Alıntı

76 7 0
                                    

....
Bir anda mahşer kalabalığına dönen depoda silahlar ardı ardına patlarken hala bağlı olduğum ipi kesmeye çalışıyordum. Az kaldı ellerimin de kesildiğini hissediyordum. Sonunda iplerden kurtuldum. Korunaklı olmasa da kurşunlardan kaçabileceğim bir yere saklandım. Birçok adam ölmüştü. Silah bulabilme umuduyla sağa sola bakınmaya başladım. Hemen solumda bana uzak olmasıyla beraber oldukça açıkta silahı gördüm. Eğilerek hızlı bir şekilde silahı alıp yerime geri koştum. Herkes birbirine o kadar odaklanmıştı ki hiç kimse beni fark etmemişti. Etrafa göz göz gezdirdim. Bizim ekibi gördüm. İtemsizce gözlerim Âgah'ı aramaya koyuldu. Neden arıyorum ki??. Bulunduğum yerden çıkıp ekibin yanına gitmek istiyordum fakat yara almadan oraya gitmem imkansız olurdu. Çünkü yağmur gibi kurşun yağıyordu. O sırada gözlerime değen kehribar gözlerle olduğumuz yerde öylece birbirimizi izlemeye başladık. Silah sahibi sesleri sanki kilometrelerce uzaktan geliyordu. -"Gelmişti işte. Saçmalama senin için değil görev için gelmişti. Senin için geldiğini sana düşündüren nedir acaba?"diye araya girdi iç sesim. Haklıydı da kimse menfaat beklemeden bir şey yapmayalı uzun yıllar oldu. Hatırlayamacağım kadar uzun. Göreviydi elbette. Peki ama mantığım bunu kabullenirken sadece benim için gelmiş olmasını ilk duyduğunda endişelenmiş olmasını isteyen kalbim ne yapmalıydı?. Bir anda gözümün önünden geçen kurşunla neye uğradığımı şaşırmıştım hemen kendimi geri çektim. Ben fark etmeden bana yaklaşmış olan adamı vurdum. Adam hareketsiz yerde yatarken gözlerim tekrar kehribarla tutsak olma niyetiyle tarafa bakındım. Fakat kehribarların aksine yerde boylu boyunca uzanmış bedenle karşılaştım. Ne zaman nasıl olmuştu. Onun olmamasını diledim. Silahları umursamadan koşar adım yüz üstü yere uzanan tanıdık bedene gittim. Yere çöktüm. Elimi omzuna koyup ters çevirdim. Yüzünü görür görmez derin bir nefes aldım. Bir an donuk bakan kehribarları gördüğümü düşününce bile bir ürperme aldı bedenimi. Kolumdaki sızıyla elim omzuma gitti. Elime gelen sıvıyla vurulduğumu anlamıştım. Kendimi kaybettiğim için fark etmemiştim. Bir anda sırtımdan giren acıyla daha da dikleştim ve yüz üstü yere düştüm. Hain kurşunlardan biri beni bulmuştu. Yanına geliyorum baba tıpkı senin gibi bir hain kurşunuyla. Bilincimi kaybetmeden önce duyduğum tek şey ismimim biri tarafından depoyu inletircesine haykırmasıydı........

Geçmişin ArafıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin