Keyifli okumalar :)Fırtınalı bir gecenin çıkmazıydı bugün. Sert rüzgarın esip geçerken iri yağmur taneleri yeryüzüne düşmekteydi. Cama değen her yağmur tanesi usulca kayarak ardında izini bırakıyordu. Andrew Pavlov böyle bir gece de ıssız odada tutsaklarına bakıyordu. Az kalmıştı... çok az.
Maria külçe misali ağırlaşan göz kapaklarını zorlukla aralamaya teninde ki ürpertici soğukluğu yok saymaya çalışmaktaydı.
Bu gece için özenle yaptığı saçlarından eser kalmamış omuzlarına dağılmış önüne gelen saçları ise hafif görüşünü kapatmıştı. Bir kısım kareler gözleri önünde canlansa da zihninde ki boşalmışlık hissi titremesine ve benliğini kontrol altına almasını engellemekteydi.
Savaş verdiği göz kapaklarını açmayı başardığında eğik olan başını kaldırmış bulanık gördüğü görüntü birkaç kere kapayıp açmasıyla netleşmişti.
Andrew pavlov hükmedici duruşuyla karşısında küstahça duruyor ve alaycı bir gülüş sunuyordu.
Maria dehşetle irkilirken haykırmak lanet okumak dürtüsüyle yanıp tutuşsa da kendini savunmaya almak için kollarını hareket ettirmeye çalıştığında acıyan boğazı kupkuru kalmış dudaklarından bir inilti kopmuştu.
Zihni yavaşça açılıp berraklaştıkça kaskatı kesilen ve sandalyeye kolları arkaya hareket ettikçe batan teller ve sürtünen kablolar ile bağlanmış tutulmuş bedenini hissediyordu. Eğer gözleri onu yanıltmıyor ise aman Yarabbi çıplaktı!
Genç kadın uygunsuz vaziyetiyle içi titrerken nasıl bir çukura düştüğünü hesaplayamıyor ve acizce çaresizlik içinde kıvranıyordu üzerinde sadece alt iç çamaşırı dışında hiçbir şey yoktu.
Tek bir damla gözyaşı yanağın da süzülürken kurumuş dudağı üzerinde son bulup ıslatmıştı.
Odanın içinde küçük bir inilti daha duyulduğunda bu ses Ericti!
Maria her ne kadar etrafına bakınsa da bir iki küçük loş ışık haricinde hiçbir aydınlık yoktu genç adamı gözleri arasa da göremiyor göremedikçe telaşa düşerek kalbini hızlandıracak kadar korku ve endişeye kapılıyordu. Eğer kendisi bu haldeyse Eric daha kötü bir halde olabilirdi ve bu düşünce ikinci bir gözyaşı damlasını da beraberinde getirmişti.
Genç adam kendini yorgun bitkin ve tükenmiş hissediyordu kendini gözleri ona ihanet edercesine açılmak istemiyor kafası müthiş derece de ağırlık veriyordu. Başını dik tutmaya çabalasa da hafif bir oynatma sonucu boynuna saplanan keskin sivriliklerle nefesi kesilmiş kan sızmaya başlamış, canı yanmıştı istemsizce dudaklarından küçük bir inilti firar etmişti.
Eric ilk defa kendini tükenmiş ve bitik hissediyordu en çokta işe yaramaz Maria ince bir sızı gibi içine sızdığında göğüs kafesi dehşetle sıkışıyordu.
Büyük bir yumrunun boğazını tıkamış ağzı çöl misali kupkuru kalmıştı. Karanlık zihni boşlukta boş salıncak misali sallanıyordu. Canının acısından çok daha fazla olan hissettiği yoksunluk ezici bir güç olup çığ gibi benliğinde çoğalıyordu.
"E..eric..."
Cılız ses genç adamın kulağına ulaştığında cansızca sallanan başını kaldırmak kontrol altına almak istemiş, beraberinde sivri teller ensesine ikinci bir defa saplanmıştı.
"M..maria..."
"B..burada," genç kadının sesi titrekçe çıkarken Eric yumruklarını sıkmıştı. O, adam buradaydı ve Eric elleri ayakları sivri tellerle bağlı ek olarak kablolar takip etmekteydi.
Şen bir kahkaha odada yankılandığında Maria korkuyla ürkmüştü. Savunmasız ve çaresizlerdi. Tek umudu arkadaşlarıydı. Onlarında başlarına bir şey gelmiş olabileceği düşüncesi tüylerinin diken diken olmasına korkunun acı içinde yüreğine saplanmasını beraberinde getiriyordu.
Andrew Pavlov sonu gelmeyen kahkahasını sonlandırdığında dağılmış ruhu ve duruşunu karanlığın içinde gizliyordu. Adım adım Maria'ya yaklaşarak keskin mavilerini fütursuzca ve küstahça genç kadının çıplak vücudunda gezdirdi. Her ne kadar karanlıkta çok seçemese de onun annesi kadar güzel olduğunu annesine ne kadar çok benzediğini görmüş ve incelemişti.
Genç kadının çenesini sertçe tutarak kaldırdığı Maria savuşturmaya çalışsa da çabası boşa olmuştu. Sımsıkı kavradı adam, "Yıllarca anneni aradım sadece ve sadece benim olması için..." bakışlarını genç kadının buz mavisi gözlerine sabitledi. "Tıpkı onun gibisin." Adamın sesi tükürürcesine çıkmaktaydı. "Güzel, çekici, naif... Beni benden alan masumluğu iliklerine kadar işlenmiş!" kan kusuyordu adam, intikam ve öfke gözünü bürümüş ve karartmıştı.
Eric kaskatı kesilirken, Maria duyduklarını idrak etmeye çalışıyordu. Ruhu üşürken, tüm bu yaşanan olaya mantıklı bir açıklama bulamıyordu. Eric huysuzca kıpırdanıyor, boş bir çabayla kurtulmaya çalışıyordu. Ansızın tüm bunlara katlanamayarak kükredi: "Bırak onu!"
Maria şaşkın ifadesini Eric'in gürleyişi ile dağıysa da gözleri bomboş bakmaya devam ediyordu.
Adam aldırmadı, sert ve soğuk ifadesini korudu. "Senin varlığın, onun gelişi!" bir iki adım geriledi, sadist benliği devreye girdi. "Mila, çalıştır!"
Bir an gelen elektro şokla genç kadının vücudu elektriğin etkisiyle gerilmiş ağız dolusu çığlığı odada yankılanmıştı.
İnce tiz çığlık genç adamın gözlerinden gözyaşların akmasına sebep olmuştu. Tüm duyguları ve benliği tepetaklak olurken çırpınıyor şiddetli sallanmayla sandalye hareket ettikçe derisine daha çok saplanıyor ama genç adam umursamıyordu. Tüm iradesini ve gücünü zorlasa da bu hali bataklığa saplanmış her hareketinde kurtulma çabasında daha da derine batıp saplanmakla eş değerdi. Vücudundan akan kanlar küçük bir göle dönüştüğünde genç adam da dermen kalamasa da kıvranmasına devam ediyordu acı iniltilerini bastıramıyor dudaklarından firara ediyordu kan kaybı sebebiyle görüşü bulanıklaşıp takati kesildiğinde gözlerinden akan yaşlar akarak kana karışmıştı. Kapanmaması için direndiği gözleriyle savaşı kaybederken dudaklarından tek düşüncesi ve duası kısık sesiyle genç kadının acı çığlıklarına karışmıştı. "Lütfen beni bırakma Maria..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görevimiz Tehlike 《TEHLİKELİ OYUNLAR SERİSİ I 》TAMAMLANDI
Action- TAMAMLANDI - Korkut Karataş; Gri bulutların arasında saklı kalmış bir adam. Kendinden ödün vermeyen kendi doğrularını yaşayan bir ajan. Onun gözleri içinden çıkmak istemeyeceğiniz bir hapishane. Enver Kandemir; Kan kusturan bir adam. O, adeta bi...