shut up luke + clemmings

ninth

"luke, uyan."

michael boynuma bıraktığı öpücükleri yavaşça köprücüğümde ve ardından çıplak göğsümde devam ettirdi. hızlı nefeslerimden dolayı inip kalkan göğsüm öpücükleri tarafından kutsanırken ellerim çarşafı sıkıyordu.

"luke..." michael vücudunu üzerime ve dudaklarını da dudaklarıma kapattı. "uyan."

dudaklarımı aralayıp nefesini tenimde hissederken o çekilmiş ve başımın yan tarafına eğilip kulak mememi dişleri arasına almıştı. "uyan hadi." diye fısıldadıktan sonra çekildi ve yüksek bir sesle "luke, uyan!" dedikten sonra yüzüme bir tokat yapıştırdı.

"ah! ne yapıyorsun ya?!" bir anda gözlerimi açıp elimi yanağıma koyarak yatağın yanında bana büyük gözlerle bakan michael'a döndüm.

"öküz gibi uyuyorsun, her tarafın salya olmuş." yanağımı tutan elimi bu kez ağzıma götürdüm ve akan damlaları silerken bana gülmesini izledim.

"gülme! beni rüyamdan uyandırdın." ofladım ve yatakta iyice doğruldum.

"biliyorum. kocaman sırıtıyordun." o da yanıma oturdu ve elindeki tişörtümü kucağıma koydu.

"bu ne?" tişörtü sanki benim değilmiş de ilk defa görüyormuşum gibi elime aldım.

"giyin. lunaparka gidiyoruz."

"ciddi misin?" yatakta ayağa kalkıp zıplamaya başladım. "yaşasın, yaşasın, yaşasın!"

michael kolumu çekip beni yerime oturttu. "kapa çeneni, luke, geçen sefer gittiğimde hırkamı unutmuşum. onu almaya gideceğim."

alt dudağımı sertçe ısırdım ve elimdeki tişört sertçe suratına savurdum. "siktir git kendin al."

"gözüme girdi, seni lanet olası." eliyle gözünü tuttu ve diğer koluyla beni itti. "gelmezsen gelme be."

yataktan kalkıp gidecekken kolunu tuttum. "n-ne yani, gelmemi istemiyor musun?"

tavana bakıp düşünüyormuş gibi yaptıktan sonra omuz silkti. "hayır, şimdi gereksiz olacağını fark ettim."

"ben de geliyorum." dedim ve tişörtümü aceleyle başıma geçirdim. o ise sırıtıyordu.

cebindeki araba anahtarını bana fırlattı ve odamdan çıkarken ekledi. "hızlı ol, bücür. arabayı kullanmak için çok üşengecim."