. Kızın parkta saatlerce beklediği görüntüsü gözlerimin önünde belirince keyiflendim. Ama bir yandan da bu sırrı birisine söyleme ihtimalinden dolayı geriliyordum.

Evet, sırrı kimseye söylemesini istemiyordum. Çünkü insanların vereceği tepkiyi biliyordum. Bana karşı olan bütün davranışları değişecekti. Herkesin önündeki konumum yerle bir olacaktı. Aslında bunu tabiki de umursamıyordum. İnsanların benim hakkımda düşündüğü şeyler sikimde değildi. Ama bana olan bakışlarını şimdiden tahmin edebiliyordum. Bana acıyacaklardı. Özellikle Turgay ve onun grubunun yapacakları aklıma geldikçe kan beynime sıçrıyordu. Bu yüzden bu sırrı kimsenin bilmesini istemiyordum.

İçki bardağından son yudumu da alınca barmene yenilemesini söyledim. Cebimdeki sigara paketinden bir tane sigara çıkarıp yakarken kızın attığı diğer mesajları da sırasıyla okudum.

Saat 16:01 ve hala parkta değilsin.Neyse seni bekliyorum,çabuk ol.

Saat 16:30 oldu. Neredesin?

Yarım saat daha geçti. Gelmeyecek misin?

Neden cevap vermiyorsun?

17:30 :'(

Allah'ın cezası. Madem gelmeyeceksin bir mesaj atsaydın bari şerefsiz! Gidiyorum ben.

Mesajları okuduktan sonra kendi kendime güldüm. Gerçekten bir buçuk saat öylece beklemiş miydi yani? Birde kendi kendine triplere girmişti. Zaten son mesajdan sonra da bir şey yazmamıştı. Bu sessizliği beni biraz tedirgin etmişti açıkçası. Şuan ne yapacağı hakkında bir fikrim yoktu.

Zamana SığınanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin