Bölüm 10:UÇURUM

169 23 18
                                    

Saate baktığımda zilin çalmasına bir kaç dakika olduğunu gördüm. Hemen sırt çantamın büyük bölmesini açarak masanın üzerindeki ders boyunca hiç ilgilenmediğim kitaplarımı içine koydum. Zil çalınca alel acele ayağa kalktığımda Didar kolumu tutup beni durdurdu.

" Bir yerlere gidiyor muyuz, yeni bir yer açılmış görmen lazım ortam çok iyi."

Benim nasıl bir durumun içinde olduğunu bilsen böyle bir teklif yapmazdın. Hemen kolumu elinden çekip el sallayarak konuştum.

" Belki daha sonra. Hemen gitmem gerekiyor . Görüşürüz."

" Hey ne bu acelen ?" 

Didar' a cevap vermeden hızla sınıftan çıkıp merdivenleri ikişer ikişer indim. Alt kata indiğimde görüş açıma  Ayvaz girdi. Bana doğru yönelmişken onu es geçerek okuldan çıktım. Hızla bahçedeki kalabalığın arasından sıyrılarak siyah jeepinin önünde beni bekleyen Usalp' in karşısına geçtim.

Soluk soluğa ellerimi diz kapaklarım üzerine koyarak nefesimin düzene girmesini bekledim.Başımı kaldırdığım anda Usalp' in beni belimden tutup arabayla kendi arasına almasıyla biraz düzene giren soluğum tekrardan hızlandı. Ellerimi göğsüne koyarak aramızda ki olası yakınlaşmayı engelledim.Gözlerimi gözlerine çıkartıp kısık çıkan sesimle konuştum.

"Ne.. Ne yapıyorsun ?"

" Böyle dinlen."

" Anlamadım?"

Sorumu cevapsız bırakarak elleri saçlarımı buldu. Çok uzun olmayan saçıma dokunarak mırıldandı.

" Aferin sözümü dinlemen hoşuma gitti."

Sanırım beş dakika içinde burada olmamdan bahsediyor.

Kolumdan tutarak yaslı olduğum ön yolcu koltuğunu açıp binmemi sağladı.Kapıyı kapatıp sürücü koltuğuna geçti.Nereye gittiğimizi bilmesem de bu adamın bana zarar vereceğini düşünüp endişelenemiyordum. Bunun en büyük sebebi belkide beni Ata' dan kurtarmasıdır.

"Nereye gidiyoruz?"

Bunu sorarken biraz çekinsem de sesime yansımamasına sevindim.

" Konuşabileceğimiz bir yere."

Bunu söylerken bakışlarını önümüzde akıp giden yola sabitlemişti. Yerimden biraz daha dikleşerek sert çehresini izlemeye devam ettim.

" Ne konuşacağız ?"

Benimle ne konuşabilir ki? Gerçekten vereceği cevabı merak ediyordum.

" Uyman gereken kuralları."

" Ne kuralı? "

Bu kadar gizemli bir kişiliğe bürünmek zorunda mı?

" Çok meraklısın. Gidince öğreneceksin."

Merak mı? Beni okulumdan apar topar alıp konuşmak için bir yere götürdüğünü söylüyorsun, benimde bunu sormama merak diyorsun. Gerçekten zor bir adam.

Yolun geri kalanında Usalp' e hiç bir soru yöneltmedim. Sessizlik içinde geçen zamanı dışarıyı seyrederek geçirdim. Şehrin merkezinden uzaklaştığımızı sıklaşan ağaçlardan anlayabiliyordum. Bir anda araba durunca bakışlarımı ön cama çevirdim. Uçurum. Evet burası bir uçurumdu. Usalp arabadan inince bende ona uyarak arabadan indim. Uçuruma yaklaşarak arabanın ön kısmına yaslandı. Bende onu taklit ederek yaslandım.

" Bugün ki çocukla arandaki samimiyeti keseceksin!"

Sesi kırk yıllık, değişmeyen bir kuralı açıklar gibi sert çıkmıştı. Çocuk diye bahsettiği Ayvaz diye düşünüyorum .Rica etmek yerine emir vermesine sinirlenerek konuştum.

BİLİNMEZLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin