Büyük Toplantı

69 8 5
                                    

Uzun zamandır ilk defa uykumdan huzurlu bir şekilde uyanmıştım. Çok iyi dinlendiğimi hissediyordum. Yavaşça yataktan kalktım ve perdeyi araladım. Yeni doğmaya başlamış güneşin turuncumsu ışıkları odayı doldurdu. Yatağın kenarındaki koltukta uyuyan Andre'yi gördüm. Işık gözüne geldiği için rahatsız olmuş bir şekilde kıpırdandı. Sonra gözlerini araladığında beni gördü ve tüm samimiliği ile gülümsedi. Açık mavi gözleri ve gülümsemesi o kadar tatlıydı ki... Sanırım kalbimi göğsüme yapıştırmalıydım. Andre'nin ne zaman güldüğünü görsem kalbim ağzımda atıyordu. Çok fena aşık olmuştum.

Yine kendime söz geçirememiştim. Aşık olamayacağım sözünü tutamamıştım. Ama bundan şikayetçi değildim. Çünkü aşık olunca dünya daha güzel oluyordu.

Andre koltuktan kalkıp bana doğru geldi ve ellerini belimde birleştirdi. Başımı omzuna dayayıp sıkıca sarıldım ve kokusunu derin derin içime çektim.

-Seni çok seviyorum, diye fısıldadı.

Başımı omzundan alıp alnımı alnına dayadım. Gözlerim kapalıydı. Burunlarımız birbirine değiyordu. Ellerim omuzlarındaydı. Şuan hiç bitmese diye düşündüm.

-Seni çok seviyorum, dedi tekrar. Bu seferki daha sesliydi. Hafifçe gülümsedim. Nefeslerimiz birbirine karışıyordu. En sonunda gözlerimi açtım ve gözlerindeki mavilikte kayboldum. Bakışları dudaklarıma kaydığında bende onun dudaklarına baktım. Ve 'seni seviyorum' dedim dudaklarını öperek.

***

Yine uzun dar bir koridorda ilerliyordum. Andre ve Damon yanımdaydılar. Oswald ve Martin'in ayrı ayrı kaldığı iki oda yapılmıştı. Güçlü bir büyüyle korunuyordu. Önce Oswald'ın kaldığı odaya uğradım. Yalnız görüşmek istediğim için Andre ve Damon'ı kapıda bırakıp içeri girdim. Oswald odanın bir köşesinde yerde oturuyordu. Oldukça harap bir şekildeydi. Verilen yemeğe dokunmamıştı. Anneme ne isterse yapmasını söylemiştim ama şimdilik bir şey yapma gereği duymamıştı. Oswald'ın yanına gidip eğildim.

-Ne yapmamı istersin? Dedim. En azından seçenek sunmalıydım değil mi?

Başını kaldırıp bana baktı. Gözlerinden nefret akıyordu. Kurumuş dudakları hareketlendi. Konuşmak istiyordu ama sesi çıkmıyordu.

-Öldür, dedi soğuk kalın bir sesle.

-Bu kolay olur değil mi? Dedim.

Gözlerime anlamsızca baktı. Nefreti azalıyor gibiydi.

-Daha kötü ne yapacaksın ki? Dedi. Sesindeki korku belli oluyordu.

-Sanırım bu fikrimi ilk defa sana söyleyeceğim, dedim.

Kafasını iyice kaldırıp gözlerime odaklandı. Konuşmamı bekliyordu.

-Vampirlerin ve büyücülerin varlığını tüm dünyaya anlatacağım, dedim.

Gözleri irice açılmıştı. Ağzı açılmış, bir şeyler demeye çalışıyordu. Sonra birden sakinleşti.

-Bunu hayatta yapamazsın, dedi soğuk sesiyle. Buna cesaret edemezsin.

Bende gözlerimi devirip güldüm.

-İzle de gör o zaman, dedim.

Sesimdeki güveni fark etmişti. Bunu yapabileceğimi biliyordu.

-Peki bana ne yapacaksın?

-Burada boş boş oturup durmanı istemiyorum. Verdiğin bunca zarardan sonra telafi etmen gereken şeyler var.

Eğik duruşunu hafifçe düzeltip dikleşti.

-Sana bir şans vereceğim ve oğluna. Eğer gerçekten uslu duracağınıza söz verirseniz yaşamanıza izin vereceğim. Ufak tefek işlerle ilgileneceksiniz ama normal bir yaşantıdan biraz farklı olacak, dedim.

Düşlerin Ötesinde (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin