Unutulmayan Kabuslar

18 5 0
                                    

Karanlık bir sokakta, sonunu düşünmeden kaçan bir adam. Neredeyse yere düşecek derecede dengesiz koşuyordu.  İç güdülerine göre hareket eden, o an beyninden en ufak bir düşünce bile geçmeyen adam, ara sokağı nefes nefese koşarken, koştuğu yerin ara sokak olduğunu görünce durdu.

Karşısındaki tuğla duvara sert bir yumruk attı ama hiç bir işe yaramadı. Bir kaç defa daha yumrukladı. Duvarı çıplak eliyle kıramayacağına aklı erdiği zaman, ellerini saçına geçirdi ve sırtını duvara verdi. Karşısındaki karanlığa bakarken, korkunun sembolü olan simgenin ay ışığında parladığını gördü.

Beyaz renkte olan kuru kafa parlayıp, ciğerlerinde korkuyu soluyan adamın gözünü aldığı zaman, soluğu kesildi. Simgenin sahibi olan adamın yüzünü de ifşa etti ay ışığı. Fell, kaşları çatık, bakışları ölümcül halde adamın karşısında dikilmişti. "O nerede?" Adam, Fell'in ne kast ettiğini anlamıştı ama bildiği hiç bir şey yoktu. 

"Lütfen beni öldürme! İnan gerçekten bir şey bilmiyorum!" Adamın bu yalvarışları, karşısındaki Cezalandırıcı için hiç bir işe yaramadı. Hala aynı bakışları adamın üstüne salmaya devam ediyordu. "Sana, onu, nerede bulabilirim dedim. Söyle!" Son ettiği kelimeden sonra adamın üstüne atlamış, omzunu bastırıp adamın duvara çarpmasını sağlamıştı."

Korkusunu ciğerlerinden daha derinde, kalbinde hisseden adam, aynı cümleyi kurdu. "Gerçekten bir şey bilmiyorum, inan!" Sadece bu sefer sırası farklıydı. Fell, adamın gözlerine direk baktı. Yine de o adama inanası gelmiyordu. Omzuna ateş etti. Acı iniltisi bütün ara sokağı doldururken, adam duvara sürterek yere düştü. 

Yere yavaşça düşerken, sırtındaki kan duvara geçmişti. Aşağıya doğru kan tek bir şerit halinde bulaşmışken, Fell merhametsizce diğer omuza da kurşun sıktı. Aynı inilti bir daha duyuldu. Fell'in ise tek bir mimiği bile oynamıyordu. Çünkü Punisher olmak için ilk kural, merhamet olmamasıydı.

"Yalancı." Fell, bu kelimeyi kısık sesle sarf ettikten sonra, adamın alnına tek el sıktı. Ölü beden, başını sağ doğru yatırıp, ruhu bedenden ayrılırken, Fell sırtını cesede verdi ve sokağı terk etmek için ağır adımlar atmaya başladı. Sokağın başında ise, onu takım arkadaşlarından biri bekliyordu. 

Motoruna oturmuş, elinde motor kaskını çevirip duran adam, Fell'e pis pis sırıttı. Frank'in yeğeni, adamın neden bu kadar neşeli olduğuna bir anlam verememişti. "Neden gülüyorsun?" Fell'in bunu merak etmesinin tek nedeni, o pis sırıtışın hedefi olmasıydı. "Çünkü adam doğru söylüyordu da ondan." 

Fell, kurşunlarını doldurmayı yarıda kesip adama göz ucundan bir bakış attı. "Sen nerede biliyorsun, orada değildin bir kere." Lafının ardından, silahını doldurmaya devam etti. Motordaki adam ise, pis sırıtışı önündeki boş yola yapmayı sürdürdü. "Bilemiyorum Fell, zaten bu aralar kafan bir dalgın gibi. O savaştan sonra."

Takım arkadaşının o savaşa vurgu yapması, Fell açısından hoş değildi. Anatalya adındaki f*hişenin -Fell için öyle- gelip savaşı yarıda kesmiş ve Fury'i barışa zorlamış olması, Fell'in hoşnut olacağı bir hareket değildi. Fakat bir yandan da işine gelmişti ki, Fury, Anatalya ile ilgilenmekten bu işlere bakmıyordu.

Johnny Blaze, Fell'in takım arkadaşı olan, motora oturmuş kaskı elinde çeviren adamın adı buydu. Kaskı bir kenara attı. Motoruna tam bir şekilde oturdu, pozisyonunu aldı. Motora gaz vermesiyle, ellerinin ve kafasının alev alıp kuru kafaya dönmesi bir olmuştu. Dönüştüğü Ghost Rider formunda, içi boş olan göz yuvalarını Fell'e çevirdi. "Evde görüşürüz, Fell Castle." 

Motoruna gazı veren Johnny, arka tekere patinaj çektirdi ve etkileyici bir kalkış yaptı. Gittiği yolda alevden bir çizgi bırakıp, asfaltı eritirken, onu izleyen Fell sağlam küfürler etmişti. Johnny, sırf onu bindirmemek için Ghost Rider formuna geçmişti. 

Punishers | Çizginin Öteki TarafıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin