SELİS'TEN
Ata'nın neye endişelendiğini anlamasam da sonuç olarak alel acele dinlenme tesisinden ayrılıp şehrin çıkışında bir eve gelmiştik. Ata arabadan beni sürükleyerek indirip bir odaya tıkmıştı.
Oturduğum yerden ayağa kalkıp etrafı incelemeye başladım. Bu ikinci kaçırılmamdı. Ve sanırım bunda da kendi imkanlarımla kurtulamayacaktım. Çünkü buradan bahçenin zemini baya yüksek duruyor. Ayrıca bu aralar sıklıkla görmeye başladığım şu siyah takım elbiseli adamlar baya çoklardı.
İçeriden gelen seslerle kendime gelip hemen kapının arkasına geçip dinlemeye başladım.
" Abi Usalp Akman her yerde bizi arıyormuş. İstanbul' daki tüm evleri basmış, adamlardan öten olmamış ama enselenmemiz yakın abi. Adam çok güçlü biliyorsun."
Konuşan ses tanıdık değildi. Bir anda bir şeylerin devrilmesiyle irkilerek kapıdan bir adım geri çekildim.
" Allah kahretsin! Lan bu adam niye bizim peşimizde? Ha? Niye?"
" Abi kızla alakalıdır. Küçük bir şey için koskoca Akman ev basmaz biliyorsun."
" Hiç bir güç beni Hazanımın intikamını almaktan alı koyamaz. Buna Türkiye' nin en büyük mafyası dahi engel olamaz."
Bahsettikleri güç Usalp mi? Beni aramaya başlamış demek. Usalp' e güveniyorum hemde fazlasıyla.Tamam , bazen çok korkutucu olabiliyor ama yinede güveniyorum.
Bu tıpkı parkta oynayan çocuğunu eve götürmek için yalan söyleyen anneye inanmak gibi. Çocuklar masumdur anneleri şeker alacağım sana derse ona inanır çünkü koşulsuz güvenir.
Bu kısa sürede bu adamdan belkide öğrendiğim en net duygu güven. Umarım Usalp bu defa geç kalmazsın...
Biraz önceye göre daha kısık gelen sesleri daha net duyabilmek için kapıya yaklaştım.
" Bilgisayarı hazırlayın. Ayvaz efendi sevdiği kadın ölürken ne yapacak görmek eğlenceli olacak"
Git gide uzaklaşan Ata pisliğinin sesiydi. Beni öldüreceği kesindi. Bunu bir de Ayvaz ' ın önünde yapmayı planlıyordu adi.
İntikam hırsı güdecek kadar çok mu sevmiş Hazan' ı . Sevgisiz büyüyen ben gerçekten aşkın varlığına inanmakta güçlük çekiyorum.
Yaklaşık bir saat sonra sessizliğin hakim olduğu ev hareketlenmeye başlamıştı. Dışarıdaki adamlar bir yerlere koşuşturuyor, evde Ata'nın sesi yankılanıyordu. Sonumun geldiğinin farkındayım. Bu beni korkutuyordu.
Bir anda açılan kapıyla irkilerek bir kaç adım geriye gittim. Ata yüzündeki sırıtışı silmeden elinde bir dizüstü bilgisayarla içeriye girip kapıyı kapattı. Bana imalı bir bakış atıp tam karşımda camın önündeki masaya ilerledi. Bense olduğum yerde öylece neler planladığını kestirmeye çalışıyordum.
Ata sırtı bana dönük bir şekilde bilgisayarı ayarlıyordu. O sırada içeriye giren kişiyle ne kadar kendimi zorlayarak tuttuğum göz yaşım varsa akmaya başladı.
Gözleri direk beni bulurken elini kaldırıp işaret parmağını dudaklarına bastırarak sessiz olmamı istedi.
Ata' da kapıdan gelen sesi duymuş olacak ki arkasına dönmeden konuşmaya başladı.
" Nerede kaldın lan. Ne kadar sabırsızlanıyorum bilmiyor musun, Ayvaz' ın Selis'ine dokunduğumda nasıl çıldıracağını görmek gerçekten zevkli olacak"
Usalp tam Ata'nın arkasına geçip onaylamazca cıkladı.
"Ayvaz'ın değil, Usalp'in Selis'i.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİLİNMEZLİK
Teen Fiction'Hayatım hakkında zerre şey bilmiyorsun?' 'Biliyorum!' 'Bu bilinmezliğin beni tükettiğini bilmiyorsun?' ' Yanılıyorsun! senin bilinmezliğin BENİM güzelim. Ve ben seni tüketmiyor aksine kendime saklıyorum.' 'Hemen, şu an şu dakika ölmek, değe...