T.15. BÖLÜM

489 24 6
                                    

Multi: Yağız AKSOY 😍

Psikopatı umursama-

Lanet olsun! Napıyorum ben . Hani herkesten uzak durucaktım.

Defne ! Hemen kalkıp gidiyorsun buradan. Hemen ! dedi iç sesim.

Ama kalkmayı bırakın. Kafamı boynundan bile çekemiyordum.
Çekememin sebebi ise kokusu...

Kokusu .... Sigarayla hamlanmış çiçek kokusu gibi . Ama hangi çiçek olduğunu çözemiyordum.

Menekşe.... Hayır

Gül... hayır

Orkide .... Hayır

Ama bu çiçek kokusu o kadar baskındı ki sigara kokusu bile üstünü örtemiyordu.

Kafamı zorlukla boyun girintisinden çıkarıp ona baktım. Gözleri kapalıydı.

Aniden gözlerini açtığında dalmanın etkisiyle yerimden sıçradım . Yüzünde hafif bir tebessüm oldu.

Gözlerini gözlerimden çekip dudaklarıma indirdi.

Haddinden fazla yakın olduğumuzu daha yeni farketmiştim.

Eğer şimdi tuna beni öperse psikopat ona napar kim bilir. Hem psikopatı geç acaba ben naparım.

Neyse bunu sonra düşünürüm . Şimdi hemen burdan gitmem lazımdı.

Tuna bana yaklaşmaya başladığın da panik yaparak hemen ayağa kalktım.

Tuna benim hareketim üstüne bir kahkaha fırlattı ortaya. Şimdi niye gülüyordu bu çocuk.

Kaşlarımı çatıp dudaklarımı yaladım. Her sinirlendiğim de dudaklarımı yalardım. Alışkanlık olmuştu. Tunanın bakışları hemen yaladığım dudağıma kaydı. Ama hala gülüyordu.

"Ne gülüyorsun be ! " diye cırladım.

Cırlamam üzerine suratını buruşturdu. Şu hali çok komikti.

Bende ona bakıp gülmeye başladım. Ama aniden gülüşüm soldu. Ben nasıl gülebiliyordum. Uzay ve yağız onun elinde işkence çekerken.

Buna hakkım yoktu. Benim yüzümden ordalar. Sol gözümden bir damla yaş düştü. Fakat suratımın ifadesiz olduğunu biliyordum.

Hemen gözyaşımı silip yürümeye başladım. Arkamdan tunanın " Hey ! Nereye ? " dediğini duyduğum da arkamı dönmeden " İremin yanına " dedim.

Sağ tarafım da bir hareketlilik hissedince göz ucuyla yanıma baktım. Tunaydı.

Hemen yanıma dönüp " Senin gelmene gerek yok ben giderim ." dedim.

Omuz silkip bana baktı " Ben de gelemek istiyorum " dedi.

Kaşlarımı yukarı kaldırıp omuz silktim. "Sen bilirsin " dedim ve ondan hızlı yürümeye başladım.

Huh ! Sonun da be . Ne kadar koşmuşum öyle arkadaş.

Hastanenin kapısından girip hemen koridorun sonundaki odaya gittim.

Kapıyı açtığımda irem yatağın üstüne oturmuş sessizce ağlıyordu.
O an içimde bir yangın çıktı ve beni yakıp neredeyse kül etti. Ben nasıl öyle bir karar almıştım. Nasıl iremi bırakıp giderdim ki ben . Gidemezdim.

İrem beni farkedince hemen gelip belime sarıldı ve Kafamı boynuma gömüp hıçkırırak ağlamaya başladı. Bende hemen kollarımı onun boynuna sardım.

Bir elim iremin saçlarını okşarken diğer elim ise boynuna sarılıydı.
Göz yaşlarımı daha fazla tutamayıp serbest bıraktım.

Hıçkırıklarımız iç çekişlere dönünceye dek ağladık.

İremin kulağına doğru " Özür dilerim." diye fısıldadım.

Sonra aklıma telefonum geldi. Ah ! Hayır ya . Tam da onunla konuşurken kırmıştım. Şimdi napıcam. Ya arayıp ulaşamıyınca sinirlenip ikisini de öldürürse . Hayır ! O zaman dayanamadım.

Hemen iremin kollarından çıkıp telefonumun kırık parçalarının yanıma gittim. Sim kartını telefondan çıkardım.

Tuna ya dönüp " Tuna bize biraz izin verir misin . Lütfen . " Dedim.

İrem ne yapıcağımı anlamı olucak ki
" Evet . Biraz konuşmamız lazım " dedi.

Tuna kafasını olumlu anlamda sallayıp " O zaman ben çıkış işlemlerini halledeyim " dedi.

İremle aynı anda kafa salladık..

Tuna odadan çıkınca hattımı iremin telefonuna taktım. Ve beklemeye başladım .

Neredeyse 10 dakika olmuştu ama hala arayan yoktu. Tam ümidi kesip hattı telefondan çıkarıyordum ki telefon çalmaya başladı.

Kim olduğuna baktığımda özel numara ....

Hemen telefonu açtım ve kulağıma götürdüm.

"Telefonun niye kapalı lan !! Niye yüzüme kapatıyorsun !! Sen beni delimi ediceksin !! " diye bir kükreme duydum. Ciddiyim aynen kükredi.

"B-ben sinirlendim ve t-teledonu kırdım " dedim . Neredeyse fısıldamıştım .

"Neyse . Bu konuyu sonra konuşuruz. Şimdi seçim vakti sevgilim. " Dedi alay içeren sesiyle .

Dişlerimı sıkıp " Bir , ben senin sevgilin değilim. İki, bir seçimde bulunmıyıcam. Bak bırak onları gitsinler. Söz birdaha onlara yakın olmıyıcam . Konuşmıyıcam bile. " Dedim başlarda sinir içeren ama sonlara doğru yalvaran sesimle.

Bir kahkaha atıp " Çok hayal kuruyorsun SEVGİLİM " dedi sevgilimi bastırarak.

"Ve sen seçim yapamıyorsun madem ben seçiyim. Şimdi bu yağız piçinin suçlarına gelelim. -dişlerini sıkıp -
Bu piç benim olana sarıldı, kokusunu çekti ve - hırlayarak - ÖPTÜ "

Ne ! Yağızın beni öptüğünü nereden biliyor ki. Derin bir nefes al defne , derin.

" Şimdi de uzaycığa gelelim. Evet uzay bey sana sarıldı kokunu çekti ve kucakladı . "

Oha ! Bunu da mı biliyor ya .

" Evet. Sevgilim, ven bir karar verdim. Bence yağız piçi ölmeli. Sence diye sormıyıcam. Çünkü ben kararımı verdim. "

Ne !! Hayır , Hayır dayanamam ben . Benim yüzümden birisinin ölmesine dayanamam.

" Bak , lütfen yapma. Ben dayanamam anlıyor musun ? Birisinin benim yüzümden ölmesine dayanamam. Lütfen. Yapma " dedim.

Karşı taraftan " Ağlama !! " Diye bir kükreyiş duydum.

Ağlıyor muydum ki ? Ağladığımın bile farkında değilim .

Kolumun tersiyle göz yaşlarımı sildim. Bir yandan da " lütfen " , "yapma" gibi sözcükler tekrarlıyordum.

"Boşuna yalvarma ! O seni ölmeden ya da sarılmadan ya da kokunu  çekmeden önce düşünücekti"

Ve kulaklarımı sağır eden bir silah sesi

"Sen benimsin , defne . Bunu unutma "

*******
Evvettt !

Nasıl buldunuz bölümü ?

Sizce gerçekten yağız vuruldu mu ?

Lütfen emeğe saygı olarak bölüme oy ve yorum yapmayı unutmayın görüşürüz.

He unutmadan bu bölüme sınır koyucam.

Çünkü bir bölüm de nerdeyse 100 okuyucu var ama vote sayısı en fazla 20 . Lütfen emeğine saygı verin.

Sınır : +20 vote , +15 yorum .






TAKİPÇİ #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin