Bana bunu yazdırdınız ya artık ne diyeceğimi bilmiyorum bunu bölüm yerine koymayacağım bu sizin anlamanız için yazdığım açıklama :D
Umarım anlarsınız anlamazsanız da artık sorun yorumda :D
İyi okumalar! :)
Sabah Mona’nın beni çekiştirip saçma bir 3.sınıf balosuna gitmem için ikna etmeye çalışmasıyla geçmişti. Son sınıfı anlarım ama ya 3.sınıf?!
‘’Tamam geliyorum.’’ Diye bağırdım salona doğru duymasını umarak.
‘’Yarım saattir tamam diyorsun hızlı ol mızmız.’’
Mona ile birlikte okula girdik, çoktan süslemeler ile küçülen okulun konferans salonunu doldurmuşlardı. ‘Müzikleri ayarlamam gerek.’ diyerek yanımdan ayrıldı. Ellerimi cebime yerleştirdiğimde pantolonumun yeterince geniş olduğu utancıyla kızardım. Benim yaşımdakiler çoktan fit bir vücuda sahiptiler.
Salon tümüyle dolduğunda müzik başladı herkes eşiyle dans pistine ilerlemeye başladı, elime tutturulan meyve suyunu yudumlarken masmavi keskin gözleriyle kızları süzen Louis’i gördüm. Okulun popüler çocuğu. Kızlar sırayla yanına gidip onunla dans etmek için cilveleşiyorlardı, şanslı çocuk dedim içimden! Ama bir o kadarda şansız asıl istediğinin ne olduğunu herkesten iyi biliyorum, hayır hayal etmiyorum ama benim gibi olan birini tanıyabilirim.
Jessica, yavaş adımlarla yanına ilerledi, Lou nin elini beline yerleştirerek piste sürükledi. Birkaç dakika sonra Monanın elimden yakalamasıyla kendimi pistte buldum, karşı karşıyaydık sonra göz göze geldik. Biliyordum! Dedim sevinçle bana gülümsediğini görünce, daha sonra tüm umutlarım hayallerimle birlikte arkada duran Paulanın bakışlarıyla yok olmuştu. Bana değil ona bakıyormuş, göz yaşlarımı tutmak için başımı yukarı doğru kaldırdım, açılabilir çatının sayesinde gecenin karanlığını aydınlatan yıldızları görebiliyordum. Buğulu gözlerimle ona baktım, sonra dedim ki; Neden bu kadar uzaktasın?
O günden sonra hep onu izledim, belki de her adımını bazen beni fark ettiğini biliyordum ama görmezden geliyordu. Bir gün ona mektup yazmaya karar verdim çünkü sözcükleri cümleye çevirecek gücüm olmuyordu onunla yüz yüze geldiğimde. Mektubu katlayıp cebime koydum, okula gelip gelmediğini anlamak için sınıfına ilerledim çantası orada duruyordu yavaşça eğilip cebimden mektubu çıkararak çantasına attım.
Bir sonraki teneffüs mutluluk ve keşke yapmasaydım duygusuyla koridora çıktım. Onların sınıfından bir gürültü kopmuştu, koşarak oraya ilerledim. Herkes gülüyordu, kapıda beni fark ettiklerinde ‘Hey aşk çocuğu’ diye bağrışmalar yükseldi. Louis elindeki mektuptan kafasını kaldırarak benimle göz göze geldi. ‘Hayır’ dedim dudaklarımı oynatarak, ‘Hayır’.
Koşarak sınıftan ayrıldım peşimden gelen tiksindirici sözleri yok sayarak. Yol boyunca koştum, daha sonra gözüme çarpan beyaz bir evin bahçesindeki ağacın gölgesine oturdum, ağlamaktan şişmiş gözlerimi dinlendirmeye çalışıyordum.
‘’Üzgünüm.’’ Louis in aciz sesi kulaklarımda anlamını bilmediğim bir etki yarattı.
‘’Neden yaptın? Sadece umursamayıp çöpe atabilirdin.’’ Soğuk çıkan sesim beni daha güçlü gösteriyordu.
‘’Onlara ben göstermedim, çantamdan düşmüş ben sınıfa geldiğimde çoktan herkes okumuştu neden güldüklerini sorduğumda mektubu okumamı söylediler o sırada da sen geldin üzgünüm.’’ Elini saçlarına geçirdi, burnu kıpkırmızı olmuştu.
‘’Peki o zaman.’’ Dedim ayaklanarak.
‘’Nereye gidiyorsun Harry?’’
‘’Kalbimin böyle atmasını engelleyecek bir yere.. Senden uzağa.’’
-
Harry, o yıl olabildiğince Louis’ den uzaktı, ama aklı hep ondaydı ve bunu sadece yazarak üstünden atabiliyordu, mektup yazdı oda. Hiç tanışamadığı aşkına ama hep hissettiği… Yılın sonunda Harry ve Mona beraber çıktıkları yolda araba kazası geçirdiler, Harry 2 yıl boyunca komada hayatta kalma savaşı verdi. Herkesin durmadan bahsettiği gibi Harry her şeyi saçma bir kitaptan uydurmamıştı o hiç yaşayamadığı aşkını hayallerinde yaşatmayı başarmıştı. Beyninin hasar gören bölümü o yıl yaşananları unutmasına neden olmuştu. Uyandığında sadece rüyalarındaki adamı hatırlıyordu… Gerçekte de Louis in onu tanıdığını bilmeden.
LOUİS
Harry’nin annesi kazayı haber verdiğinde tüm dünyam yerle bir olmuştu, zaten var olan suçluluk duyguma bir de bu eklenmişti. Koşarak hastaneye gittim 8 ay boyunca onunlaydım Annesi kırmızı gözleriyle bana bir şey vermesi gerektiğini söyledi. Akşam birlikte Harrynin odasına girdik bana yatağının altından bir çanta çıkardı hepsini okumamı söyledi. Ellerim titreyerek hepsini okudum bütün gece boyunca, ağlamamı durduramıyordum.
Haftalar sonra annesi bana Harry uyandığında muhtemelen hafızasını kaybetmiş olacağını söyledi, onun iyiliği için uzak durmamı ve sanki hiç görüşmemiş gibi davranmamızı istedi. Elimde değildi ‘Hayır’ demek istedim ama sonra onu gördüm çaresizce uzanıyordu yatakta belki de hiç uyanmayacaktı, Tamam diyerek Hastaneden ayrıldım mektuplarla birlikte…
Mektupları daha fazla evde tutamadım, bana onu hatırlatıyorlardı yan komşumuzun bodrumu boştu bana sorun olmayacağını söylemişti ben de oraya yerleştirdim.
Harry uyandığında Gemma haber vermişti, hiçbir şey hatırlamadığını söylediler. Bir yandan sevinmiştim, hatırlasaydı beni affetmeye bilirdi ama şimdi yeni bir başlangıç yapabilirdik. Markete ilk geldiğinde suratının aldığı şekil benim içten içe gülmemi sağlamıştı, sanırım beni tanımamasını unutmaya çalışıyordum sadece.
Harry’nin kitaplığında duran kitap ise benimdi, yanlışlıkla mektuplar arasında oraya götürmüştüm ve daha sonra gözüme çarptığında arkadaşıma okuması için onda kalmasını söylemiştim fakat içine mektup karıştığını fark etmemiştim bile.
-ŞİMDİ-
‘’Seni tanıyor muydum?’’
‘’Evet.’’
‘’Gerçektin..’’ dedim mırıldanarak.
‘’Hayır yani evet ama hayal ettiğin gibi değil.’’
‘’Bana neden söylemedin?’’
‘’Beni affetmemenden korktum.’’
‘’Senin suçun değildi.’’
‘’Sana söylemeliydim.’’
‘’Neyi Louis?’’
‘’Seni sevdiğimi.’’
ŞİMDİ OKUDUĞUN
We are a secret, can't be exposed.(Larry Stylinson-1D Atty 2013 En iyi BoyxBoy)
FanficAşk nedir ? İki kişinin birbirini sevmesi midir sadece? Diye vurguluyordu Harry. Hayır ona göre Aşk iki kişinin birbirini kabullenmesiydi ne olursa olsun nasıl olursa olsun. Ve onlayken her şeyi unuta bilmeliydi. Denizi kıskandıran mavi gözlerine ba...