...

14 2 2
                                    

Tombul yüzü şişmiş, büyümüş, biçimi bozulmuş, ölüm anında kötü bir cininki gibi çarpılmıştı. Boynunun etrafındaki ilmek, çocuk balonlarının ipinin düğümü gibi etine girmiş, deri katlarını kırıştırmıştı. Saçları karmakarışık bir yığın halinde omuzlarından dökülüyordu. Boş bakan gözleri açıktı ama ileri dikilmişti. Ağzı hafifçe çarpılmış, yüzüne şaşkın bir ifade vermişti. Düşük omuzlarından çuval gibi sarkan, basit gri bir gecelik vardı üstünde. Parlak pembe terliklerinden biri ayağından çıkıp yere düşmüştü. Ayak tırnaklarının kırmızı olduğunu fark etmiştim.
  Nefes almakta güçlük çekiyordum. Yüzümü çevirip gözlerimi kaçırmak istiyordum. Fakat karşımda duran ölüm tablosunun hastalıklı , zorlayıcı bir çekiciliği vardı. Böylece olduğum yerde kök salmış gibi durup, merdiven boşluğunda sallanan cesede bakakaldım. Kleo'yu önceden tanıyordum. Sürekli küfür eden, masa tenisinde kendisine rakip olan herkesi çevik , enerjik sıçramalarla eze eze yenen Kleo'yu karşısındaki yumru yumru, grotesk nesneyle bağdaştırmaya çalışıyordum. Merdiven boşluğunda, her katı aydınlatan tek bir ampul, içeri yürümeye pek hevesli karanlık filizlerini dışarıda tutmaya yetmezmiş gibi, gölgeli yarı bir aydınlık vardı. Hava, nadiren değişiyormuşçasına küf kokulu ve sıcaktı. Hiç girilmeyen bir tavan arası gibiydi..

Yaşıyorum.. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin