"Baba buradan dönmemiz gerekiyordu sanırım."
"Tamam bir sonraki aradan döneriz,"
Yaklaşık yarım saattir aynı semt içinde Kaya apartmanını arıyorduk. Kime sorduysak yanlış tarif etmişti. Anneme bakmak için arkamı döndüm. Ayaklarımın altında bile eşyalar vardı. Evin neredeyse yarısını arabaya yüklemiştik.
"Heyecanlı mısın?"
Annem bu soruyu her ne kadar bana sormuş olsa da aslında kendisi de en az benim kadar heyecanlıydı. Dikiz aynasından gördüğüm kadarıyla neredeyse yola çıktığımızdan beri gülümsüyordu. Benimse kalbim tekliyor, bu sıcak havada bile camdan gelen esinti üşümeme neden oluyordu.
"Hemde nasıl... sanırım en son okulu kazandığım zaman bu kadar heyecanlanmıştım."
"buradan dönüyorum?"
Babamın verdiği işaretle yola dikkatimi yeniden verdim. Demet binanın sarı renkte olduğunu söylediği için o renkte olan tüm binaların isimlerini okumaya çalışıyordum.
"İşte, şurada!"
Oturuşumu düzeltip kıkırdarken bir yandan ellerimi çırpıp babama durmasını söyledim. Arabayı sağa çekti. Ayaklarımı üzerinde duran eşyalardan kurtarıp kendimi dışarı attım. Apartmanı süzmeye başladım. Yakında buradan çıkacağımızı biliyordum. Oysa buraya kanım ısınmıştı.
Birer bavul alıp apartmanın girişine doğru yürümeye başladık. Daire, içeriye girdiğimizde direk sol taraftaydı. Kapının önünde 'hoş geldiniz' yazan bir paspas vardı. Kapıyı çalıp beklemeye başladım. Annem yanıma elinde taşıdığı eşyaların ağırlığından söz ederek gelmişti.
Kapının gıcırtılı bir şekilde açılmasıyla dağınık saçları ve kendisine büyük gelen ev kıyafetleriyle Demet karşımdaydı. Elimdeki bavulu yere atıp ona sıkıca sarıldım. Yerimde zıplamaya çalışıyordum. Bir yandan gülüyor bir yandan da içeriye girmemizi söylüyordu. Elimizdeki eşyaları eşiğe bırakıp geri kalan eşyaları da taşımak için beraber dışarıya çıktık.
Son koliyi de getirdiğimde artık kollarım eşya taşımaktan sünmüş gibi hissediyordum. Ayakkabılarımı çıkartıp içeriye girdim. Küçük salonda anne ve babam oturmuş evi inceliyorlardı. Kahve yapımına yardım etmek için Demet'in yanına gittim. Bana da ısrarla oturmamı söyledi. Evi tüm ayrıntılarıyla görebileceğim bir yer seçip oturdum.
Kahveleri masaya yerleştirip bir tabure çekti ve karşıma oturdu. Hemen bir sigara yaktı. Küllüğü ikimizin de yetişebileceği bir alana ittirip bana göz kırptı. İstemsizce gülümsemem hala devam ediyordu.
"İşte benim fakirhanem de burası, umarım beğenmişsinizdir?"
Hepimizde sırayla gözlerini gezdirdi. Ben keyifle başımı salladım. Burası benim özgür olacağım tek alandı, nasıl sevmezdim ki?
"Küçük ama güzel bir ev. Yeri de fena değil."
Annem evi beğenmişti. Kendimi beğenmeyeceklerini düşünerek kasmış olmalıydım ki rahatladığımı hissettim. Babam hala sessizliğini koruyordu. Her ne kadar söyleyeceklerinden korksam da sormam gerektiğini biliyordum.
"Baba sen ne düşünüyorsun?"
"Zaten yakında başka bir eve çıkacaksınız. Yakınlarda market varsa size bir şeyler alıp öyle gidelim."
Buzdolabının içinde neler olduğunu bilmediğim için bakışlarımı Demet'e çevirdim. Babamın sözleri sanki biraz bozulmasına neden olmuştu. Bakışlarını önündeki fincana çevirerek konuşmaya başladı.
"Biz ne gerekirse alırız Hasan amca, dolap şimdilik dolu zaten."
Onu onaylamam gerektiğini biliyordum. Ailem her ne kadar bana yardım etmeyeceklerini söyleseler de yine dayanamamışlardı. Arkadaşımınsa kırılmasına yol açmışlardı.
"Evet baba biz hallederiz siz merak etmeyin."
"O zaman biz artık gidelim siz de evin düzenini halledersiniz."
Ayağa kalktı, anneme göz ucuyla bakmasıyla hemen çantasına sarılıp o da kahvesinde kalan son yudumları içmeye başladı. Birazdan bu evde onunla yalnız kalacaktım. İçimdeki küçük kız çocuğu korkuyordu. Ayağa kalkınca dizlerimin titrediğini hissettim.
Üniversiteyi başka bir şehirde okumalıydım. Bunun için çok pişmandım. Ailemden hiç ayrılmamış hep onların kanatları altında hayatımı sürdürmüştüm. Bu, yıllar geçtikçe bende özgüven eksikliğine neden olmaya başlamıştı. Öyle ki son 5 ayda yalnız bir yere gitmeye bile korkar olmuştum.
Kapıdaki vedalaşmamız uzun sürmüştü. Sanki bir daha görüşmeyecekmişiz gibi ikisine de sarılmıştım. Onları geçirdikten sonra koşarak odadaki pencereye koşup arkalarından el sallamaya başladım. Eve gittiklerinde beni aramalarını söylemiştim. Bunca yıldır yaşayan bu insanlar sanki bensiz korumasız kalmışlar gibi hissediyordum. Demet odadaki eşyaları toparlamaya başlamıştı. Belli ki ev arkadaşı gittiğinden beri burayı kiler olarak kullanıyordu.
Henüz bir yatağım olmadığı için beraber yatacaktık. Bu biraz beni korkutuyordu. Aslında korkmamam gerektiğini biliyordum, kendime engel olamıyordum.
Arabanın hareket etmesiyle yapıştığım camdan ayrıldım ve perdeyi çektim. Bana gülümsüyordu. Artık bana en yakın arkadaşımdan bile daha yakın olacak bu kıza sevgi dolu gözlerle bakmaya başladım. Ona alışmam gerekiyordu.
"Sen yerleşmeye başla, bir şeye ihtiyacın olursa da haber ver ben odamdayım."
"Bekle. Senin iznin ne kadar, yani çalışmaya ne zaman döneceksin?"
"Haftaya pazartesi başlayacağım. Yeni bir ev bulmak için üç günümüz var."
Başımı salladım. Odadan çıktığında şöyle bir göz attım etrafa. Burası benim yeni dünyamdı. Burası özgürlüğümün elle dokunulur haliydi. Derin bir nefes alıp eşyalarımı yerleştirmek için kolileri açmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kilitli Hayaller (Lgbti)
Teen FictionHazal, üniversiteyi bitirmiş ailesiyle lüks bir hayat yaşamaktadır. İstediği her şeye sahip olsa da özgürlüğü elinde değildir. Her şeyi bir kenara atıp kendisine yeni bir sayfa açabilecek midir? Tek istediği alıştığı düzenin yerine kendi hayallerin...