10 . Tatlı Çaylak

70 6 2
                                    

Ne demiştim ben "sana yardım edeceğim". Nasıl olurda rüyanın etkisinde kalabildim. Sanırım bu etkinin sebebi narkozdu. Anlamaz gözlerle bana bakan Âgah'a açıklama yapmam gerekiyordu. O sırada
-"Ne yardımı Ceylin"diyen Âgah'ın sesini duydum. En iyisi anlamamış gibi yapmaktı.
-"Ne yardımı amirim?
-"Az önce söyledin ya sana yardım edeceğim dedin."
-"Hı yardım şey ben. . . İyileşip operasyonlarda size yardım edeceğim demek istedim. Siz ne anladınız ki? (sanırım yırttım)
-"Ben bir şey anlamamıştım zaten. (suratında ki ifade o kadar komikti ki kendimi zor tutuyorum)
-"Neyse ağrın var mı?( Var mıydı bilmiyorum.Hissetmiyorum ki. Ağrılarımı hissetmeyişim böylesine rahat olmam hele de bir hastahane odasında sakin durmam narkozun etkisindedir. Başka ne olabilir ki?
-"İyiyim amirim sağolun. "
-"Çok korkuttun beni yani şey bizi diğerleri de dışarıda.( Kırdığı potu görmezden geldim çünkü böylesi işime gelirdi).Neyse sen dinlen biz dışarıdayız"deyip ayaklandı.
-"Amirim bekleyin. Diğerlerine söyleyin onlarda beklemesin. Başımın çaresine bakabilirim.
-"Saçmalama tabi ki bekleyeceğim. Ama diğerlerini göndermeye çalışırım.
-"Neden?" diye sordum sebepsizce biraz düşündü
-"Sen zeki bir kızsın Ceylin eminim bu sorunun cevabını bulabilirsin" dedi ve odadan çıktı. Elbette zeki kızdım. Bana sevgisini anlatmaya çalışıyordu fakat bu yanlıştı koca bir yanlış. Güvenemezdim sevemezdim ben kimseyi. Babamın katilini annemi ve abimi bulmam lazım. Böyle şeylere zamanım yok benim. Tek korkum hislerini artık gözleriyle değil sözleriyle dışa vurmasıydı. Eğer öyle bir şey olursa sert bir dille uyarırdım. Tayinimi isterdim. Odanın kapısının açılması ile kafamı çevirdim. Sırayla Ali, Asaf ve Mirza girdi .
-"Geçmiş olsun Ceylo" diyen Ali yine çok neşeliydi. Asaf ve Mirza'da geçmiş olsun dedikten sonra Mirza hariç hepsi çıkmıştı. Onunda en az Âgah kadar çökmüş olduğu gördüm. Ne olmuştu bunlara hadi ama alt tarafı vuruldum. Kimse beni bu kadar önemsememişti. Mirza cama doğru yürüdü. Dışarıyı izlerken konuşmaya başladı.
MİRZA'NIN AĞZINDAN
-"Biliyor musun Ceylin ben küçükken hep bir kaldırıma oturup evimizin ordaki yetimhanede ki kızıl saçlı mavi gözlü kızı izlerdim. Yalnız bir çocukluk geçirdim. O kızı öylesine sarıp sarmalamak bir abi kardeş gibi sahiplenmek istiyordum ki bu yüzden hiç üşenmeden her gün onu izliyordum. Bir zaman sonra izlemek yetmedi onunla konuşmak yüzünü yerleştirdiği hüznü biraz olsun silmek istedim. Aslında sen öğrenmeden sana söylemeyi kendime yasaklamıştım. Korktum hem de çok sana bir şey olacak yasalarına yara eklenecek ben onları saramayacağım diye çok korktum. O kız sensin sen benim Suskunum'sun.
Bir müddet Ceylin'den ses çıkmayınca Dışarıyı izlemeyi bırakıp önüme döndüm. Ama ben bu manzarayı görmeyi hiç beklemiyordum. Gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Boşa anlattığıma üzülsem bile melek gibi masum uyumasına tebessüm edemeden duramadım. Derin bir nefes aldım ve başımı sağa sola ağır hareketlerle sallamaya başladım. Ne yapacaktım ben şimdi. Bir daha nasıl cesaretimi toplayıp söyleyecektim. Anlatamaya başlarken üzerimden attığım yükü tekrar sırtlanarak odadan çıktım. Bizimkilerin yanına gittim. Ağah
-"Siz gidin ben burda kalırım." Ali ve Asaf itiraz ettiler fakat Âgah'ın itiraz istemeyen bakışlarına maruz kalınca ayağa kalktılar. Bana sen gelmiyor musun gibi baktıklarını görünce
-"Siz gidin ben burdayım gelmeyeceğim.
-"Görüşürüz o zaman birşey olursa ararsanız " dediler gittiler . Ağah bana dönüp
-"Gitmeyeceksin değil mi?
-" Aynen öyle seni yalnız bırakmayacağım aslında en önemlisi Ceylin'i bırakıp gidemem" diye cevap verdim. Eminim şuan aklından neler geçiyordur. Hava da buram buram kıskançlık kokusu vardı. Daha fazla yanlış anlaşılmadan tertibime açıklama yapmalıyım.
-"Âgah sana bir şey söyleyeceğim.
-"Söyle tertip
-" O vardı ya hani.
-"Yetimhanede ki kız mı. Olumlu anlamda başımı salladım ve devam ettim.
-"İşte o ... Ceylin. Ağah'ın oldukça şaşırmış ifadesinin yanında sorgulayacı bir bakışı vardı.
-"Ceylin mi? İyi de sen bunu kızla konuştun mu hiç. Adını bile bilmiyordun. Nerden çıkardın Ceylin olduğunu.
-"Hani Ceylin'in kriz geçirdiği gün var ya o gün dosyasına bakmıştım. Aynı yetimhanede aynı vakitte Ceylin'de o yetimhanedeymiş. Aynı zamanda küçüklükten kalma omzunda ki yara izini gördükten sonra emin oldum.
-"Bunu Ceylin biliyor mu?
-"Odadeyken anlattım ama sanırım duymadı.
-"Nasıl yani duymadı.
-"Ben anlatırken uyumuş." Bunu söylememle birlikte Âgah'ın yüzünde bir tebessüm oluştu.
-"Peki Mirza sen o zamanlar Ceylin'i seviyo... (Aslında biraz oyun oynamak iyi olurdu )
-"Evet seviyorum. " Bu sözümden sonra bir hışımla ayağa kalktı.
-"Sevemezsin
-"Nedenmiş. Bir tek sen mi kalp taşıyorsun. " (Elleri yumruk olmuş öylece tepemde dikiliyordu.) Sen onu bırakta niye ben sevemezmişim. Bildiğim kadarıyla Ceylin'in erkek arkadaşı yok.
-"Ulan şu dakikadan itibaren kardeş katili olacağım. Onu ben seviyorum lan " deyip ben ne olduğunu anlamadan gözüme gelen yumrukla elim gözümde ayağa fırladım. Yumruğumu Âgah'a geçirmeden önce "kardeş gibi seviyorum bir abi gibi" dedim.
Ağah'la birlikte gözümüzde buz torbaları yan yana sandalyede oturmuş bekliyorduk. Aynı birbirimize bakınca gülmeye başladık. Gözlerimiz hafiften morarmaya başlamıştı. Ağah
-"Ulan böyle şaka yapılır mı? İkimizde zararlı çıktık.
-"Ne bilim böyle delireceğini.
-"Acıyor mu m?
-"Yok be tertip senin vurduğun yerde gül biter.
-" Haklısın hem de mor gül :) " dedi alayla.
-"Ağah itiraf ettin
-"Evet ettirdin zaten söze dökülmediği kalmıştı . Şu son olayda o kadar belli ettim ki herkes anlamıştır.
-"Peki Ceylin
-"Bir tek o görmüyor ya da görmezden geliyor bilmiyorum.
-" Yok be tertip niye görmezden gelsin. Geldiğinden beri olaylar eksik olmadı kızın başından yoksa sevmek sevilmek güzel şey vesselam. ...
CEYLİN'İN AĞZINDAN
O günün ardından normal odaya alınmış bir hafta sonra taburcu edilmiştim. Çayımın son yudumunu içtikten sonra odama geçtim. Evde durmaktan sıkılmıştım. Her ne kadar izinli olsam da emniyete gitmek istiyorum. Siyah bir pantolon üzerime rahat edebileceğim bir tişört giydim. Spor ayakkabılarımıda ayağıma geçirip aynanın karşısına geçtim Saçlarımı toplayıp sıkı bir at kuyruğu yaptım. Telefonumu da cebime sıkıştırıp evden çıktım. Arabama atlayıp emniyete sürdüm. Şaşkın gözlere aldırmadan bizim kata çıktım. Masama oturdum.
Ali söze girdi.
-"Sen izinli değil miydin?
-"Evet
-"Niye geldin ki hem iyi misin?
-"Evet iyiyim evde sıkıldım.
Ağah masamım başına geldi ve kehribar gözlerini gözlerime dikerek
-"Ceylin derhal eve gidip dinleniyorsun.
-"Hayır amirim. Gayet iyiyim izin kullanmak istemiyorum yeter dinlediğim. Görevimin başına geçmek istiyorum." Neden diretiyordu.
-"Ceylin Akar.! Bu bir emirdir.
-"Âgah tamam tertip demek ki iyi hissediyor." Diye araya Mirza girdi. Ağah'ın kolundan tutup kendi masasına götürdü. Hayır anlamıyorum sanane benden onemseme sende kimse önemsemedi sana ne oluyor . O sırada Sema bana doğru gelmeye başladı
-"Ay Ceylin çok geçmiş olsun. Ben gelemedim hiç ziyaretine nasılsın ?
(Allah'ım sana geliyorum. Kısa bir cevapla geçiştirdim çünkü gerçekten uğraşamayacaktım.)
-"İyiyim sağol. İçten olmadığına emin olduğum gülümsemesini gönderdi ve ardından masasına doğru ilerledi.
Hepsi birden ayaklandı Asaf bana doğru dönüp;
-"Yeni bir operasyon için toplantı odasında toplanılacak. dedi ve Ali araya girdi;
-"Hadi yine ballısın ayağının tozuyla
göreve gidiyosun dedi ve gülümsedi.
-"Aynen." demekle yetindim ve odaya girdim. Odaya bir göz attıktan sonra
yerime oturdum. Agah konuşmaya başladı
-"Arkadaşlar yine bi uyuşturucu çetesiyle karşı karşıyayız fakat bu
çok daha farklı. Şöyle ki adiler bu zehri okul önlerinde belli kafelerde çocuklara satıyorlar. Biri şikayet etti bir
çocuğu satarken görmüş. (Elindeki dosyayı açtı ve) Bu işin başında olan adamımız Kadir Saygın. Adamın lakabı
Kulaksız. Müşteri ile direk kendisi muhatap olmuyor. Anlayacağınız büyük bir çete. Çok sayıda adamı var ve en büyük oyuncağı gençler. Adamın belli bir mekanı olduğunu sanmıyorum ki elimize de henüz bir bilgi geçmedi. Baskın yapacağımız bir yer yok. Bu yüzden müşteri kılığında inlerine sızıp bu işi halledeceğiz. He bide adamın lakabından anlaşıldığı üzere herseyi herkesten önce duyabilir. Çok dikkatli olmalıyız." Dedikten sonra dosyayı bakmamız için bize uzattı. Dosya bana geldiğinde adamın meymenetsiz şöyle bir bakıp Ali'ye uzattım. Âgah tekrar konuşmaya başladı.
-"Bu iş için iki müşteri lazım. Ali senin oyunculuğun iyi hem tipini değiştirdik mi baya olurun var yanına d ..... (hemen atıldım)
-"Ben gitmek istiyorum. (Anında Âgah'ın öfkeli bakışları beni buldu)
-"Hayır! " diye tısladı.
-"Amirim bu iş için uygun kişi benim sizde biliyorsunuz. (Ağah tekrardan Hayır demek için ağzını açmıştı ki)
-"Ağah Ceylin bu iş uygun. Herhangi bir durumda oldukça soğukkanlı olabiliyor. Hem bizde uzaktan takip edeceğiz.
-"Hala tam olarak iyileşmedi. Operasyonu mahvedebilir bundan korkuyorum.
-"Hayır amirim iyiyim (biraz düşündü ve
-"Tamam bir sa..
-"Bir şey olmayacak amirim yani operasyonu batırmam.
-"Umarım Ceylin.
-"Ne zaman başlıyoruz amirim" diyen Ali'ydi.
-"Yarın sürekli mal sattıkları okul önünde takılacaksınız. Genç imajı vermeyi unutmayın. Kıyafet konuşma filan. (ikimizde olumlu anlamda başımızı salladık. Ağah devam etti.
-"Mirza sizde uzaktan fakat görüş açısınızda olacak şekilde takip edeceksiniz. Bir iki gün mal aldıktan sonra elimizde çok para olduğunu söyleyeceksiniz. Bu da bizi kulaksıza götürecek. Aynı zamanda işin işinde gençler ve yaşı henüz ortaokul olan çocuklar var. Bunun için çocuk Şube ile hareket edeceğiz. Başkomiser Emre Aladağ ve ekibi de operasyonda olacaklar. Adamlar bizde fakat çocuklar gençler çocuk şubesine teslim edilecek. Sorusu olan yoksa toplantı bitmiştir" dedi ve ayaklandı. Tek tek odadan çıkarken masama oturdum ve yarını düşündüm.
~~~
Aynanın önünde durmuş kendime bakıyordum. Polis olmadan önceki Ceylin'e dönmüştüm. Sabah kalktığım da ne giyeceğimi dert etmemiştim. Sadece önceden olan tarzıma dönüş yaptım. Yırtık ve beli düşük pantolonum üzerimde değişik baskılar olan tişörtüm. Tişörtümün de sadece ön tarafını pantolonumun içine sıkıştırmış kenarları salmıştım. Ayaklarıma giydiğim zımbalı mat ayakkabılar. İşte şimdi yetimhanede ki Ceylin'e döndüm. Bunları boş verip telefonumu cebime silahımı belime yerleştirdim. Kısa bir süre sonra emniyetin otoparkına arabayı park etmiş bizim kata çıkmıştım ama çıkana kadar hayretle bakan gözleri görmezden gelmeye çalıştım.
Anlamıyorum nasıl böyle bir aptallık yapabilmiştim. Keşke her zaman geldiğim gibi gelseydim, burda giyinseydim.
Ama bunlar için hayıflanamazdım, olan olmuştu. Bizim kata giriş yaptım, her sabah yaptığım gibi sessizce masama
geçtim. Hiçbir zaman gelipte 'Günaydın' diyip hal hatırlarını sormamışımdır. Bende böyleydim işte, ısınamıyor
buzlarını eritemiyordum kalp demeye bin şahit isteyen organımı. Ben bunları düşünürken üzerime değen değen
gözlerin yoğunluğunu hissedip başımı kaldırdım. Kaldırmaz olaydım. Bu adamın gözlerindeki o muzip parıltıda
neyin nesiydi? Bana mı gülüyordu o ? Hadi canım, ayrıca komik olan neydi? Kaşlarımı çatmış bi şekilde Agah'a
bakarken bir kahkaha patladı. Kahkahanın sahibi Asaf'tı. onu ilk defa böylesine gülerken görmüştüm. Fakat o
bana gülmüyordu. Asaf'ın baktığı yere baktım ve gülmemek için dudaklarımı kemirmeye başladım. Ben çaba sarf
ederken herkes katıla katıla gülüyordu. Bu çocuk alemdi, bakışlarımı kapıda duran ve herkesi güldüğü Ali'ye
çevirdim. Çok komik görünüyordu. Giydiği düşük bel pantolonun kenarlarında zincir asılıydı ve sadece bir paçası bileğinin biraz üstüne kadar katlıydı. Ayağına giydiği ayakkabı hem fosforlu hemde bağcıkları farklı renkteydi. Tişörtünde ki baskıya sözüm yoktu zira bu adam en son tutku reklamında ki profesördu. Boynunda ki kalın zincir yan taktığı şapkası. . .ama en çokta o parmaklarına taktığı yüzükler beni benden almıştı. Sanırım Bülent abladan almıştı. Başka açıklaması yoktu. Konsepti yanlış anlamıştı. Suratı asık bir şekilde yerine oturdu. Kahkaların yerini tebessüm almıştı. Hemen Asaf atıldı.
-"Oğlum bu ne hal?
-"Siz demediniz mi uçuk genç imajı bende böyle yaptım işte. (Ali'nin bu sözleri üzerine Mirza
-" Bu daha çok kaçık genç imajı olmuş be oğlum" dedi ve tekrar bir kahkaha tuhfanı koptu. Sema Ali'ye yaklaşıp
-"Göz altlarına ne oldu senin Ali" diye sordu
-"Ha şey o mu? Ben inandırıcı olsun diye hani şey oluyor ya onların göz altları falan mor oluyor o bakımdan uyumadım."dedi. Herkes derin sessizliğe gömüldü önce fakat herkes bir kini püskürtürmüş gibi bir ses çıkarıp gülmeye başladılar . Herkes
-"Ali hahahah" deyip devamını getiremeden kahkahalara boğuluyordu.
Sanırım bende fark edilmeyecek kadar küçük birer kıkırdama kaçırmış olabilirim. Ali'nin
-" Yeter ama ne güldünüz
arkadaş. Ben burda operasyon için rezil olayım, uykusuz kalayım sizde gülün, valla ayıp ya." diye sitem edince
kahkahalar önce azaldı sonra tamamen son buldu. Agah yüzündeki eşsiz- tövbe tövbe ne diyorum ben ya
banane adamın yüzündeki tebessümün eşsizliğinden ? Ciddi bir ifadeyle konuşmaya başladı.
-"Ali oğlum sen bu kılıkla mal almaya gitsen değil mal almak insanlar seni peşler oğlum. Başka gezegen canlısı sanarlar o yüzden
fazla vaktimiz yok. O paçanı indir yüzükleri çıkar ayakkabılara gelince ııı? (düşünür gibi sesler çıkarıp) Asaf'la
senin ayakkabı numaralarınız aynıydı sanki dedi. Ali onaylarken Asaf atıldı
-"Yok abi ne aynısı büyüdü benim ayaklar 45 zor oluyor, nasıl olsun Ali'ye, diye yakınmaya başladı.
-"İtiraz yok Asaf operasyon için bu hadi çıkar papuçlarıı :)
Asaf isteksiz bi şekilde sandalyeye oturdu ve ayakkabılarını çıkardı. Ali'de aynısını yaptı ve değiş tokuş yaptılar
Şimdide herkes Asaf'a gülüyordu. Bu gün ne kadar da çok gülmüştük böyle . Neyse ki Ali gelmiş ve herkes onunla
ilgilenirken beni ve kıyafetimi unutmuştu.Agah ayağa kalkıp
-"Evet hazırsak hadi araçlara operasyon başlasın bakalım."dedi bana alaycı gözlerle baktı gözleri arsızca üzerimdekı elbiselerde gezdi ve dudağının kenarı yukarı doğru kıvrıldı. Herkes tek tek çıktıktan sonra bende çıkmak için kapıya yöneldim ve Agah'ın alay dolu fısıltısını duydum.
-" Tatlı Çaylak.."

Geçmişin ArafıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin