+9

2.4K 205 122
                                    

Luke karşısındaki üç kızdan kurtulamayacağından emindi. Her okulda bulunan kısa etekli, dar tişörtlü ve erkek peşinde olduğu fazlasıyla belli olan kız gruplarından sadece birisiydi ve görünüşe göre yeni kurbanları da Luke'tu. Luke bunun sebebinin yeni 'tarzı' olduğundan emindi, bu şekilde birkaç kişinin ilgisini çekeceğini de biliyordu ama okulun yarısı onu gözetlemeye başladığında bununla başa çıkamayacağını anlamıştı.

"Hangi ders?" diye sordu iki kızın ortasındaki, grubun tek sarışını. Luke omuz silkerek "Kimya" dediğinde suratını buruşturmuş ve "Tanrım, benim kimyam berbat" demişti. Ardından gülümsedi. "Belki bana öğretebilirsin, ne dersin Luke?"

"Ben aslında-"

Luke omzuna konulan bir el tarafından hafifçe geri çekildiğinde sırtı bir başkasının gövdesine çarptı ki bu kişiyi tanıyordu. Muhteşem kokusunu unutmak imkansızdı.

"Selam kızlar" dedi Michael yamuk bir gülümsemeyle. Kahverengi olan kızlardan biri çığlık atmamak için eliyle ağzını kapattığında sarışın olan ona aptal mısın bakışı attı ve Michael'a dönüp gülümsedi. "Selam, Michael."

"Luke ile birkaç şey konuşmam gerekiyor" diye devam etti Michael etkileyici gülümsemesini sürdürürken. Kızlar anladıklarını belli eden birkaç ses çıkardıktan sonra arkalarını döndüler ve kalçalarını kıvırtarak oradan uzaklaştılar. Luke kafasını yere indirmişken Michael suratında hiçbir utanç duygusu bulunmadan üç kız görüş alanından çıkana kadar onları -daha çok kalçalarını- izledi ve sonra Luke'a döndü. "Dün işimiz yarım kalmıştı, hatırlıyor musun, prenses?"

"Prenses?" Michael yüzünü Luke'un kulağına doğru eğdi ve "Evet" diye mırıldandıktan sonra onları izleyen birkaç gözü umursamadan Luke'un kulak memesini dişleri arasına aldı. Sarışın çocuk inlememek için dudaklarını birbirine birleştirmişti ki bunun işe yaramış olması iyi bir haberdi. Koridorun ortasında izlendiğini bile bile inleseydi bu pek iyi karşılanmazdı.

"Hadi ama, küçük Lukey" diye fısıldadı Michael, çocuğun kulağına doğru. "Kendini tutmana gerek yok."

"Ah, bir dakika." Michael ve Luke sesin geldiği tarafa, Michael'ın çekilen bedeninin arkasında duran kıza döndüler ve Luke derin bir nefes almamak için kendisini zar zor tuttu.

"Luke'u almam gerekiyor" dedi Jessica Michael'ın yanından geçip Luke'un bileğini tuttuğunda. "Bilirsin, iki haftadır yoktum ve onun bana birkaç konuda yardım etmesi gerekiyor."

Michael daha cevap vermemişken Jessica arkasını döndü ve Luke'u da çekiştirerek yürütürken "Sonra görüşürüz, Michael" dedikten sonra koridorun sonundan sağa, kimya laboratuvarına doğru yöneldi. Luke koridordan uzaklaştıklarında derin bir nefes almış ve mutlulukla en yakın arkadaşına dönmüştü. "Tanrım, Jess, muhteşemsin."

Jessica gülümsedi. "Bu cümleyi duymaktan asla vazgeçmeyeceğim sanırım."



the vengeance ||  muke (+)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin