luke birkaç günlüğüne yurttaki arkadaşlarının birinde kalıyordu. uzaklaşmaya ihtiyacı vardı çünkü bu yalnızlığı etrafında tavşanlar gibi sevişen bir çift varken gideremezdi. dersler dışında odadan çıkmıyordu, ona yemeği isaac getiriyordu ki buna minnettardı.
onun odasına girdiğinde hiçbir şey söylememişti ama isaac, ona yanında kalması için izin verip yatağını bile hazırlamıştı. ve şimdi luke, gecenin ikisinde, sadece iç çamaşırlarıyla dağınık olan o yatakta oturuyordu.
sürekli nerede hata yaptığını sorguluyodu, neyi yanlış yaptığını. telefonunu çıkardı ve kilit ekranındaki michael'ın fotoğrafını inceledi bir süre. artık yanaklarından isteği dışında süzülen yaşları engelleyecek kadar güçlü değildi.
sessiz hıçkırıklara boğulmadan önce kendini sadece beş dakika kadar tutabilmişti. bu işkencenin bitmesini diliyordu. michael'ın iyi olmasını ve birazdan kapısını çalıp ona sıkı sıkıya sarılmak için geri dönmüş olmasını diliyordu ama olmadı. tanrı bu kez onu duymamıştı ve şansına birkaç kez daha lanet etti.
isaac kabuğundan çıkmasını söylüyordu. onunla konuşmasını istiyordu çünkü yakın arkadaşını hiç daha önce bu halde görmemişti. fakat luke tek kelime bile etmiyordu.
telefonunun kilidini açtı ve mesajlara girdi. ondan gelen mesajı daha önce milyonlarca kez yaptığı gibi tekrar tekrar okudu.
sorun yok. yakında yanında olacağım.
neden yanımda değilsin?
luke burnunu çekti ve soğuk yatağa kıvrıldı ve titreyen parmaklarının el verdiğinde klavyedeki harflere sırasıyla dokundu.
bana hep sus derdin.
komik olduğunu düşünürdün.
ben de hep öyle olduğunu düşünürdüm.
gerçekten öyleydi. komikti.
sen gidene kadar.
hiç kimseye hiçbir şey söylemeden gidinceye kadar.bu kez sen susmuştun. komik değildi.
sen susunca hiç komik olmamıştı hayat.
mahrum bırakmıştı sadece beni tapılası sesinden.
ama bana sus demiştin. ben de sustum. susacağım.
sen geri dönünceye kadar.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
shut up luke + clemmings
Fiksi Penggemar"Sus demiştin. Ben de sustum." For you: @RookieQuenn © hoodwincliffings