35. { Olamaz Dedirten Şeyler }

6.7K 365 66
                                    

Yeni bir bölüm daha... Yazarak iyileşiyorum her bölümde umarım sizler açısından da başarılı olabiliyorumdur. Görevimiz Tehlike ilk kitabım ve beni gerçek anlamda sürükleyen bir macera oldu. Şimdi, kurguda geldiğim noktaya bakıyorum da kendi kendime şaşırıyorum. Başlarken aklımda olmayan sahneler, parmaklarım arasından kayıp; size ulaşıyor :)

Bu arada ikinci kitabım Teklifsiz Oyunlara bakmadan geçmeyiniz :)

Keyifli Okumalar diliyorum her birinize yorum be beğenileriniz ile  lütfen beni yalnız bırakmayın :)

Bir hafta içinde Eric ve Maria kuzey örgütüne dair araştırmalara devam ederken, Dimitri detaylı bilgi için Enver ile birlikte Rusya'ya gitmişti. Dimitri'nin Rusya'yı avcunun içi gibi biliyor olması onlar için ayrıcalıktı. Tekin, Mislina ve Korkut hareketli geçen bir hafta da işin gerisinde tutulmak istense de bundan çok hoşnut oldukları söylenemezdi. Korkut bu fikre itiraz ederek, Dimitri ve Enver'in yanına Rusya'ya gitmişti. Tekin'de her ne kadar gitmek istese de yarasının daha derin olması bunu engellemişti. Açelya ve Bukre ile örgütün Türkiye ayağına yayılmış beslendikleri deliği bulmak için keşfe çıkmıştı.

Samanlıkta iğne arar gibi kuzey örgütünün köstebeklendiği yerleri arayan Tekin, Bukre ve Açelya ile girdikleri her delikten boş çıksalar da vazgeçmiyorlar, aramaya son hız devam ediyorlardı. Bir haftalık arayış Tekin'in çalan telefonuyla son bulmuştu. Asrının telefonda 'bir köstebek bulduk' demesiyle kaybolmaya yüz tutmuş umutlar canlanmıştı. Verilen araba galerisi olan adrese Tekin giderken, Bukre ve Mislina istihbarattan çağrılmaları üzerine geri dönmüşlerdi. Bukre her ne kadar Tekin'i yalnız göndermek istemese de nihayetinden emir demiri kesiyordu.

Tekin kuzeninin verdiği adrese geldiğinde galeride ki parıl parıl parlayan arabaları gördüğünde adeta gözleri kamaşmıştı. En çok üstü açık klasik arabaları severken şu an ki ilgisi ele geçirilen köstebekti.

Tekin galeriye kolaylıkla girdiğinde kendisini kuzeni karşılamıştı. "Biz de seni bekliyorduk." Tekin büründüğü ciddiyetiyle kuzeniyle galerinin arka tarafına ilerlemeye başladı. "Konuştu mu?" Asrın sıkkın bir nefes bıraktı. "Hayır." Büyük adımlarla köstebeğin tutulduğu odaya gelmişlerdi. Tekin odanın kapısını araladığında ise şok olmuştu. Asrına "Bana bir kadın olduğunu söylememiştin," derken ancak kıpırdaya bilmiş ve içeriye girmişti. İçerisi boyasız ve eski bir odaydı. "Fırsat olmadı," bir saniye duraksayarak, "Kendin görmen daha iyi olacaktı." Diyerek basık olan odayı birazcık aydınlattı.

Genç kızın elleri ve ayakları sandalyeye bağlı bir şekilde oturuyordu. Başının önde saçları yüzünü örtüyordu. Bir köşede Asrının ekibinden olan Kıvanç canı çekilir gibi genç kızı izliyordu. İçeriye Tekin ve Asrının girmesiyle yavaş yavaş başını kaldırmış, gözlerini karşısında ki boş duvara dikmişti. Kızın gözlerinde ki soğukluk adeta odayı donduruyordu.

Tekin boş bir sandalyeyi genç kızın karşısına koyarak, oturdu. Genç kızın kara gözleri şimdi Tekin'den başkasını görmüyordu. Tekin bugüne kadar hiçbir kadına şiddet uygulamamış olsa da bugün farklı yöntemler kullanacağı kesindi. Cebinden telefonunu çıkardığında iki tuşla tüm bilgiler önüne serilmişti. Ciddiyeti dağılırken, genç kıza doğru eğilmiş; "Merhaba İkra," derken nefesi genç kızın yüzünü yalayıp geçmişti. Böylelikle genç kızın kesin Türk olduğu Kıvanç ve Asrın tarafından anlaşılmış olmuştu. Siyah saçları ve simsiyah gözleriyle asla bir Rus'u da zaten andırmıyordu.

Kuzey örgütünün Türklere kadar sıçramış olması Tekin'i adeta kudurtsa da bunu gizlemeyi çok iyi başarıyordu. "Bana neler olduğunu anlatmak ister misin?" genç adam pis pis sırıtıyordu. Aslında içinde kaynamaya başlayan volkanın bir ön gösterisiydi. Cevap alamayan Tekin kol dirseklerini diz kapaklarına koyarak, ellerini kenetleyip çenesine dayamıştı. Biraz düşünürmüş gibi yapıp, "Peki, sana bir şey vereceğimi söylesem," genç kız yine cevap verme tenezzülünde bulunmamıştı. Tekin küçük sivri işlevini kaybetmeyen çakısını cebinden çıkardı. "Bunu yeni aldım. Denememe yardımcı olur musun?" genç kıza parlak bir gülümseme armağan etti. Genç kızın şah damarı üzerinde sürtünen keskinlik tüyler ürperticiydi. Genç kız gözlerini bile kırpmamıştı. Bunun üzerine Tekin, geriye yaslanmış en etkili silahını çıkarmıştı. Telefonundan genç kızın küçük erkek kardeşinin fotoğrafını açtığında genç kızın gözlerinde soğukluk bir nebze kırılmış, kardeşinin parlak gülüşü kalıplaşmış duvarlarına çarparak çatlaklar açmıştı. Ilık ılık içine akan insani duyguları çatlaklardan sızarak sızım sızım sızlatmaya başlatmıştı. Uzun saatler sonunda genç kızın dudaklarından tek bir kelime döküldü. "Ooo...Ozan"

Görevimiz Tehlike 《TEHLİKELİ OYUNLAR SERİSİ I 》TAMAMLANDI  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin