bölüm 3
Malva şehrinin çevresindeki tepelerin yamacında iki adam git gide uzaklaşıyorlardı
Bagay at arabasında Olafın yanına oturmuş, Olaf ise atları ,ormana ulaşabilmek için hızla sürüyordu.Onları takip eden yoktu ama buna rağmen villadaki kanlı kavganın haberinin, garnizona ulaşmasının fazla uzun sürmeyeceğini tahmin ettiklerinden haber garnizona ulaşmadan ormanda izlerini kaybettirmeliydiler. Aksi takdirde peşlerine lejyon süvarileri düşebilir ve onları katlederdi.Ormana bi kaç yüz metre kala ; soğuk ve nemli hava kararmaya başlamıştı bu onların lehineydi , bir an önce ormanı aşıp trakya eyaletinden , Daçya eyaletine geçmeleri gerekiyordu , Olafa göre ; belki kendi köyündeki Bious reisi onları himaye altına alabilirdi (tabi uygun bir ödeme karşılığında).Ormana girmelerine ramak kala Bagay , Olafı dürttü ve dedi ki :"Bak (işaret parmağıyla arkalarındaki gölgeleri gösterdi) Lejyon süvarileri bizi takibe başladı ve arayı kapıyorlar bir an önce ormana girip bu hantal at arabasından kurtulmalıyız , Belkide atları bile bırakmalıyız çünkü sık ormanda yayan ilerlersek daha çabuk izimizi kaybettiririz". Olaf derin bir of çekti ve "öyleyse hadi ,rüzgar gibi gitmeliyiz"dedi. Gözlerinde korku vardı ,tekrar ağzını açtı ve Bagay'a şöyle söyledi : Tanrılar aşkına ne kavgaydı be öyle , ama sen aptal köle sen ,bir valinin oğlunu öldürdün , seni iskit piç ; belkide şuan karnını deşmeliyim , Asker öldürmek tamam ama bir valinin oğlunu öldürmek , Marsın cehenneminin kapılarını üzerimize açtın .
Bagay kaşlarını çattı ve burnundan soluyarak Olaf'a bakmaya başladı.İçinden bir sürü küfür savurmak ve Olaf'ı o an her tarafı lejyon askerinin kanına bulanmış çıplak elleriyle boğmak istiyordu.Bütün bunların sebebi şişko Olaf'ın egosu , aç gözlülüğü ve akıl almaz kibriydi. O eve onları Olaf götürmüştü , ve adamın kendi evinde onu yenerek onu tekrar rezil etmişti.Emrinde bin kişilik bir lejyon olan Roma valisi Marius Septimus'un evine , yinede burada gerçekleşecek bir kavganın onları yavaşlatıp yakalatacağını düşünerek; kelimelerini içinde tuttu ve gözlerini başka tarafa çevirdi.
Nihayet ormana girdiler ve ormanın sıklaşmaya başladığı ilk noktada at arabasını patikanın dışına , ormanın izin verdiği yere kadar sürdüler .At arabasının tekerlekleri git gide zorlanıyordu
,git gide yumuşak toprak artıyor ve ağaçlar sıklaşıyordu. Hava tamamen kararmıştı. "Tamam burası iyi " dedi Olaf. Bagay hiç sesini çıkarmadan at arabasından indi Olaf deri matarasından bir yudum su aldı ve Bagaya "atları çöz köle ve onları sağlam bir ağaca bağla , daha sonra arabayı ters çevir ve tekerlerini parçala bu yönden gittiğimizi sansınlar , halbuki biz kuzeye ilerleyeceğiz"dedi.
Bagay kendine emredilenleri yapmak yerine Olafa uzun uzun ve dik dik bakmaya başladı.Olaf bunu bir süre fark etmedi çünkü siyah postunun altındaki yamalı deri pantolonunda asılı duran altın keselerini eksik varmı diye sayıyordu bir yandan kendi kendine siktiğimin romalıları , gerizekalı köle , gibi birşeyler söyleniyordu.Kısa bir sonra altın keselerini saymayı bitirdiğinde Olaf , Bagayın bakışlarını fark etti. Ve umursamaz bir şekilde , " ne ? , sana söylediklerimi duymadın mı köle , yoksa başına bir darbe aldında beynin kulağından mı aktı "dedi. Bagay ,burnundan soluyarak"ben artık senin kölen değilim , ikimizde kaçağız .Eğer bir iş yapılacaksa ya bunu birlikte yapalım yada seni öldürdüğüm romalıların yanına gönderirim" dedi.
Olaf kılıcını çekti alaycı bir tavırla "seni şuana kadar iyi bir dövüş köpeği olduğun için hayatta tuttum, hatta o aptal fahişeyi bile becermene izin verdim ,onu hamile bıraktın ve kullanılmaz hale getirdin, yinede seni hayatta tuttum , çünkü bana para kazandırıyordun. Şimdi bu küçük enik büyümüş sahibine havlıyor ha ?,sahibine havlayan köpeklerin öldürülmesi gerekir köle ve şuan senin bağırsaklarını deşmemem için bana bir sebep ver yada git ve dediğim emri uygula " dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Roma .. İSKİTİN GAZABI
Historical FictionBir adamın öfkesinin umut arayan bir halkın inancına dönüştüğü . Romanın bu inançla sınandığı , bolca kan ve akıl oyunlarıyla dolu bir hikaye . Bozkırın çorak arazilerinden orta avrupa'nın bol yağmurlu ve ormanlarla dolu topraklarına.... Kim bili...