Kadınların yatakhanesinin girişinde, üstü başı perişan,gri saçları taraz taraz bir kadın ileri geri sallanarak kendi kendine birşeyler söylüyordu. Bir diğeri daireler çize çize dönüyordu. Bir üçüncüsü ise alnını duvara dayamış, benim anlamadığım yabancı bir dil olduğunu sandığım ama aynı zamanda anlamsız sözlerde olabilecek birşeyler mırıldanıyordu. Farkı anlamak güçtü. İki kadın ise feryat ediyor, hıçkırıyor, içlerine şeytan girmişçesine kendilerini yere atmış tepiniyorlardı. Bu kadınlardan birinin bu çoğlığı atıp atmadığını bilemiyordum.
Ama bu çağresizlik sesi hâlâ çevrelerindeymiş, sirenlerin acımasız çağrısı gibi onları ilerletip duruyormuş gibi hissediyordum. Kafamın içindeki sesler ise uyarılar yapıyor , beni durdurmaya, geri çekmeye, tehlikeden kaçırmaya çalışıyorlardı. Onları duymazlıktan gelmek için ciddi fiziksel çaba sarf etmem gerekiyordu. Liza'nın adımlarına ayak uydurmaya çalışıyordum.
Liza kapının yanında sadece bir an durakladı. Üstü başı dağılmış kadına hızla dönüp, sertçe , otorite taşan bir sesle" Nerede?"diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşıyorum..
General FictionKaranlığın ortasında nerde olduğumu bilmeden önümü bile göremeden koşuyorum belkide ölüme gidiyorum .. korkuyorum. Soğuk sislerle kaplı bir ormandayım buraya nasıl geldim bilmiyorum. Eve gitmek istiyorum,benim için hiç önemi olmayan evime.. Sırtımda...