Vakit akşam olmuş, evde tembelce oyalanırken telefonumun çalmasıyla telefonuma uzanıp arayan kişiye baktım. Kimin aradığını görünce hafif bir şaşkınlık geçti üzerimden. Çünkü Miray arıyordu. Normalde beni pek sık aramazdı.
"Miray? " yerimden doğrularak telefona cevap verdim.
"Alo, Barlas nasılsın?"
"İyi. Sen? "
"Pek iyi değilim. Sanırım kayboldum."
"Kayıp mı oldun? " dedim endişeyle. "İyi misin şuan?""Evet iyiyim, hava karardı ve sanırım biraz korkmaya başladım. Beni almaya gelebilir misin? "
İçimdeki ani siniri bastırmaya çalışarak konuştum. "Tamam. Nasıl bir yerdesin? Etrafında gördüğün şeylerden bahset."
Bir süre bahsedince bana tanıdık gelen bir yer geldi aklıma. Sanırım düşündüğüm yerdeydi.
"Tamam on beş dakika sonra bahsettiğin yerde olurum." deyip telefonu sinirle kapattım.
Ne yaptığını sanıyordu ki? Bu saatte neden yalnızdı?
Fazla zaman kaybetmeden düşüncelerimden sıyrıldım. Zaten mekana gideceğim için hazırdım. Telefonu, anahtarları ve parayı cebime tıkıştırıp evden çıktım.
Nuray Annemler bugün evde değillerdi. Arabaya atladım ve çalıştırdım.
Dediğim gibi on beş dakika sonra bahsettiği yere geldim. Etrafa bakınca gerçekten ıssız bir yer olduğunu farkettim. Hava da çoktan kararmıştı bile. Miray'ın başına her an birşey gelebilirdi böyle bir yerde.
Arabayla biraz daha ilerleyince Miray beni farketti. Arabaya yaklaştı ve yolcu koltuğuna oturdu.
Başımı ona çevirince gülümsedi. "Merhaba."
Başımı salladım. "Nasıl kayboldun?"
Ani sorum karşısında başta birşey diyemedi. Sonra anlatmaya başladı. "Eve gidecektim ama giderken dalıp gitmişim. Sonra nerede olduğumu anlayamadım, kafam iyice karıştı ve yolu kaybettim. Hava da kararınca ne yapacağımı bilemedim. "
"Arabanla neden gelmedin?"
Omuz silkti. "Canım yürümek istemişti."
Sinirim tekrar baş gösterdi. "Başına kötü şeyler gelebilirdi."
O da gülümsemesini saklamaya çalıştı. "Biliyorum."
Ciddi bakışlarımı karşıya diktim. O da sessizce durdu. Sonra dayanamadan tekrar ona döndüm. "Bir daha dikkatli ol tamam mı?"
"Olacağım. " dedi ve ekledi. "Ama senin neden sinirlendiğini anlamadım."
Bence anlamıştı. Sadece bunu benden duymayı istiyordu. Belki de bu sefer ona istediği şeyi verebilirdim.
Yüzümü ona çevirip yeşil gözlerine baktım. "Senin için endişelendim. Başına birşey gelmesinden korktum. "
Yüzündeki gülümseme büyüdü ve şaşkınlığını gizleyemedi.
"Gerçekten mi?""Evet. Bir daha böyle birşey olursa hemen beni arayacaksın tamam mı? "
"Tamam."
Bakışlarımız ayrılmazken onu inceledim. Yine fazla makyaj yapmamıştı. Yeşil gözleri parlıyordu. Bunu seviyordum, o bana bakarken gözlerindeki parıltıyı görmek hoşuma gidiyordu.
Üstüne açık renk bir gömlek ve altına da etek giymişti. Zaten genelde etek giyerdi.
Bakışlarımız tekrar buluşunca birşey diyecek oldu ama çalan telefonum yüzünden anın büyüsü kayboldu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamana Sığınanlar
Fiksi RemajaAilesini küçük yaşta trafik kazasında kaybeden Barlas'ın aslında dışarıdan görüldüğü gibi muhteşem bir hayatı yoktur. Birkaç arkadaşı, etkilendiği bir kız ve geçmişe dair anıların verdiği hüzün yanındadır sadece. Onun için zaman hiç ilerlemez, o sad...