Bölüm 6: KARŞILAŞMA

183 29 32
                                    

Arkadaşlar yorum yapıp vote verenlere şimdiden teşekkür ederim.^ -^

İnsan doğduğunda gökkuşağı gibi cıvıl cıvıl renkleri, kurdelelere bağlayıp ruhundan aşağı sarkıtır. Zaman o renkleri tek tek karartır, yok eder ve ruhun sarkıttığı tüm kurdeleler siyaha döner. Büyüdükçe anlarsın o renklerin eksikliğini ama geri dönüşü olmaz. Belki de bu zifiri karanlığı siyaha yüklemek de yanlıştır. Ama korkar insan; yalnızlıktan, hissizlikten en çok ta BELİRSİZLİKten. Bilir ki; ne zaman karanlık dünyasını aydınlatacak bir ışık bulsa mutlaka söndürecek birileri çıkar. Hiç olmadı ruha fazla gelir renkler; sanki siyahın çocuğu gibi, sanki sonradan pişman olmayacak gibi. En sonunda kabul edersin gölgesiz güneş yoktur, sen ve ruhun geceni tanıman gerekir.

Vücudumda; yıllarca uyumuşum gibi uyuşmuşluk ve karıncalanma hissiyle gözlerimi araladım. Görüşümün bulanıklığı etrafımı tam görmemi engellerken birkaç kez göz kapaklarımı indirip kaldırdım. Gözümü ovuşturmak isteyince ellerimin arkamdan bağlı olduğunu fark ettim. Yattığım yataktan doğrulup etrafı incelemeye başladım. Karşımda büyük, kahverengi bir dolap vardı. Hemen çaprazında da aynı renkte makyaj masası vardı. Bunların dışında odada hiçbir şey yoktu. Daha önce kullanılmadığı odayı saran genzi yakacak derecedeki toz bulutundan anlaşılıyor. Ayağa kalkıp önce kapıya baktım kilitli olduğunu görünce karşımdaki cama doğru ilerledim. Güneş çıktığına göre uzun süredir baygın kalmışım. Tahminlerime göre üçüncü katta olmam lazım. Kim, neden kaçırsın beni? Gerçekten bilmiyorum. Bahçe tamamen ağaçlık, Şehir merkezinde olmadığımız kesin. Gözlerim ağaçların altındaki karaltılara kaydığında takım elbiseli adamları görmem buradan kaçma planlarımı suya düşürdü. Üçüncü kattan bir yerimi kırmadan atlasam bile koruma diye tahmin ettiğim adamlar beni saniyesinde yakalar. Umutsuzlukla tekrardan yatağa dönüp oturdum. Kapıdan kilit sesleri geldi. Sert bir şekilde açılınca arkadaki fildişi renkli duvara çarptı. Büyük bir ihtimal kapının kolu duvara iz bırakmıştır. Kapı çaprazımda kalmasına rağmen dönüp kimin geldiğine bakmadım. Adım sesleri yaklaşırken daha önce hiç duymadığım sert bir ses işittim.

-Ooo, küçük hanım da uyanmışlar.

Karşıma geldiğinde kafamı hiç oynatmadan gözlerimi gelen kişiye çevirdim. Ama bu, bu o adam. Ata. Tüm gece boyunca bizim masayı izleyip Didar'ı o kadar endişelendiren Ayvaz'ı bir anda hüzünlendirip sinirlendiren kişi. İyi ama benden ne istiyor.

-Neden buradayım.

-çünkü ben getirdim.

Çok açıklayıcı oldu sağ ol diyen iç sesime hak vererek

-benden ne istiyorsun?

-sendeen ne istiyorum. Dur bir düşünelim

Deyip yanıma oturdu. Bende yatağın diğer ucuna çekilip onu dinlemeye devam ettim.

-aslında düne kadar muhatabım sen değildin ve seni tanımıyordum. Ama sevgilin sayesinde tanıdım.

Sevgili? Ayvaz'dan mı bahsediyor.

-senden istediğime gelince biraz acı çekeceksin ve Ayvaz şerefsizinin de çekmesini sağlayacaksın. Tabi burada devreye ben giriyorum.

Deyip saçımdan tutup beni yanına çekti.

-Aa..hh ne yapıyorsun be bırak beni.

-bakalım sevgilin seni ne kadar sürede bulacak. Yapacaklarımı onun gözünün önünde yapacağım ve sen uslu durmazsan erken başlamaktan hiç çekinmem. Anladın mı?

Ne istiyor bu adam Ayvaz'dan, aralarında ne geçti. Gerçekten bilmiyorum ama bu Ata'nın bana bir psikopat gibi baktığı gerçeğini değiştirmiyor. Ben hala cevap vermeyince sol yanağımda büyük bir acı hissettim. Gözlerimin dolmasına neden olacak derecede bir acı.. Birkaç saniye sonrada dudağımdaki metalik tadı almamla bakışlarımı ona çevirdim.

BİLİNMEZLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin