+19

2.4K 189 187
                                    

"İkinci kat" diye açıkladı Alex apartmanı işaret ederken. "Ben bu gece Shine'da kalacağım, Michael'a söylersin." Ardından cebinden bir anahtarlık çıkarıp Luke'a uzattı. "Sen içeri girersin."

Luke, Michael'ın evinin anahtarının neden Alex'te olduğunu sormanın zamanı olmadığını biliyordu ki sorması için bir sebep de yoktu. Michael ile 'görünüş' olarak sevgililerdi, Calum'ı kıskandırmak için. Sadece bunun için.

Alex ona el salladıktan sonra arkasını döndü ve oradaki sokaklardan birine geçip gözden kayboldu. Luke ise elindeki anahtarlıktaki iki anahtardan birini seçip dış kapıya soktu. Şansına, doğru seçimdi. Dış kapı açılıp karşısına dar bir koridor ve sonunda da merdivenler çıktığında çantasını bir omuz hareketiyle düzeltti ve merdivenlere ilerleyip basamakları hızla çıkarak ikinci kata ulaştı. Tek bir kapı duruyordu karşısında. Kullanmadığı anahtarı alıp kapı deliğine yerleştirdi, çevirdi ve kapı açıldığında yerde sadece parke olduğunu görüp ayakkabılarını çıkarmadan içeri geçti. "Michael?"

"Buradayım" dedi tanıdık bir ses oturma odasından. Luke kapıyı arkasından kapattı ve oturma odasına geçti. Michael orada, kanepenin üzerinde boxerı ile oturuyordu. Kafası tavana çevriliydi.

"Michael?"

Michael kafasını indirip bakışlarını kapı eşiğinde duran Luke'a çevirdi ve gülümsedi. "Selam."

"Alex hasta olduğunu söyledi" dedi Luke tekli koltuğa otururken.

"Luke yetmezliği var bende" dedi Michael ayağa kalkarken. Luke kendisine doğru ilerleyen Michael'a bakıp kaşlarını çattı. "Dalga mı geçiyorsun?"

Michael, Luke'un oturduğu koltuğun arkasına geçti ve eğilip kafasını Luke'un saçları arasına gömdü. "Ah, çikolata."

"Ne?"

"Şampuanın."

Luke kıpırdamadı. "Çekil şuradan, Michael."

"İstemiyorum." Michael yüzünü biraz sağa doğru getirerek Luke'un kulağına, oradan da omzuna indirdi ve kafasını oraya yerleştirdi. "Burası rahat."

"Sikimde değil." Luke öfkeyle ayağa kalktı, çantası ile birlikte iki kanepeden kendisine yakın olana geçti ve çantasını da omzundan çıkarıp içinden bir ders kitabı aldıktan sonra yanına koydu. Kitabın içinden bir sayfayı bulurken Michael çatık kaşlarla onu izliyordu. Luke bulduğu sayfada bir şey olmaya başladığında ona doğru ilerledi ve yanındaki boş tarafa oturdu. "Ne yapıyorsun, aptal?"

"Okuyorum" dedi Luke sertçe. "Sen anlamazsın."

"Pekala." Michael esnedi ve kafasını Luke'un omzuna koydu. "Burada uyuyabilir miyim?"

Luke bir an donup kaldı. Okuduğu metinde kaldığı cümleyi kaybetmiş, beyni tamamıyla Michael'ın sorusunda takılı kalmıştı. Michael Gordon Clifford; okulun popüler, yakışıklı, sert -her konuda- çocuğu Luke'a fazla masum bir soru soruyordu ve sarışın çocuğun buna verebileceği doğru düzgün bir cevabı yoktu. Dudaklarını açtığı an kekelemeye başlayacağını da biliyordu. Bu yüzden tek kelime etmedi ve Michael'ın kırmızı saçları yüzü ile tişörtünün el verdiği kadar boynuna dokunurken bunun verdiği huzurla metnine odaklanmaya çalıştı.

the vengeance ||  muke (+)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin