Sabaha yakın saatlerde yine uyanmıştım. Rüyamda Sasuke'yi görüyor, onun gerçek olduğunu sanıp uyanıyor, yanımı yokluyordum. Uyanınca yüzüme çarpan gerçekle hıçkırarak ağlamaya başladım. Daha fazla sabredemiyordum. Neden diğerleri hedefine ulaşmak için bu kadar acı çekmek zorunda kalmıyordu? Neden benim hedefim zor olan olmak zorundaydı?"Sakura iyi misin?" Haruka uykulu gözlerini kısarak bana bakıyordu. Onun burada olduğunu bir an unutmuştum. "Hiç, hiç bir şey." dedim ve tekrar yatağıma gömüldüm. Gözlerimi kapattığımda Sasuke beliriyordu. Nedense düzgün bir mimiğe rastlamadığım yüzü gülümsüyordu.
"Haruka, ben Sasuke'yi özlüyorum." Haruka yatağından bir hışımla kalktı ve yatağıma zıpladı. "Ne demek özlüyorum? Sana sanki o kadar şeyi o yapmadı. Bir nevi kandırdı!" Omuzlarımdan tutmuş beni sarsıyordu. "Aşık olmak böyle bir şey, hiç aşık olmadın mı?" Dedim beklentiyle ona bakarken.
"Oldum, aslında iyi anlıyorum." Dedi gözlerini ellerine sabitlerken. Haruka babasından kaçmıştı, muhtemelen geldiği bir yerlerden biriydi.
İşaret parmağını bana doğrulttu "Kimseye söylemeyeceksin ama."
"Tamam söz." Dedim akan yaşlardan dolayı ıslanan yanaklarımı silerken.
"Haru." Diyince kahkahayı patlatmıştım. Garipti çünkü Haru ile Haruka'nın auraları birbirini tutmuyordu. Haruka genelde huysuzdu.
"Ciddi olamazsın." Dedim kahkahalarımın arasından. O ise yüzünü yastığıma gömmüş yüzünü saklıyordu. İkimizin de kaderi aynıydı. Ama bir fark vardı o da Haru'nun Sasuke kadar merhametsiz olmayışıydı.
***
"Artık saçlarına ne olduğunu söyleyecek misin?" Ino elleriyle masada ritim tutuyordu. Sorularına kaçamak cevaplar vermem doğal olarak onu şüphelendirmişti. "Tamam ,tamam." Teslim olurcasına elleri kaldırdım.
"Sasuke bana kısa saçın da çok yakıştığını söyledi." Sağ tarafımdan bir kıkırtı duyduğumda Haruka'ya sinirle baktım. Gülmemek için dudaklarını birbirine bastırmıştı. "Hmm." Kafasını aşağı yukarı salladı. İnanacağı bir yalan söylemiştim sonuçta.
Naruto masaya dirseklerini koydu ve bana üzgün gözlerle baktı. "Peki Sasuke nerede?" Muhtemelen düğünlerinde onun olmayacağını düşündüğü için üzgündü. "Ne zaman döneceğini bilmiyorum." Dedim üzgünce kafamı yere sabitlerken.
Sai ortama hüzünlü bir havanın çöktüğünü anlamış gibi gülümsedi ve "Ino ile düğünümüzde Sakura'nın onu hazırlamasını istiyor." Dedi. Bunun üzerine gülümsedim ve başımı salladım. "Hinata da öyle!" Diye atladı Naruto, Sai ile yarışır gibi.
"Büyük bir zevkle."
*** bir hafta sonra ***"Hinata dön arkanı." Hinata'nın kimonosunu bizzat ben devralmıştım. Saçları ile de Ino ilgileniyordu. Bugün büyük gündü, Naruto ve Hinata evleniyordu ama Sasuke ortalıkta yoktu. Naruto'nun ne kadar kırgın olduğunu tahmin edebiliyordum.
Hinata'nın kimonosunun son düzeltmelerini de yaptıktan sonra Ino ile onu baştan aşağı süzdük. Temari ile Tenten de ellerindeki fırçaları bırakarak bize katıldılar. Hinata giydiği beyaz, lacivert, pembe çicek desenli kimonosunun içinde tanrıça gibi görünüyordu.
"Hinata inanamıyorum çok güzelsin." Ino'nun açılan ağzını Temari kapattı.
"Şimdi ağlayacağım." Dedim dolan gözlerimdeki yaşları elimle yelleyerek kurutmaya çalıştım. Hinata sadece kızaran yüzünü yere eğmiş, elleriyle oynuyordu. "Teşekkürler, dostlarım." Dedi ve kollarını kocaman açarak hepimize sarıldı. Sonunda bir arkadaşımın daha mutlu olduğunu görebiliyordum. Ben mutlu olamasam da onların mutluluğunu görmek beni de mutlu edecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Absolute Hate// SasuSaku
FanfictionMAYIS 2016 "Sana vaat ettiğim şey cennetti doğru. Ama sana cehennemi vermiş olabildiğimden korktum. Bir melek cehenneme ait değildir."