Ofisin balkonunda sigara içerken ilk iş günü mesaimin bitmesini bekliyordum. Sigaramdan bir nefes daha çektim. Uzaktaki binalar arasında küçük de olsa görülen deniz manzarasının tadını çıkartırken dumanı dışarıya verdim. Arkadan gelen sesle irkilip yerimde sıçradım.
"Korkuttun beni Savaş."
"O kadar mı daldın? Sadece sandalye çekiyordum, sen neden ayaktasın anlamadım."
"Birazdan çıkacağımız için oturmaya gerek duymadım."
Ceplerini karıştırmaya devam ediyordu. Elimdeki çakmağı yakıp ona doğru uzattım. Ateşe doğru eğilip sigarasını yakarken bana ayartıcı bir bakış attı. İş yerinde böyle şeylerden hoşlanmazdım, başımı çevirip manzarama kaldığım yerden bakmaya devam ettim.
"Bugün seni çok yormadık değil mi?"
"Aksine bana fazla bile iyi davranıyorsunuz."
"İşte bunu söylemeyecektin."
Kahkahasına ortak olup gülmeye başladım. Bu işte kalmak benim için önemliydi. Kaybetmeye niyetim yoktu. Üzerime gelseler bile alttan alıp idare etmeliydim ama öyle iyi insanlardı ki burada olduğum için kendimi şanslı hissediyordum.
Orhan Bey'i kapıda görünce sigaramı söndürüp pantolonumu silkeledim. Her ne kadar arada olsam da beni çalışmıyorken görmesi hoş değildi. Gülümseyip bana birkaç adım yaklaştı.
"Sen çıkabilirsin Hazal ilk günden seni fazla mesaiye bırakmayalım."
Başımla onu onaylayıp gözlerimi ikisinde gezdirirken iyi günler dileyip yanlarından ayrıldım. Çalışma odasından çantamı hızla kaptığım gibi kendimi dışarıya attım. Asansörün aynalı bölümüne yaslandığımda kendimi çok yorgun hissediyordum.
Apartmanın dış kapısını açtığımda karşıdaki binanın duvarına oturmuş olan Okan'la karşılaştım. Derin bir nefes aldıktan sonra yanına doğru yürümeye başladım. Beni görünce ayağa kalktı.
"Burada ne işin var?"
Sinirim sesime yansımıştı ona delici bakışlar atıyordum. Yüzünü yerden kaldırmadan soruma cevap verdi.
"Adresi Demet'ten aldım. Aramama cevap vermeyince yüz yüze görüşmek istedim. Bu arada yeni işin için tebrik ederim. Bana ayırabileceğin yarım saatin var mı?"
Demet'in aramızda geçen olaylardan haberi yoktu. Adresi istediğinde bunu nasıl tuhaf karşılamış olabileceği gözümde canlanınca hafifçe gülümsedim. Bu onu cesaretlendirmiş olacak ki bana bir adım yaklaştı.
"Benimle konuşmadığın günler benim için en büyük cezaydı ne olur daha uzun sürmesin."
Ondan uzak kalmak benim için de çok zordu. En önemli sırlarımı paylaştığım, üniversite yıllarımda hiç ayrılmadığım bir dostumu bu şekilde kaybetmek zordu. Kendimi "Olur, yalnızca yarım saat," derken buldum. Ona hayır diyememiştim. Her şeyin eski haline dönmesini diliyordum.
"Burayı ararken ileride bir kafe gördüm. Oraya gitmeye ne dersin?"
"Fark etmez."
Kısa cevaplar veriyordum. Ondan soğumuş muydum? Aramıza soktuğu duvarlar ondan çekinmeme neden oluyordu. Artık eskisi kadar yakın olamıyordum.
Yolda yürürken başımı çevirmeden yandan ona bakıyordum, özlemiştim. İçimden geçen ona sarılıp 'tüm olanları unutalım, yeniden başlayalım' demekti. Belki de bunu ona da söylemeliydim. Şu kahrolasıca kafeye gidene kadar sessiz kalmayı başarmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kilitli Hayaller (Lgbti)
Teen FictionHazal, üniversiteyi bitirmiş ailesiyle lüks bir hayat yaşamaktadır. İstediği her şeye sahip olsa da özgürlüğü elinde değildir. Her şeyi bir kenara atıp kendisine yeni bir sayfa açabilecek midir? Tek istediği alıştığı düzenin yerine kendi hayallerin...