İyi okumalar! :')
''Gidiyorsun yani..'' dedi elindeki bavulumu kapının eşiğine bırakırken. Ona buna gerek olmadığını söylesemde beni dinlememişti.
''Louis iki haftadır bunu konuşuyoruz zaten.'' Ceketimi askılıktan alıp üstüme geçirdim. Gözleriyle beni süzüyordu.
''İki koca haftadır bana veda ediyorsun Harry, tek yaptığın buydu.'' Küçük bir çocuk gibi mızmızlanıp kollarını göğsünde birleştirdi.
''Louis, lütfen.''
Söylenerek, bavulu alıp dışarı çıktı arabanın arkasına bavulu yerleştirdikten sonra öne oturdu. ''Seni ziyarete gelebilirim biliyorsun.'' kafamı ona doğru çevirdim. Konuşmadım. ''Yani o kadar uzak değil artık arabam var her haftasonu yanında biterim.'' Arabayı çalıştırıp gazı kökledi. Ana yola çıktığımızda hala konuşuyordu. ''Belki oradan bir daire bile alabilirim, birlikte yaşarız Harold sadece bir kaç ay beklememiz lazım.'' Tuttuğum nefesimi dışarı bıraktım. ''Hayır.'' Louisin ani freniyle bedenim öne savruldu. ''Hayır ne demek?'' ''Taşınmanı istemiyorum.'' Arabayı tekrar yola soktu. ''Tamam o zaman haftasonları geli-''
''Hayır dedim lanet olsun istemiyorum gelme!''
''Ne! Ne saçmalıyorsun sen?''
''Louis, bak her şey muhteşemdi. Ama üzgünüm artık sana karşı öyle şeyler hissetmiyorum.'' Yüzümü gizlemek için camdan manzarayı seyrediyordum. Bana inat dolan gözlerimin akmamasına dua ederek. ''Hissetmiyor musun? Nasıl yani bir anda her şey bitti mi?''
''Bir anda mı? Kahretsin Lou! Olanların farkında değil misin? Bunların hepsi çok ağır benim için.''
''Sonsuzluk düşündüğümüz kadar uzun değil..''
Gözlerimi ona çevirdim, bakışlarını yola kitlemişti. Sakin duruşunun altında ruhunun parçalandığını hissedebiliyordum çünkü ben de aynı şekilde hissediyordum. Milyonlarca cam kırığı vücuduma saplanıyor gibiydi. Onları çıkarmak için çok fazla zaman harcadım ve şimdi bıraktıkları izleri yok etmek için fazla güçsüzdüm.
Arabayı havaalanının giriş kapısında durdurup aşağıya indi. Tek kelime etmeden bavulumu alıp ilerledi ben de onu takip ettim. Yolcuların içeri alındığı kısma geldiğinde duraksadı.
''Bu bir veda değil o yüzden sana hoşçakal demeyeceğim lanet olasıca.''
Sesi titremişti.
''Bu bir veda Louis. Kabul et ya da etme.''
''Senden nefret ediyorum!'' Ani hareketle bana doğru döndü. Ağlıyordu. İşte şimdi göz yaşlarımı serbest bırakabilirdim.
''Etmelisin. Çünkü ancak o zaman beni sevmekten başka bir duygu besleyebilirsin.''
''Ne zaman bu kadar duygusuz oldun?''
''Hislerimin ikimize zarar verdiğini anladığımda.. Belki de çok geç bile kaldım.''
''Git Harold. Git ve bir daha geri dönme.''
Omzunu omzuma çarpıp bir hızla yanımdan sıyrılarak geçti. Ellerimi yumruk yapıp olduğum yerde titriyordum. Göz yaşlarım yanaklarımından gömleğime bir yol izlemişti. Bu bir vedaydı.
Koşarak kolundan yakaladım. ''Sana böyle veda edemem.''
Dudaklarımı onunkilere bastırdım açlıkla öpüyordum, bir daha asla benim olamayacaklardı. Zorlukla kendimi ondan ayırdım. ''Şimdi senden daha çok nefret edeceğim Harold.''
''Biliyorum Louis. Biliyorum.'' Bıraktığım bavulumun yanına giderek onu elime aldım. Göz yaşlarımı ceketimin koluyla silip, yolcu girişinden içeri girdim. Arkama bakma dürtümü yok etmeliydim. Orada onu öylece görürsem geri gidecektim biliyordum.
Şimdilik Louis, sadece şimdilik.
Evet biliyorum hepiniz güzel bir son beklediniz belki ama yazamıyorum. Bu hikaye benim için her şeyden değerli ama bunu bitirecek kadar cesur olamıyorum üzgünüm. Şimdilik size elveda bu hikayeden.
Belkilerle bırakıyorum sizi baş başa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
We are a secret, can't be exposed.(Larry Stylinson-1D Atty 2013 En iyi BoyxBoy)
Fiksi PenggemarAşk nedir ? İki kişinin birbirini sevmesi midir sadece? Diye vurguluyordu Harry. Hayır ona göre Aşk iki kişinin birbirini kabullenmesiydi ne olursa olsun nasıl olursa olsun. Ve onlayken her şeyi unuta bilmeliydi. Denizi kıskandıran mavi gözlerine ba...