+24

1.9K 159 105
                                    

Jessica her insanın yapacağı bir şekilde, saat sabahın dördüyken yatağında uyukluyordu. Birkaç saat sonra annesi kapısını çalıp kalkması için ona bağıracak, Jessica kalkıp yarım saat sonra da evden çıkacaktı.

Çok daha erken kalkması gerektiğini rock müziğin çaldığı telefonuyla anladı.

"Lanet olsun" diye mırıldanırken eli komodinin üzerindeki telefonunu kavramıştı. Gözlerini zorla araladı ve kimin aradığını görüp kaşlarını çattı, telefonu açtı. "Luke?"

Birkaç burnunu çekme ve hıçkırık sesi geldiğinde Jessica yataktan kalkmıştı bile. "Luke, neler oluyor?"

"K-Kapıyı aç-açabilir m-misin?"

Jessica telefonunu yatağa attı ve odasında çıkıp koşarak merdiveni indi, alt kattaki kapıyı açtığı an dudakları şaşkınlıkla aralandı.

En yakın arkadaşı; karşısında kızarmış bir burun, kırmızı gözler, nemli yanaklar ve darmadağınık bir saç ile duruyordu. Titreyen bedenini yalayıp geçen rüzgar bu çelimsiz çocuğa acımadan, sertçe esiyordu ve Jessica bu yüzden eğer bir tanrı varsa, ondan bir kez daha nefret etti. Kimse bu kadar savunmasız görünen bir çocuğa karşı bu kadar acımasız olamazdı.

Luke anında Jessica'ya sarılırken biraz eğilerek kafasını kızın omzuna koydu ve orada ağlamaya başladı. Jessica tek eliyle çocuğa sarılırken diğeriyle de dış kapıyı kapatıp rüzgarın içeriye girmesini engellemişti. Luke'un titreyen bedenini hissetmesi onun canını yaktı. En son babası öldüğünde Jessica Luke'u şekilde görmüştü. Öldüğü haberini okulda öğrenmişti ve şimdiki görünüşü ile arasındaki tek fark o gün daha yeni ağlamaya başlamış olmasıydı. Tüm bedeni anında titremişti.

Jessica bunu hatırladığında ağlamamak için kendini zorladı ve Luke'u misafirler için ayrılan yatak odasına doğru yönlendirdi. Onu şimdi kendi odasına çıkaramazdı. Kapıyı arkalarından kapattı ve Luke'u kendisinden uzaklaştırıp ağlamaya devam eden çocuğun yüzünü elleri arasına aldı. "Hey, sorun ne?"

Luke kendisini yere bırakıp ağlamaya devam ederken Jessica bedenini daha fazla saran endişe dalgasını taşımaya çalıştı. Luke'un karşısına çökerken üst kattaki odasına çıkıp 911'i aramamak için zor duruyordu. Luke'a sıkıca sarıldığında arkadaşı onu hemen uzun kollarıyla sarmaladı ve kafasını kızın omzuna koydu. Geniş omuzları ağır ağır sarsılmaya devam ederken, dudakları arasından "Haklıydın" kelimeleri çıktı ve Jessica onun Michael'dan bahsettiğini biliyordu. "Ondan ayrılmam gerekiyordu.


canım acıdı luke'u öyle düşününce amk

~ okumadan geçebilirsiniz ~

challenge şeysini yapayım

@MichaelinPandicornu teşeke bayan

13 gerçekmiş

1; adım berfin ehehe -gizli bilgi yayalım-

tamam şka, başlıyorum

1; taslaklarımda 24 muke kurgusu var ve çoğalıyorlar oh

2; ilk tam anlamıyla kıskandığım kişi ed sheeran

3; dengesizim ve bu berbat bir şey, cidden nefret ediyorum

4; denize girmektense denizi izlemeyi tercih ederim

5; kıskanç değilim -ünlülere karşı duyduğum kıskançlıkla ayrı-

6; annem ve babama eşcinsel olsam ne yapardınız diye sordum ve ne cevap verdiklerinden bahsetmek bile istemiyorum, saygısız herifler

7; bir ara şu sürekli küfür eden grup içerisindeydim, sinir bozucu

8; fazla abur cubur, çikolata falan yemem *sadbutrue*

9; küçükken buzdolabına girmişim ve annem beni bulduğunda bedenim kıpkırmızıymış, mal mıyım neyim amk

10; bir aralar resime fazla ilgiliydim ama ilkokul öğretmenim beni bir resim sergisine götürmemişti, o gündür resim dersi ve öğretmenlerini sevmiyorum

11; mal mal şeyler yapmayı severim çünkü eğlenceli oluyor

12; üzerimde derslerim ile ilgili biraz fazla baskı var

13; utangaç biriyim, öyle ki anasınıfındayken tüm yıl çalıştığımız gösteriye utangaçlığımdan gitmemiştim, küçük gelinliklerden falan da almıştık amk

the vengeance ||  muke (+)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin