Hermione günün geri kalanında ağlamak dışında odasında oturup kitap okumuştu. O gün zaten odasından hiç çıkmamıştı. Bazen karnı acıksa da umursamadan büyüyle ilgili
kitabı okuyordu. Aralarda gelen lanet ağlama krizlerine karşı koyamıyordu ve bu yüzden de Snape'e ayrıca lanetler okuyordu. Akşama doğru odasının dışında bir
hareketlenme oldu. Kapı üç kere tıklatıldı. Hermione elbette kapıyı açmayacaktı. O sözlerden sonra onun yüzünü bile görmek istemiyordu. Ama büyü onu zorladı ve
tıpış tıpış kapıya doğru yürüdü. Kapıyı açtığında ise hayatında asla göremeyeceği bir manzara ile karşılaştı.
Severus Snape elinde orta boy bir tepsi akşam yemeğini Hermione'ya getirmişti. Tepsiye şöyle bir üstten bakan Hermione ufak vazodaki papatyaları görünce içinde o
yorganın altındaki çocuk kafasını çıkartıp Snape'e sarılmak istedi. Çok şükür Hermione bunu engelledi ve sonra adamın hala huysuz olan suratına baktı.
"Granger iyi misin?"
Ah muhteşemim, dedi kendi kendine. Hatta öyle iyiyim ki odamda parti veriyorum. Nasıl olabilirim, AHMAK.
"İyiyim." dedi ama sesi kendi sesi gibi çıkmamıştı. Kapıdan çekilip onun içeri girmesine izin verdi. Adam tepsiyi Hermione'nın yatağının yanındaki komidine koydu
ve tekrar Hermione'ya döndü. Bu sefer kaygılı görünüyordu.
"İyi görünmüyorsun."
Hermione adamın ne dediğini ilk önce anlayamadı. Daha sonra giysi dolabındaki aynadan şöyle bir kendini süzdü. Gözlerinin altı kırmızı torbacıklarla dolmuştu ve
yanakları şimdiden çökmüş bir vaziyetteydi. Ağzı açık bir şekilde kendi yansımasına bakarken bunun nasıl olduğunu düşündü.
"Büyünün yan etkisi mi bu?" dedi korkarak.
"Muhtemelen." dedi Snape. Kaşlarını çatmış Hermione'nın dağılmış suratına bakıyordu. Daha sonra aynı komidinin üzerinde duran kitabı eline aldı.
"Bu biraz bende kalabilir mi?" Hermione hiç tereddüt etmeden cevap verdi.
"Tabi." sesinin güçlü çıkmasına gayret etsede o kadar cılız çıkmıştı ki içindeki korkunun her an arttığını biliyordu.
"Granger bak." derin bir nefes alıp kendini zorladı. "Çok üzgünüm ben-"
"Tamam" dedi Hermione oldukça soğuk bir sesle. Kalbinin ağırlaştığını hissetti. Şuan kendini hiç iyi hissetmiyordu.
"İyi misin?" diye sordu endişeli bir şekilde Snape. Hermione'nın gözleri karardı ve yer altından çekilmiş gibi havada süzüldü. Sonrası ise tam bir bulanıklıktı.
**********
Hermione gözlerini açtığında kendini beyaz çarşafların içinde buldu.Sonra boynunun sol yanına vuran sıcak hava dalgasına döndü. Nutku tutularak yanında yatan Snape'e
baktı. Oda karanlıktı ama camdan gelen ay ışığında onun solgun yüzünü seçebilmişti Hermione. Şuan kendisine o kadar yakındı ki adam nefes almayı unutarak onu izledi.
Solgun yüze düşen siyah saçları çok nazik bir biçimde geriye attı.Adam şimdi nefesini Hermione'nın dudaklarına üflüyordu.Bu Hermione'ya öyle iyi geliyordu ki kendini
kaybetmemek için zor tuttu. Çünkü onu ürkütmek istemiyordu. Ağzının içini ısırıp uyuyan adamı biraz daha izledikten sonra istemeyerek uykuya daldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyülü Aşk #Wattsy2017
General FictionHer şey bir büyü ile başladı. Druella Black eşi Cygnus Black ile kendi hırslarını kurbanı olması için bir kız yaptılar. Bu kızda sevgi olmayacaktı. Bu kızda acıma duygusu olmayacaktı. Kendi hırslarını bu kıza yansıtacaklardı. Ve sonunda oldu. Yüzyı...