Haruka'nın kulağına yaklaştım ''Demek bir samurayın kızısın, ha?'' dedim ve kıkırdadım. Haruka'yı bulmamın ardından bana yardım edeceğini söyleyip kendini tanıtmıştı. Onu ilk gördüğümde bir samuray olacağı aklımın ucundan bile geçmezdi. Haruka dirseğini karnıma geçirdi, bizi bir yere yönlendiren adamları işaret ederek beden dili ile susmamı söyledi.
İş görüşmesi yapmamızın ardından adamlar bizi bir yere yönlendireceklerini orada işleri halledeceğimizi söylemişti. Normal bir kız olsam bu dolaba açıkça kanmazdım düpedüz bir şeylerin döndüğü belliydi. ''Bu odada gelecek görevliyi bekleyin, size işi anlatacak.'' Kapıyı girmemiz için açtı ve sesimizi çıkarmadan karanlık, soğuk odaya girdik. Arkamızdan sertçe kapanan kapı ne ile karşılaşacağımızı kestirememem panik yapmama, ardından da kapı koluna asılmama neden oldu. Fakat yerimizden henüz kıpırdayamadan altımızdan açılan kapak her şeyi iyice yokuşa sürüklemişti.Yumuşak zemine düşer düşmez panikledim fakat boynuma saplanan iğne ile kendimi kaderin azgın sularına bıraktım. Kader beni eninde sonunda beni bir yere yönlendirecekti. Her şey olacağına varacaktı.
Sarsıntı ve mide bulantısı eşliğinde gözlerimi kırpıştırarak açtım. Gözlerimi ovuşturmak için ellerimi yokladığımda sıkı bir şekilde bağlanmıştı. Gücümü kullanıp o halatlardan kurtulmak istemiştim ama çakramı henüz doğru düzgün kontrol edemiyordum. ''Lanet olsun.'' Diye tısladım ipleri iyice zorlarken. ''Lanet Sasuke! Huysuzluk yapmasaydın bu görevi beraber yapacaktık! Ördek kafalı!'' derin bir nefes verdim ve öfkeden hızlı inip kalkan göğsümün yavaşlamasını bekledim. Sinirlenmiş ve biraz da paniklemiştim. Ama her ne olacaksa olacaktı ve benim bununla yüzleşmem lazımdı.
"Hey, Jean!" gözlerimi kapıdan çıkagelen iki adama diktim. "Bak biri uyanmış bile." Beyaz saçları omuzlarına düşüyordu ve kirli sakalları vardı. Bana doğru yürürlerken içimdeki yumruk atma iç güdüsüne engel olamıyordum ama ellerimi de oynatamıyordum. İpleri koparacak kadar çakrayı henüz toplayamıyordum. Acaba kendi kendime işlere girişmek için çok mu erkendi?
Adının Jean olduğunu öğrendiğim adam önümde çömeldi, elindeki sake şişesini yanına bıraktı ve leş gibi sigara kokan eliyle çenemi kavrayıp yüzüme dikkatlice baktı. "Sence de böyle güzel bir yüze yazık olmayacak mı, Mizuki?" İçki kokan nefesi yüzüme vururken işittiğim sözlere tahammül edemiyordum. "Biraz eğlensek sorun olacağını düşünmüyorum." Dedi ve birinin eli atkıma diğerinin eli kemerime gitti.
"Shannaro!" Kemerime dokunan adamın karnına tekme geçirip yere düşmesini sağladım. Ama aynısını diğerine yapamadan yüzüme yediğim yumrukla kafam arkamdaki metal duvara çarpmıştı. Gözlerimi açamadan bir tane daha yediğim yumrukla ağzımın içine kan tadı çoktan yayılmıştı.
"Kaltak!" Tekmemi bir güzel sindiren adam kalkmış saçımdan tutuyordu. "Şimdi bu saçlarını kessem tekmenin bedelini ödemiş olur musun?" Çıkardığı kunaisiyle tuttuğu toplu saçlarımı kesmiş elinde sallandırıyordu. Saçlarımı elinde görünce göz yaşlarıma engel olamamış yanaklarımdan bir bir düşmelerini sağlamıştım.
"Sakura'yı mı incittiniz?" Adamların arkasında beliren Sasuke göz yaşlarımın adeta mutluluk göz yaşlarına dönüşmesini sağlamıştı. Durmaksızın ağlıyordum ve tüm gücün tekrar kemiklerime, damarlarıma dolduğunu hissediyordum.
Sasuke kılıcı ile bir hamlede ikisini de yere serdi. "Saçların..." Bana doğru eğildi ve kesilen saçlarıma dokundu. Bundan rahatsız olmuştum, bu yüzden kafamı başka bir yöne çevirdim. Fakat o çenemden tutarak ona bakmamı sağladı. "İyi görünüyorsun." Baş parmağıyla dudağımın üzerindeki kanı yavaş ve nazikçe sildi. "Tüm bunlar bittiğinde sevgilim olmanı istiyorum." Alnıma dudaklarını bastırdı ve geri çekildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Absolute Hate// SasuSaku
Fiksi PenggemarMAYIS 2016 "Sana vaat ettiğim şey cennetti doğru. Ama sana cehennemi vermiş olabildiğimden korktum. Bir melek cehenneme ait değildir."