29 aralık.
Her taraf çiçekler ile dolu bir bahçede yürüyorduk.Kış ayında olmamıza rağmen burası adeta Cennetten kopmuş bir parça gibiydi.Elimi tutan Çayan'a bakarak gülümsedim ve elini daha da sıkı tuttum.Elimi bırakarak sarıldı bana.
"Beni hiç bırakma alya."
Sesi yorgun çıkmıştı.Kollarımı belinde birleştirerek
"Bırakmam." Dedim.
Başımı sarıldığım göğsünden kaldırarak yüzümü yüzüne doğru kaldırdım.Gözlerinin içi gülüyordu adeta.Yere eğilerek ayağımın ucundaki papatyayı kopardı ve sadece tek bir tane yaprağını kopararak "Sevmiyor." Dedi.Elindeki papatya solup giderken Çayanın elinden düştü ve toprak ile buluştu.Çiçeğin yere teması ile hava kararmaya ve şimşek çatmaya başladı.Burnuma değen sigara kokusuna döndüm.
"Karan?"
Elindeki sigara ile bana doğru yaklaşıyordu.Son bir nefes daha çektikten sonra çayanın papatyası gibi onunda sigarası yer ile buluştu.Söndürmediği sigara deydiği yeri yakmaya başladı.Ben korkumdan çayana sarılırken karan bana yaklaşıyordu.Birden omuzlarımda iki el hissettim.Çayan omuzlarımdan tutarak beni kendinden uzaklaştırdı."Hani bırakmayacaktın?"
Tekrar elini tutmaya çalıştım fakat bir türlü tutamıyordum.Gittikçe uzaklaşıyordu benden.
"Bırakmadım."
Her yerden sesler yankılanırken ben kulaklarımı tutuyordum.Kulağı sağır aden bir uğultu vardı.Gözlerimi sıkıca yumdum.Etrafımdaki kaosu görmek istemiyordum.Adeta âmâ olmuştum.Bir el Kulağımın üstündeki elimi tutarak kafesin içindeki kulaklarımı serbest bıraktı.Uğultu yoktu,şimşekler de çakmıyordu.Usulca gözlerimi açtım.Hertaraf yine yeşile bürünmüştü.Karşımda Karan gülümsüyor ve kulağımın arasına elindeki papatyayı sıkıştırıyordu.
"Ne oldu?"
Bu sorumun üzerine Karan kulağıma doğru eğildi ve yavaşca fısıldadı.
"Herşey geçti."
Terlemiş vaziyette yatağımda doğruldum.Kabus muydu,rüya mı?Birkaç saniye etrafıma bakındım ve enseme terden yapışmış olan saçlarımı komodinin üstündeki tokayı alarak toparladım.Kendime gelmek için odamın karşısındaki lavaboya girerek yüzümü soğuk su ile yıkadım.Kendime hala gelememiştim.Kalbim yerinden sökülecekmişcesine atıyor,ellerim hala titriyordu.Çökmüş gözlerime baktım.Sanki kavgaya gitmişte beş kişi tarafından sadece gözüme darbe almışa benziyordum.Lavabonun yanında asılı olan havluyu alarak ıslak yüzümü kuruladım.Birden biri kapıyı yumruklamaya başladı.
"Abla aç şu kapıyı artık.İşeyeceğim.Tutamiyorum."
Kıkırdıyarak açtım kapıyı.Açar açmaz Melih beni koridora ittirmiş ardından sesli bir şekilde tuvaletin kapısını çarpmıştı.
"Oha!Yavaş."
Paytak paytak odama doğru yürümeye başladım.Bu sefer karşıdan Yağız gelerek tam önümde durdu.Beni süzdükten sonra yüzünü buruşturarak "Tipsiz."dedi.Yanımdan geçerken omzunu omzuma çarpmayı da ihmal etmemişti.Galiba bugün herşey bana karşıydı.
****
Ders Edebiyattı ve ben hala rüyamın etkisinde olduğum için can çekişiyordum.Yanımda oturan Kamile çoktan yedinci rüyasını görüyordu.
"Dersinizi böldüğüm için özürdilerim hocam.Müdür birkaç öğrenci çağırıyor da."
Gelen nöbetci öğrenciydi.Arka tarafa doğru bakarak isimleri saymaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
N'aber Yakışıklı?
Humor"Pisst. N'aber yakışıklı?" diye başlıyan bir aşk hikayesi. Onlarda "Bir varmış, bir yokmuş."diye birşey yok. Onlar herzaman, herkesle varlar. "Dur ne yapıyorsun ?" "Sadece öpüceğim Alya." "Olmaz benim dudağımda tikim var." © Bütün haklar Kübra ve Ze...