****Bagay gözlerini nihayet zar zor açabilmişti. Uyandığında büyük bir boşluğa sürüklendiğini ve oradan tekrar çekip çıkarıldığı hissine kapıldı.Basit, deriden yapılma bir döşeğin üzerinde uyandı.
Göz bebeklerini önce tavana dikti; tavan daire şeklinde ortasına doğru yükselen ve kenarlarına doğru alçalan bir yapıdaydı.Tam tavanın en yüksek olduğu noktada yine çember şeklinde çıtalarla desteklenmiş ,üzeri tamamen gök yüzüne doğru açık küçük bir alan vardı.Göz bebeklerini biraz aşağı kaydırdığında , bulunduğu alan içerisindeki duman dikkatini çekti ; dumanın hemen aşağısında ateş yandığı besbelliydi derisinde sıcaklığı hissedebiliyordu.Gördüğü duman , dairesel tavanın tam ortasındaki açıklıktan dışarı doğru tütüyordu.Sonra etrafa göz gezdirmeye başladı , hayvan kürkleri , küçük sandıklar , ateşin üzerindeki kazan oldukça ilgisini çekti daha önce hiç böyle bir ev tipi görmemesine rağmen bir yandan Bagay'a oldukça tanıdık geliyor, kendini huzurlu hissettiriyordu.
Doğrulmak için hamle yaptı , döşeğin kenarlarından tutunarak zorda olsa bunu başarmıştı . Üstü yarı çıplaktı , elleriyle vücudunu yokladı yer yer derin olan çiziklerin üzerinde kurumuş merhemler vardı. Bagay bir an duraksadı neler oluyordu ?, neredeydi ?, neden anlamsız bir biçimde hala hayattaydı ? .Bagayın en son hatırladığı bilincini yitirdiği o uçsuz bucaksız bozkır denizinde boğulmak istediğiydi.
Ayaklarını döşekten aşağıya uzattı, ayağa kalkmak istedi , görüşü net olmasına karşın bacakları ona istediği gücü sağlayamadı ve Bagay yere kapaklandı. Başı dönüyor, üstünde yattığı bitki kökleriyle boyanmış , üstünde oldukça fazla desen ve hayvan çizimleri barındıran bir halının üzerinde hızlı hızlı soluk alıp vermeye başladı. Bir kaç saniye sonra adım sesleri duyuldu ve çadıra kısa boylu bir adamla , yaşlı bir kadın girdi. Kendi aralarında bir şeyler konuşuyorlardı, bu seslerin hepsi Bagay için birer uğultu gibiydi ; net görüşü gitmiş , bacakları uyuşmuş , müthiş bir karın ağrısıyla yerde yarı baygın yatıyordu.Derken yaşlı kadın Bagay'ı fark ettiği anda birden sesinin tonu arttı ve çabuk onu kaldırın , eşyalarımı getirin gibisinden bağırıyordu. Bagay'ı kısa boylu bir adam kucakladı , onu çadırın dışına çıkardı,adam Bagay'ı kollarında taşırken; Bagay gökyüzündeki dolunayı zorda olsa seçebildi.12 büyük çadırın etrafına konumlandırıldığı kocaman bir ateşin yanına, hızlıca koşarak yatırdı bu adam Bagay'ı. Derken yaşlı kadın tekrar göründü elinde bej renkli deriden yapılma bir tef, tefin üzerinde kocaman bir sembol direk göze çarpıyordu ve kadın Bagay'ın etrafında gök yüzüne doğru bakarak elindeki tefe vurmaya başladı.
(tefin üzerindeki sembolün şekli)
Akabinde iki genç kadın yine ellerinde daha küçük teflerle yaşlı kadına katıldı; onlarda aynı şeyi yaparak gök yüzüne doğru ağıta benzer kelimeleri sıralıyor ve seslerinin tonları giderek artıyordu.Ellerinde ki teflere daha sert vuruyor daha çok bağırıyorlardı. Bütün bu ateşin çevresine yavaş yavaş meraklı kalabalıkta toplanmaya başladı.
Bagay'ın çevresinde biri yaşlı üç kadın bir kaç tur döndükten sonra , yaşlı olan çevresinde döndükleri büyük ateşin içinden yarısı kömürleşip harlanmış ince sayılabilecek bir ağaç dalı aldı.
Bu ağaç dalından çıkan hafif dumanla , Bagay'ın üstünü tütsüledi dairesel hareketlerle çevresini dumanla sardı.3 kadında hemen hemen aynı renkte sayılabilecek kahverengi deriden yapılma elbiseler giymişti, omuzlarına astıkları daha koyu renkli uzun geyik postlarıyla beraber başlarında her tarafı kartal tüyleriyle kaplanmış koni biçiminde başlıklar takıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Roma .. İSKİTİN GAZABI
Fiksi SejarahBir adamın öfkesinin umut arayan bir halkın inancına dönüştüğü . Romanın bu inançla sınandığı , bolca kan ve akıl oyunlarıyla dolu bir hikaye . Bozkırın çorak arazilerinden orta avrupa'nın bol yağmurlu ve ormanlarla dolu topraklarına.... Kim bili...