LP-5

606 55 22
                                        


Yağmur.

Başını dizlerime koyan Yalaz a baktım. Islak kirpikleri birbirine geçmiş kotumun dizi ıslanmıştı.

Dudaklarımı daha da bastırdım birbirine. Hıçkırığım boğazımı düğümlenirken tek yapabildiğim tek elimle Yalaz ın kolunu sıkıp diğer elimle tişörtümün yakasını tutup gözlerimi silmekti. Şanslıydımki dizlerime doğru yatmıştı Yalaz. Yakalayamadığım onca göz yaşı onu teğet geçip pantolonuma düşüyordu çünkü.

Bir çocugun annesinin ölüm çığlıklarını duymak kadar daha kötü yaşayabileceği ne olabilirdiki? Daha kötü ne yaşayabilirdi?

Yalaz başını bana döndürdü. İkimizinda kahverengi gözleri buluşurken

"Lösemi benim kurtuluş biletim Yağmur. Her şeyden. Bu hayattan geçmişten, gelecekten."

Gözlerini kapadı. Islak kirpikleri titreşirken

"Hisetmeden yaşamak çok zor. Korkum yok benim kaybedebileceğim bir şey kalmadı çünkü. Mutluluğum da yok. Çünkü oluşabilecek her türlü mutlulugu, huzuru o çığlıklar aldı benden."

Gözlerini yavaşca araladı.

"Hep Allah'ın lütfu olarak gördüm bu hastalığı ben. Benim umudum var Yağmur. Kurtulmak için bir umudum var."

Bu sefer tutamadım hıçkırığımı dudaklarımdan firar etmesiyle yanağımdan süzülen yaş onun yanağına düştü. Hızla elimi ağzıma kapatırken bu sefer ben yumdum gözlerimi.

Hafif nasır tutmuş parmaklar yanaklarımı silerken

"Yağmur üzerime yağdı resmen. Sil şu gözlerini."

Kolunu bırakıp sildim hızla gözlerimi bir iki saniye sonra sımsıkı kapattığım gözlerimi araladım.

Gözlerim tutmaya çalıstığım yaşlar nedeniyle yanarken gözlerimi ona diktim.

Yalaz dudaklarını birbirine bastırıp yaşlı gözlerine ragmen sanki gülmemeye çalışıyordu.

Kaşlarım noldu dercesine havalanırken Yalaz erkeksi bir şekilde kıkırdadı.

"Kızlar göz makyajları akınca gerçekten pandaya benziyorlar."

Lafının üzerine bende gülmeye başlarken oda gülmeye  başladı. İkimizin sesleri odaya dolarken bir an içim burkuldu. Gülüyordu, peki gerçekten mi? Yoksa bir maskenin yansımasımıydı bana?

Gülmek istemiyordum. Fakat o biraz daha sahtede olsa gülsün diye korumaya çalıştım gülümsememi.

Başını kaldırıp elini eskiden saçının olduğu yerlerde gezdirdi.

"Galba şimdiden saçlarımı özlemeye başladım."

Başımı iki yanıma sallayıp

"Salak olduğunu düşünmeye başlıyorum."

Yalaz gülerek

"Anca anladığına inanamıyorum."

Gözlerimi devirip aynanın karşısına geçtim yüzümde siyah siyah çizgiler vardı. Öyleki çeneme kadar uzuyorlardı. Parmağımı cizginin üzerinden geçirip yaydım.  Durumum iyice komik bir hal alırken kıkırdadım.

Sonra Yalaz a dönüp dilimi çıkardım. Yalaz gülerken odanın içindeki lavaboya yöneldim.

Saçımın örgüsünü bozup tepeden atkuyruğu yaptım ardından yüzümü iyice yıkadım.

İçerdeki kapı açılırken Elif ablanın sesi duyuldu.

"Yalazcım, Yağmur yok mu?"

O sıra bir kaç kağıt havlu koparıp yüzümü kurladım.

Lösemili Pasta Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin