+35 |end|

2.7K 200 214
                                    

"Luke?" Jessica koridorda koşan arkadaşının peşinden koşmaya başladı ve arkasından bağırdı. "Hey! Nereye gidiyorsun?"

"Michael'a yetişmeliyim!"

"Ne?" Jessica merdivenlerden inen Luke'a bağırdı. "Neden?"

"Senin evde buluşuruz, Jess!"

Luke aşağı kata indi ve bahçeye çıktığında etrafta dolanan güvenliği umursamadan dış kapıya koştu. Adam "Hey, sen! Nereye gittiğini sanıyorsun?" diye bağırdığında Luke kapıdan geçmişti bile. Caddeye doğru koşmaya başlamışken arka cebinden telefonunu çıkardı ve saate baktı. Michael okuldan çıkalı yaklaşık on beş dakika oluyordu ve fazla ilerlemiş olamazdı. Yani Luke öyle umuyordu, ona yetişmek zorundaydı.

Gördüğü ilk taksiye bağırdı ve adam aracı birkaç adım önünde durduğunda hızla arabaya bindi; ezberlediği, Michael'ın evinin adresini şoföre söyledi ve hızlı olmasını da eklerken parası olup olmadığını kontrol etmek için elini cebine attı. Evet, birkaç doları vardı ve bu yeterdi. Birkaç dakika içerisinde Michael'ın apartmanı önünde durduklarında Luke cebindeki tüm parayı şoföre verdi ve hemen arabadan inip apartmana koştu. Birkaç kere bastığı zil bir işe yaramazken birden kapı açılıp karşısına genç bir kız çıktığında Luke onu umursamadan yanından geçti ve merdivene koşup ikinci kata ulaştığında Michael'ın dairesinin kapısının açık olduğunu görerek içeri daldı. Oturma odasında birinin sesini duyarak oraya yöneldiğinde kırklı yaşlardaki iki adamın birbiriyle konuştuğunu görerek durdu, kaşlarını çattı. "Michael nerede?"

"Burada kalan çocuğu mu diyorsun?" dedi sağ taraftaki adam birkaç saniyelik suskunluktan sonra. Luke kafasını salladı. "Ah, o gitti. Eşyalarını ve diğer her şeyini burada bırakmış. Dün daireden ayrıldı."

"Ne?" Luke şaşkınlıkla adama baktı. "Ne saçmalıyorsun sen?"

"Bak evlat, Michael gitti diyorum. Şimdi izninle-"

"Nereye gitti?"

Adam kaşlarını çattı ama yine de Luke'u cevapladı. "Şehirden ayrılacağını söyledi."

Luke tek kelime etmeden geldiği yoldan geri koşmaya başladı, daireden çıkıp merdivenleri indi ve apartmandan çıktığında ceplerini yokladı. Hiç parası kalmamıştı, taksiye binmesi imkansızdı ki binse bile nereye gideceğini bilmiyordu. Michael'ın nereye gideceğini bilmiyordu.

Telefonunu eline aldı ve Michael'ı aradı ama telefon sadece çaldı, hiçbir cevap yoktu ve bu birkaç kere devam etti. Luke her denemesinde telefondan gelen uzun 'bip' sesleri ve sonra da telesekreterle karşılaşmıştı. Michael'ın kendisine bilerek cevap vermediğini düşünerek telefonunu cebine koydu, etrafına bakındı ve görüş açısına giren ilk kişiye doğru koştu. Otuzlu yaşlarında, şık giyinimli bir bayandı bu kişi. Luke onun yanına ulaştığında kadın yürümeyi bıraktı ve şaşkınlıkla saçları birbirine dağılmış Luke'a bakarken "Telefonunuzu kullanabilir miyim?" diye sordu sarışın çocuk. Kadın bir an afallasa da elindeki çantayı açtı, telefonunu çıkardı ve nedenini sormadan Luke'a uzattı. Luke ise kendi telefonunu çıkarıp rehberden Michael'ın numarasını kadının numarasına geçirdikten sonra kendi telefonunu tekrar cebine koydu ve kadının telefonundan Michael'ı aradı. Birkaç kere çalan telefonun ardından Michael'ın "Efendim?" sesi kulağına dolduğunda Luke haklı olduğunu anlamıştı. Michael bilerek telefonunu açmıyordu.

"Hey, Michael-"

"Luke?"

Luke gülümsedi. "Evet, evet benim. Sen nerede-"

"Üzgünüm, Luke. Kapatmalıyım."

"Ama-"

"Elveda."



elveda dedi...

ikinci kitabı yayınlayayım ben o zaman

ama bu üzdü

VE HALA 232

the vengeance ||  muke (+)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin