15. Bölüm: "Ne Olursa Olsun"

93 10 12
                                    

Evet, yine yalnızdım. Finaller bitmişti, seneye üniversite hayatımın son senesini yaşayacaktım, yapacak çok şey vardı ama benim yaptığım tek şey evde boş boş oturmaktı.

Etrafımdaki herkes benim gibi olmak istiyordu. Yani beni tanımayan herkes. Hepsi benim müthiş bir hayatım olduğunu düşünüyordu. Yakışıklıydım, param da vardı ve istediğim kızı elde edebilirdim. Onlar için bu, mükemmelliğin tanımıydı.

Ben bunları istemiyordum. Bana gereken sadece bir nedendi. Neden. Bu hayatta kalmam için küçük bir neden. Hayatı anlamlı kılacak bir neden. Gerçekten başka bir şey istemiyordum.

Evde oturmaktan iyice sıkılmıştım. Belki biraz dolanırsam iyi hissederdim. Ya da...

Eylül çalışıyor muydu acaba? Oğuz'la ikimiz cafeye gittiğimizden beri onu görmemiştim. En son bana küçük bir trip atmıştı. Belki onu telafi etmek için onunla buluşabilirdim.

Masanın üzerindeki telefona uzanıp Eylül'e mesaj attım.

Cadı, çalışıyor musun?

On dakika sonra mesaj geldi.

Hayır, birkaç gün gececi olacağım.

Hemen cevap yazdım.

-Tamam, yarım saat sonra şu ilk buluştuğumuz parkta buluşalım.

-İnşallah bekletmezsin.

-İnşallah sen de bekletmezsin.

Yüzümde oluşan ufak bir gülümsemeyle telefonu bıraktım. Yukarı çıkıp hemen duşa girdim ve üstümü giyindim. Sonra da evden ayrılıp parkın yolunu tuttum.

Yolda giderken Oğuz mesaj attı ama ona, Eylül ile buluşacağımı söyledim. Mesajımdan sonra telefonum en az on kez titredi ama yazdıklarına bakmadım.

Son zamanlarda Oğuz gerçekten aklıma takılıyordu. Önceden ona gerçekleri söyleme konusunu hiç düşünmezdim. Söylemeyi de hiç istemezdim ve bunun da doğru olduğunu sanardım. Ama son günlerde yaptığımın aslında kötü olduğunu düşünüyordum içten içe. Ona haksızlık ediyormuşum gibi geliyordu. O benim en yakın arkadaşımdı ama benim hakkımda hiçbir şey bilmiyordu.

Derin bir nefes alarak bunu düşünmemeye çalıştım. Yaklaşık beş dakika sonra da parka vardım ve o önceden oturduğum banka oturdum. Eylül hâlâ gelmemişti. Eylül işte, geç kalmazsa asla olmaz. Zaten bana trip atıyordu en son, o yüzden isteyerek de geç kalıyor olabilir. Neyse. Ben oturur beklerim, ne yapayım işim bu zaten.

Bankta biraz daha yayılıp başımı arkaya yasladım ve Eylül ile ilk buluştuğumuzdaki gibi bakışlarımı gökyüzüne çevirdim. Aklıma o gün geldi. O gün beni tehdit yoluyla yani zoraki buraya çağırmıştı. İlk çağırdığı zaman ben gitmemiştim. İkincisinde de o geç kalmıştı. Şimdi ise onu buraya ben davet etmiştim. Zaman nasıl da geçiyordu! Ne ara biz bu duruma gelmiştik? Ben ne zamandan beri onunla kendim görüşmek istiyordum? Onunla tehditi yüzünden buluşan ve buluşmaktan hoşlanmayan da ben değil miydim? Ne olmuştu birden böyle?

Bunların cevabını net bir şekilde veremezdim ama bildiğim bir şey varsa, o da Eylül'ün kim olduğunu hatırlayabilmemdi. Eylül benim geçmişimden bir insandı. Başından beri öyleydi. Ben bunu geç anlamıştım ama galiba farkında olmadan ona biraz yakınlaşmıştım.

Onun kim olduğunu öğrenmek beni gerçekten rahatlatmıştı ve önceki zamanların aksine, onunla takılmak bana bir zorunluluk gibi gelmiyordu.

Bir süre o şekilde bekledim. Saate bakmadım ama galiba on beş dakika falan geçmişti. En sonunda ayak sesleri duyduğumda tıpkı eskisi gibi bakışlarımı gökyüzünden çevirmeden aynı şeyi söyledim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 26, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Zamana SığınanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin