14. Yanlış Anlama

33 5 0
                                    

O gece gördüğüm adamdan Umut'a bahsetmemiştim zaten bir daha da görmemiştim. Hâlâ kim olduğunu bilmiyordum. Geçen bir haftanın ardından Umut defalarca emniyete gelip ekiple tanışmak istemişti. Her seferinde bir bahane bulup atlatmıştım. Şimdi onu hastaneye bırakmış işe gidiyorum. Ekipte bir değişiklik yoktu. Ağah hala anlamdıramadığım bir şekilde soğuk davranıyordu. Neden buna bu kadar taktığımı bilmiyorum. Onun bana bakmasını benim onun kehribarlarinda kaybolmamı benimle uğraşmasını istiyordum. Kendimde ki değişikliğin farkındayım. Umut defalarca sorguya çekiyordu. Ama ben daha kendime itiraf edemedim ki Umut'a nasıl anlatırım.
~~~
Sıkıcı ve yorucu geçen bir günün ardından çıkmak için hazırlanmaya başladım. Ekipte hazırlanmaya başlamıştı. Çantamı da aldıktan sonra çıkışa doğru yöneldim. Binanın merdivenlerindeyken gördüğüm kişi ile donup kaldım. Ahh beni dinlemiş ve gelmişti.
-"Umut burda ne işin var?"
-"Ziyarete geldim. "
-"Sana gelmemeni söylemiştim. Hadi gidi..."cümlemim yarıda kesilmesi Ali'nin yanımıza gelip
-"Arkadaşın mı? Bizi tanıştırmayacak mısın? " demesiyle kesilmişti. Benim tanıştırmama gerek kalmadan Umut elini uzatıp
-"Umut ben" demişti.
-"Ali bende memnun oldum" dedi. Tam Umut'un kolundan tutup götürecekken emniyetin çıkışında Mirza ve Ağah'ı gördüm. Yanımıza mı geliyorlardı. Umut'un ıslık çalması ile direğimi geçirdim. Ahh demiş dikkatini üzerine çekmişti. Mirza
-"Daha gitmemişsiniz" dedi.
-"Ceylin'in arkadaşı gelmiş onun ile tanıştım başkomiserim." Ali sözünü bitirince Umut yine öne atılmıştı.
-" Ben Umut memnun oldum "deyivermişti.
-"Başkomiser Mirza memnun oldum"
-"Ağah bende memnun oldum. Tanışma faslı bitmişti peki neden hepimiz öylece dikiliyorduk. Aģah'a baktığımda haftalardır görmediğim tebessüm yerini almıştı. Bu adam harbi dengesiz. Ne oldu da böyle mutlu oldu birden.
-"Neyse hayırlı akşamlar"deyip Umut'un kolundan çekiştirmeye başladım. Hâlâ
-"Görüşürüz. Siz atarlının kusuruna bakmayın"diyordu. Sonunda arabaya binip emniyetten uzaklaştık. Umut'un yüzünde ki tebessüm sinirimi bozuyordu. Kırmızı ışıkta durdum ve bir anda ona dönerek
-"Neee" diye bağırdım. Çıkışım üzerine gayet rahat bir şekilde
-"Hiiiç" dedi. Söylene söylene eve vardık. Odama koşup yatağın üzerine atlayıp her zaman ki gibi tavanı izlemeye başladım. Neye sinirlendim ben şimdi.
1.Umut'un emniyete gelmesine mi?
2.Aģah'ın Umut'la tanıştıktan sonra gülümsemesine?
3.Yoksa tanışma esnasında on saniye boyunca ellerinin birbirine değmesine mi?
-" Oha çüş!! Ceylin on saniye kızım birde saydın mı? Sen yoksa bu adamı kıskandın mı?
-"Hayır saçmalama iç ses".
Kapımın tıklanmasıyla açılması bir oldu. Birde bu huyu vardı. Asla gir demeyi beklemezdi. Toparlandım. Bağdaş kurarak yatağın üzerine oturdum.
-"Yemek hazırladım. "
-"Üstümü değiştirip geliyorum. "
-"Mutfaktayım ben o zaman" dedi ve çıktı. Sanırım Umut'a bir Özür borçluyum. Benim mutfağa geldiğimi fark edince servis için hemen ayaklandı.
-"Sen otur deli doktoru ben yaparım."
-"Peki." Arabada ki neşesi kalmamıştı. Durum daha da vahim anlaşılan.
Sessiz geçen yemeğin ardından mutfağı toplamış çayı demlemiştik. Balkonda ki masayı hazırladım. Çaylarımızı alıp oraya geçtik. Hava oldukça güzeldi. Sessiz geçen birkaç dakikanın ardından Umut'a bakmaya başladım. Gökyüzüne diktiği gözlerini bana çevirdi ve kollarını iki yana açtı. Bu kısaca affettim demekti. Hiç vakit kaybetmeden yerimden kalktım ve sarıldım "umuduma"...
-"Ona karşı bir şeyler mi hissediyorsun?"
-"Kimden bahsediyorsun?"
-"Komik olma kimden bahsettiğimi bal gibi biliyorsun. "
-"Bilmiyorum. "
-"Kehribar denizin sahibinden bahsediyorum. Bugün onu görmemle taşlar yerine oturdu Ceylin. Biz tanıştıktan sonra ki hallerin seni ele verdi. Bir yerde okumuştum.
Sesini duyduğunuz anda avuçlarınız terliyorsa kalbiniz deli gibi çarpıyorsa bu aşk değil!
Hoşlanmaktır.
Ellerinizi ondan çekemiyor sürekli dokunmak sarılmak istiyorsanız bu aşk değil !!
Arzulamaktır.
Yanınızda bir tek o olduğu için onu istiyorsanız bu aşk değil! !
Yalnızlıktır.
Herkes onunla olmanızı beklediği için onunlaysanız bu aşk değil! !
Sadakattır.
Size sıcak yakın davrandığı için onunlaysanız bu aşk değil! !
Kendine güvensizliktir.
Üzülmesini istemediğin için onunlaysanız bu aşk değil!!
Acımaktır.
O üzgünken sizinde kalbinis acıyorsa işte bu AŞKTIR.
Tarif edemediğin bir çekim yüzünden ondan bir türlü kopamıyorsan işte bu AŞKTIR.
Ben ondan uzaklaşmaya çalıştıkça ona daha çok çekildiğimi gördüm. Bunu gördükçe sinirlendim. Herkese her şeye karşı öfkeyle doldum. En başta kendime en çok kendime sonra her gördüğümde deli gibi atan kalbime, ne söyleyeceğini unutan dilime, kehribarlara kilitlenen gözlerime, onun bana olan yakın tavırlarına, muziplikle bakan bakışlarına..Sonra kalbim çok acıdı. 2 3 hafta asık suratlı gülmeyen adam oldu. Gülen parlayan gözleri soldu. "Üzgündü üzgündüm" şimdi sen söyle neyim var benim doktor?" Yüzünde ki güzel tebessümle bana baktı ama hiçbir şey söylemedi.
-"Ne o hiçbir teşhisin yok mu? "
-"Aslında var ama eğer hemen tedaviye başlamazsan sonuçları kötü olabilir? "
-"Tedavi? ?"
-"Maşuka Vuslat"
-"hihh?"
-"Aşk diyorum bacayı sarmış diyorum"
-"Saçmalama yok öyle bir şey. "
-"Asıl sen saçmalama kabul et artık. Sen de seviyorsun."
Hiçbir şey söylemedim daha doğrusu söyleyemedim. Suskunluğum onun için bir cevaptı zaten.
-"Ceylin"
-"Efendim"
-"Ona bir şans ver."
-"Bunlar benim hisselerim Umut. Onun ne hissettirdiğini bilmiyorum. Ama son zamanlarda bir şeyler hissetmediğinden emin oldum."
-"Çok safsın"
-"Ne demek istiyorsun? "
-"Hatırlıyor musun hani seni arayıp beni havaalanından almanı istemiştim. O zaman Aģah'ın yanında olduğunu söylemiştin hatta aniden sinirlenip çıktığını anlatmıştın."
-"Evet anlattım. Ee ne olmuş."
-"Off Ceylin beni erkek sanmış.
Tam bir safım. Nasıl fark etmedim ben.
-"Bugün de benle tanıştı ve erkek Sandığı Umut'un kız olduğunu öğrendi. Adamın resmen gözlerinin içi parladı. Seni gerçekten seviyor Ceylin.
-"Ama.."
-"Aması maması yok. Kendine bir şans ver. Mutluluk senin en çok senin hakkın. "
-"Onu tanımıyorum bile. Hem bu anlattıkların mantıklı olsa bile ondan kesin bir şey duymadan ne yapabilirim. Kaldı ki benim böyle şeylere ayıracak vaktim yok.  Ben ne ara bu kadar umutla doldum."
-"Sen o kapıyı arayalı çok oldu Ceylin. Buzların eriyor anlamıyor musun? Eriyen buzların sularında boğulmadan limana doğru yüz ve ona sımsıkı tutun Ceylin."
-"Burda liman Ağah oluyor galiba"
-"Şurda edebiyat yapmaya çalışıyorum bozmazsan ölürsün"
-"Edebiyat mı hani nerde?
-"Sus hemen konuyu değiştirme bana söz ver kendine bir şans vereceksin. "
-"Umut ben...
-"Ceylin acı çektin, çekiyorsun. Hem sana geçmişi unut demiyorum.  Mutlu olmak için şans ver diyorum. Ağah sana yardım edecektir."
-"Tamam. "
-"Gerçekten mi? Ona şans verecek misin?
-"Bir teklifle olursa neden olmasın."
Biraz daha muhabbet ettikten sonra birbirimize iyi geceler dileyip odalarımıza çekildik.
Sabah kahvaltı ben hazırlamak istedim.  Masayı kurduktan sonra Umut'u çağırmak için çıkacağım sırada derin derin nefes alma sesleri gelmeye başladı. Kafamı salona uzattım. Odasından çıkmış gözleri kapalı etrafı koklayarak mutfağa gelene bir adet deli doktoru gördüm. Mutfağa girip kolunu cimcikledi ve gözlerini ovuşturdu.
-"Bu gerçek mi? Sen kahvaltı mı hazırladın? Ağlamak istiyorum. "
-"Abartma lütfen. "
-"Abartma mı? Geldiğimden beri bir kere bile kahvaltı hazırladığını görmedim hatta yemek bile yaptığını görmedim. "
-"Bu kadar becerikli arkadaşım varken yemek yapmam doğru olmaz diye düşündüm. :)"
-"Tabii haklısın amaa"
-"Hadi çaylar soğudu  geç kalacağız. .!"
-"Tamam tamam"
Birlikte güzel kahvaltı yaptık.  Umut'u hastaneye bırakırken bana yük olduğunu kısa sürede araba alması gerektiğinden bahsediyordu. Sert bir dille uyardım ve kendisini zorlamamasını daha rahat bir zamanda da alabileceğini söyledim.  Son sürat emniyete geçtim. Ikişer ikişer çıktım merdivenleri. Çünkü bugün geç kalmıştım.  Bizim kata geldiğim de herkes gelmişti. Ağah odasında olmalıydı. Bugün başka gündü sanki benim için.  Gömülü duygularımın günyüzüne çıkmasına izin vermiştim.  Masama geçtim ve dosyayı incelemeye başladım.  Biraz inceledikten sonra etrafı kolaçan etmek maksadıyla başımı kaldırdım ve  beni izleyen bir çift kehribar göz beklediğim en son şeydi. Hangi ara Mirza'nin yanına gelmişti.  Mirza ona bir şeyler anlatıyor ama sadece gözlerini dikmiş bana bakıyordu.  Bir an bu bakışları özlediğimi fark ettim. Mirza kendisinin dinlenmediģini fark edince Ağah'ın bakışlarının olduğu yere baktı. Gözlerimi dosyaya tekrar çevirdim.
   MİRZA'NIN AĞZINDAN
Ağah'ın haftalarca asık suratını ve sinir bozucu o çekilmez halini çekmiş bir adam olarak dün oldukça sevinmistim. Umut'un erkek olmadığını öğrenince rahat bir nefes almıştık.  Dün gece Ağah karar vermişti.  Hislerini ifade edecekti.  Öyle kararlaştırdık. Şimdi ise beni dinliyor sözde. Aklı nerde oysaki. Ceylin ona baktığımızı fark edince bakışlarını dosyaya çevirdi bizim oğlan ise takılı kaldı.
-"Şsst tertip burda mısın? "
-"Seni dinliyorum tertip."
-"Acaba nerenle dinliyorsun?"
-"Lan nasıl konuşuyorsun amirinle."
-"Oo hemende amir oldun. Tama amirim."
-"Mirza kız gibi trip mi atacaksın?"
-"Yok yok iyiyim ben sıkıntı yok."
-"Tamam ben gideyim sonra görüşürüz"
-"Görüşürüz amirim."
Ağah gittikten sonra Ceylin'e bakmaya başladım.  Acaba dedim. Acaba söylesem mi? Ona her şeyi anlatsam mı?  Nasıl tepki verir? Sanırım denemeden bilemem.
İş çıkışı Ceylin'e yetişebilmek için onunla aynı hızda eşyalarımı toparlıyordum. Ceylin arabasına doğru giderken
-"Ceylin diye seslendim. Arkasına döndü.
-"Efendim başkomiserim"
-"Biraz konuşalım mı? "
-"Tabi buyrun"
-"Burada olmaz bir yerde oturalım"
-"Başkomiserim şey. . (itiraz edecek gibi olunca)
-"Önemli hem de çok. . ."dedim."
-"Peki ama çok kısa."
-"Sanmıyorum ama elimden geleni yaparım. "
Arabaları bırakıp emniyete yakın bir cafeye girdik. Cam kenarı  bir masaya geçtik.  İki sade kahve söyledik.  Yüzüme beklenti ile bakınca artık konuşmam gerektiğini anladım ama konuya nasıl başlayacaktım. Boğazımı temizledim ve konuşmaya başladım.
-"Biliyor musun bundan yıllar önce bir kız çocuğu tanıdım ben. Tanıdım dediysem adını bile dahi bilmiyordum. Benim hiç kardeşim yoktu. Yalnızdım. Sanırım oda yalnızdı. Hic konuşmaz kimseyle oynamazdı. Onu ilk gördüğümde yetimhanenin bahçesinden sokağı izliyordu.  Ağlamıştı gözlerinden belliydi. Onu ağlatanlara öfkeliydim. O minik kızı sarıp sarmalamak istedim.  Korumak istedim herkesten her şeyden. ..
(Ceylin'in gerildiğini fark ettim ama olmazdı bu saatten sonra vazgeçemem. Anlatmaya devam ettim.) Hiç olmayan kardeşim gibi benimsedim. İsmini öğrenmeyi neden ağladığını bilmek istedim. Ama o hiç konuşmuyordu. Birgün dayanamadım ve tırmandım yetimhane duvarın. Hiç konuşmadı. Öylece baktı.  Adını söylemedi bende söylemedim.  Hadi artık söyle suskun söyle ki söyleyeyim. Omzunda ki yaradan tanıdım. Yetimhanede ki halinden anladım.  Sana anlatamadım korktum çekip gidersin diye Ceylin. (Başımı öne eğdim. Gözlerim dolmuştu. Görmesini istemedim.  Bir anda görüş alanıma bir el girdi...
-"Benim adım Ceylin ya senin? ??

Geçmişin ArafıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin