a

583 62 27
                                    

kafam karışık görünüyorum.

neden kafam karışık görünüyorum? peki ya gülümsemeye çalışsam?

olmuyor.

gülümseyemiyorum, hala kafam karışık görünüyorum ve bu çok acınası. çok, çok acınası, lanet olsun.

bu ayna kirli mi yoksa bana mı öyle geliyor? bugün neden kafama bunları takıyorum?

lanet olsun.

kafam karışık görünüyorum çünkü kafam karışık, lanet olsun.

parfümüm nerede? kesin yine calum aldı ve ben deodorantla yetinmek zorundayım.

neyse, ben de bu seferlik ashton'ınkini çalarım, en azından daha çekici kokacağım.

çantamı almalıyım, dün gece yatağın altına fırlatmış olmalıyım. telefonumla birlikte, evet, işte buradalar.

ekranım çizilmiş.

lanet olsun.

luke odasından çıkarken omzundan oldukça gevşek bir şekilde sarkan çantasını destekledi. ashton'ın odasına girdi.

"hey! sana ne dedim ben?! öylece odama dalma!" aynanın karşısında saçını yapan ashton öfkeli bir tonda söylendi.

luke birkaç adım daha atıp ashton'ın önündeki parfüme uzandı ve koltuk altları ile boğazına bolca sıktı.

bedava parfüm. biraz daha sıkayım.

"lanet erkek arkadaşına evde kıçı açık dolaşmamasını söyle. psikoloji denen bok var ya, lanet olsun ki bende de var." luke elini cebine attı.

bunlar ne?

ah tanrım, yer fıstığı. tabii ya. yoldaki adam vermişti.

çıkardığı fıstıklardan birini ağzına attı ve tuzlu tadın ağzında dağılışını hissederken merdivenleri indi. mutfakta pancake yalan calum ona selam vermişti.

orospu çocuğu.

o iç çamaşırı onun bile değil.

lanet olsun... o iç çamaşırı benim.

"kendine bir hayat edin, hood. adios."

luke evden çıkınca neyin eksik olduğunun farkına vardı.

michael dün gece gelmedi.

lanet olsun.

shut up luke + clemmingsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin