Bölüm 19

5.4K 162 32
                                    

Sergiden çıktıktan sonra Demet'i uzun iknalarım sonucunda Murat'la ilk buluştuğumuz mekana gitmeye ikna etmiştim, tabi kaybolacağımı tahmin etmemiştim. Bu Kaleiçi neden böylesine karışıktı ki?

"Bir de şu taraftan gidelim."

"Hazal belki de herhangi bir yere oturmalıyız aynı yerlerde dönüp duruyoruz."

"Bu son, bir de şu yolu deneyelim."

Birkaç adım atıp arkama baktığımda olduğu yerde dikildiğini gördüm. Yanına dönüp elinden tuttum ve sürüklemeye başladım. Birbirinin aynısı olan onlarca sokak arasında kaybolmamız normaldi. Bir yandan etrafa bakıyor bir yandan da gideceğimiz yerin manzarasının güzelliğini anlatmaya devam ediyordum.

Uzakta tabelayı görünce ellerimi çırptım. Parmağımla işaret edip "İşte bulduk," dedim. Gözlerini devirip yürümeye devam etti. Kapıya yaklaştığımızda başka bir yere gitmeyi teklif etti. Ona küçük kız çocuğu bakışlarımı yaptığımda pes edercesine ellerini havaya kaldırıp içeriye girdi.

Merdivenlerden çıktığımızda bakışlarımı ona çevirip nasıl bir tepki vereceğine bakmaya başladım, çok da etkilenmiş gibi görünmüyordu. Etraftaki masalardan yalnızca ikisi doluydu. Manzarayı en güzel haliyle görebileceğimiz şekilde birisine karar verip geçtik. Gelen garsona birer bira siparişi verdik. Ben hayran hayran etrafı izlerken Demet bana bakıyordu.

"Buranın seni bu kadar etkilemesinin nedeni Murat'la gelmiş olman olabilir mi?"

Algılayamayan gözlerle ona baktım. Abartılı hareketlerim bunu düşünmesini sağlamış olmalıydı. Cevap vermek için ağzımı açmışken siparişlerimiz geldi, bu da biraz daha düşünmem için zaman demekti.

"Bunu düşünme sebebini bilmiyorum ama burayı gerçekten sevdim. Lütfen sen de şu manzaranın güzelliğini görmeye çalış."

Bir kahkaha atıp arkasına yaslandı. Buraya gelmeyi neden istemediğini, neden sevemediğini anlayamamıştım.

"Eğer bana söylediklerinde ciddiysen, kendi duygularını bile fark edemiyorsun demektir. Eğer bu bir yalansa itiraf sorunun var."

Neler olduğunu anlayamıyordum, neredeyse tartışacaktık. Önümde duran biradan koca bir yudum aldım. Ağzımda bir süre beklettikten sonra yuttum.

"Her şeyin karşılıklı hali güzeldir. Beni mutlu etti bunu kabul ediyorum. Bundan sonraysa onu unutmam gerektiğini de biliyorum."

Murat'la bütün gün konuşmamıştık. Bundan sonra da yazmayı düşünmüyordum ama eğer yazarsa dayanamayıp cevap vereceğimi de biliyordum. Burun deliklerim yanmaya başlamıştı. Neden mutlu olamıyordum? Gözlerimin önünü kaplayan sis bulutunun geçmesi için bakışlarımı havaya kaldırıp kendime bir nokta belirledim.

Kapatıp açmakla düzelmeyen şeyler vardı. Unutmaya çalışmak ve unutmak zorunda olmak aynı şey değildi. Ortamda eski yıllara ait bir şarkı çalıyordu. Eğer bu şarkılar olur olmadık zamanlarda çalmaya başlamazsa belki de yapabilirdim. Eğer onu bir daha hiç görmeyeceğimi bilsem şu an buradan kalkıp gidebilirdim.

"Şu gelen Murat değil mi?"

Kafamı ani bir hareketle çevirdiğimde bize doğru gelen Murat'ı gördüm. Demet homurdanıyordu. Burada ne işi vardı? İçimdeki küçük kız çocuğu masanın altına saklanmıştı.

"Merhaba, oturabilir miyim?"

"Geldin artık değil mi? Otur tabii."

Demet'e söyledikleri için kızgın bir bakış attım. Murat ellerini saçları arasında dolaştırırken bana gülümsüyordu. Sanki göğsümün üzerine birisi ayakkabıyla bastırıyormuş gibi hissediyordum. Gülümsemeye çalışsam da sahteliği tartışılmazdı.

Kilitli Hayaller (Lgbti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin