6. Bölüm: "Siktiğimin Sushisi"

68 8 3
                                    

Adımlarımı mekanın içerisine yönelttim. Yine beklediğim gibi Oğuzlar oturmuş ve kendi aralarında konuşuyorlardı. Bir kişi fazlaydı. O kişi de Eylül'dü. Konuşmaları dinliyor ama hiç konuşmuyordu.

Yanlarına ulaştım ve kendi yerime oturdum. Bu arada Eylül de Oğuz'un yerine oturduğu için şuanda yan yanaydık.

"Hoşgeldin kanka. " diyen Oğuz ile el sıkıştık. El sıkışmaktan kastım da ellerimizi birbirine çarpıp kenetlemek ve sonra da ayırmaktı. Öyle resmi bir el sıkışma değildi yani.

Kendime hemen bir içki sipariş ettim ve beklemeye başladım.

Bu arada Gökhan hepimize tek tek baktı ve "Turgaylar da bayağıdır görünmüyorlar, öldüler mi acaba?" diye sorunca benim de o zaman aklıma geldi.

Ayça "Yine bir plan peşindelerdir." deyince ben ekleme yaptım. "İşe yaramayacak yeni bir plan ha? Uğraşsınlar bakalım."

Etrafta sessizlik oluşunca Eylül bana yaklaşıp "Turgay kim?" diye sordu.

"Boşver, senlik biri değil. Sen karışma. " dedim geçiştirerek. Bunun üzerine birşey demedi.

Aslında bizim Turgay ile hikayemiz farklıydı. O bizim düşmanımız gibi birşeydi. Yani, biz onu hiçbir zaman düşman olarak görmemiştik. O kendini öyle tanıtıyordu. Kendisi ve onun grubu bizi düşmanı olarak görüyordu. Nedeni ise fazla saçmaydı. Önceden buralarda onun hükmü sürüyormuşmuş. Sonra Oğuz ile ben ortaya çıkınca bütün popülerliği gitmişmiş. Biz onun popülerliğini çalmışmışız. Popülerliğini siksinler onun.

Aslında bir nedeni daha vardı. Bu neden daha elle tutulur olabilirdi. O ise...

Birden telefonuma gelen mesaj sesiyle telefonumun ekranını açtım. Mesajı atan kişi Oğuz'du. Neden dibimde olduğu halde mesaj attığını sorgulamayın, bu çocuk öyle bir çocuk. Yakında alışırsınız.

Mesajı hemen açtım.

TurGAY nerede olacak, yine gaylik peşindedir. Nasıl kapak ama?

Kendi kendime güldüm. Oğuz Turgay için her zaman bu lakabı kullanıyordu. İkimiz yalnız olduğumuzda da Turgay demek yerine Turgey demeyi tercih ediyordu. bu çocukta böyle işte, fazla kurcalamayın.

"Aman uzak olsunlar, böylesi daha iyi." dedi Miray ise. Sonra bakışlarını bana çevirince göz göze geldik.

"Bence de. " dedi Gökhan.

Yine herkes sessiz kalınca Eylül yerinde kıpırdandı. Bakışlarımı ona çevirdim.
Kısık sesle sordum. "Sen niye yine geldin?"

"Off, sana kaç kez söylemem gerekiyor? Artık buradayım. Alışsan iyi olur. "

"Bir kez buluştuk işte. Daha neyine yetmiyor?"

"O iş o kadar kolay değil canım. Tehditim hâlâ geçerli. "

Bı sefer ben ofladım. Yine de o gülümsemeye devam etti. "Yarın işin var mı?"

"Aslında evet. Yarın babaannemin üçüncü kocasının düğününe gideceğim. "

"Ya sen ne kadar komik birşeysin! Bari daha mantıklı bir bahane bulsaydın." dedi göz devirip. Sırıttım. "Ne yani babaannemin kocasının evlenmesi çok mu tuhaf?"

"Eh yani. Oldukça tuhaf." deyip kulağıma yaklaşıp fısıldadı. "Ayrıca babaannenin de hayatta olmadığını biliyorum."

"Birşeyimi de bilmesen şaşarım."

Tekrar gülümsedi. "Ee, o zaman yarın birlikteyiz."

Kaderime boyun eğercesine konuştum. "Ne yazık ki. "

Zamana SığınanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin