Keyifli Okumalar umarım beğenirsiniz :) çok uzatmıyorum ve bölüme geçiyorum :)
Eric ve Maria duydukları çığlık ile birlikte bir saniye ile beklemeden arabadan inmişler, koşarak hastaneye girmişlerdi. Günlerden Pazartesi olduğu için diğer günlere nispeten hastane oldukça kalabalıktı.
Hastanenin için de patlayan çığlık bir anda herkesi yerinden sıçratmış, ne olduğuna anlam veremeyen insanlar birbirine bakınmış, kendilerince fikirler üreterek konuşmaya başlamışlardı.
Hastanenin bankında dizlerini ovalamakla meşgul olan teyze, yanında ki kadına; "Biri yakınını kaybetti galiba," derken insanları yararak ilerleyen Eric ve Maria'ya gözleri değip geçmişti.
Kucağın da evladını daha çok göğsüne bastıran kadın acıyla karşılık vermişti. "Bilirim, en yakınını kaybetmek nedir? ALLAH sabır versin," diyerek susmuştu.
Maria ve Eric hızla ilerlerken, kalabalığın azaldığı koridora geldiklerinde, sağa dönerek, koşar adımlarla ilerlemeye başlamışlardı. Üzerinde 'PERSONEL HARİCİNDE KİMSE GİREMEZ' yazan kapının önüne geldiklerinde Eric, cebinden kartını çıkartarak okutmuştu. Kapının açılmasıyla asansörün içine giren Eric ve Maria Tekin'in bulunduğu kata bastıktan sonra asansör harekete geçmişti.
İstihbarat için yapılmış olan hastanede şüphe oluşmaması için iki bölüm oluşturulmuştu. Bir bölümde normal sivil halk için kullanılırken diğer bölüm istihbarat içindi ve onlar dışında kimse giremezdi. Bu bölüm hastane içerisinde başka kimselerce bilinmiyordu.
Diğer tarafa sesin geçmesi ve bilgi sızması imkansızken, hastanenin içerisinde herkes tarafından duyulan çığlığın sebebi neydi? Durum oldukça kafa karıştırıcıydı.
Asansör sarsmadan durduğunda Eric, kapıyı açarak Maria ile birlikte, camın önünde dikilen Tekin'e bakarak aylar sonra yüzünde tatlı bir tebessümle gözyaşı döken Bukre'ye doğru koşar adımlarla ilerlemeye başlamışlardı.
***
Bukre iki aydır olduğu gibi mutsuz ama umutlu bir gün daha yaşıyordu. Babasının ve abisi Giray'ın tüm itirazlarına rağmen ağzına tek lokma koymamıştı.
Kendisiyle birlikte sevdiklerini de perişan etiğinin farkında değildi. Tekin'e yaşattığı haksızlık ve içinde bir volkan gibi kaynayan acı tüm benliğine öyle bir işlemişti ki acısı gözünü kör etmişti. Sadece Tekin'in adı geçtiği cümlelere önem veriyor, duyuyor. Gözleri tek genç adamı görüyordu. Yaşayan bir ölüden hiçbir farkı kalmamıştı. Bukre'nin geri dönüşü ancak Tekin gözlerini açmasıyla mümkün olacaktı.
Bu acı gerçekle her gün yüzleşen Adnan Bey ve Giray her gün olduğu gibi bir kez daha ALLAH'a Tekin'in gözlerini açması için en içten dualarını semaya gönderiyorlardı.
Bukre üzerinde hastane kıyafeti ile ayaklarını sürüyerek, camın önünde durmuştu. Sanki Tekin'e dokunabilirmiş gibi elini cama uzattığında cama değen titrek parmakları cansızca düşmüştü.
Konuşmuyor, ağlamıyor sadece izliyordu. Aradan ne kadar zaman geçti kestiremiyordu Bukre, hep duysun yanı başında olduğunu hissetsin istemişti. Acaba Tekin kendisinden vazgeçmiş, yanı başında olmasını istemediği için mi uyanmıyordu? Bukre, hiç böyle düşünmemişti. Olabilir miydi? Genç kadının dizleri titrerken zorlukla düşmemek için cama yaslandı. Aklına üşüşen düşünceler sanki boğazını sıkıyor nefes almasını engelliyordu. Midesi burkuluyor, başı dönüyordu. Tekin ondan vaz geçmiş olsa bile uyanmalıydı. Sevenleri uyanması için sabırsızlıkla bekliyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/33119474-288-k499441.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görevimiz Tehlike 《TEHLİKELİ OYUNLAR SERİSİ I 》TAMAMLANDI
Action- TAMAMLANDI - Korkut Karataş; Gri bulutların arasında saklı kalmış bir adam. Kendinden ödün vermeyen kendi doğrularını yaşayan bir ajan. Onun gözleri içinden çıkmak istemeyeceğiniz bir hapishane. Enver Kandemir; Kan kusturan bir adam. O, adeta bi...