shut up luke + clemmings

i

"calum? onun iyi olduğuna emin misin, o kadar sert vurmadım halbuki." luke odasının dışında arkadaşlarının konuştuğunu duyunca üzerindeki ince pikeyi kenara ittirdi ve diğer tarafına dönerek onları dinledi. çünkü yapacak daha iyi bir şeyi yoktu.

"sorun olmadığını söyledi işte, artık rahat bırak çocuğu." calum'un oflayışını duydu.

"sikeyim, çocuğun gözünü morarttım. iyi olduğundan emin olmam gerek yoksa liz hala dövülmeyen yerimi bırakmaz."

"o iyi ashton, kurcalama." kapının arkasında bir tıkırtı oldu ve sonra ardına kadar açıldı. luke gözlerini hızlıca kapattı ve uyuyormuş gibi görünmek için pek de çaba sarf etmedi.

calum yanına gelip hafifçe omzuna vurdu. "luke, ben gidiyorum." luke yavaşça gözlerini açıp kahverengi saçlı çocuğa bakarken gülümsedi. "birkaç gün içinde gelirim, tamam mı?" luke kafasını salladı ve doğrulup tekrar ona sıkıca sarıldı.

calum çekildikten sonra gülümsedi ve luke onun merdivenlerden inmeden önce ashton'ı uzunca öptüğünü gördü.

başını yastığa tekrar bıraktığında ashton da onun odasına giriyordu.

luke'un bakışları onu yatağına oturana kadar takip etti. "üzgünüm." ashton dudağını yamultarak bütün hayatı boyunca kardeşlerinden bile çok sevdiği kuzenine baktı. sarışın çocuk eski canlılığını taşımak şöyle dursun bir harabeden farksız görünüyordu.

luke başını onaylarcasına salladı. ashton devam etti. "canını neyin sıktığını tam olarak bilmiyorum. ama benimle konuşsan keşke." ashton yerde olan bakışlarını ona çevirdi. "istesen dünyayı yakabileceğimi biliyorsun, değil mi?"

luke sertçe yutkundu ve başını salladı. "özür dilerim." diye tekrarladı ashton. "en azından herkese anlatabileceğin komik bir hikayen oldu."

luke kocaman gülümsedi ve uzanıp ashton'ın omzuna vurdu. ashton güldü ve ayağa kalktı. "her neyse. hazır hissettiğinde seni dinlemek için bekliyor olacağım." ashton serçe parmağını uzattı ve devam etmek için luke'un da kendisininkini onunkiyle kenetlemesini bekledi. "bir söz verdik ve arkasında duracağım."