Bölüm-3

181 3 0
                                    

Tabiî iyidir, yılda iki bedava seyahat ve uzun öğle tatiline nasıl fena denebilir ?

Grania bankacılığı, insanlara sonradan zorlukla ödeyecekleri krediler vermenin haksızlığını tartışmaktan kaçınırdı. "Bu yasayı ben çıkartmadım" diyordu, "Masamda 'Gelen Belgeler' yazılı bir kutu var, benim görevim o belgeleri incelemek, o kadar. Çok basit. Brigid de turizm ticaretinin insanlara aslında hiç elde edemeyecekleri bir rüyayı pazarladığını sorgulamak bile istemiyordu. "Baba, kimse kimseye zorla bir şey satmıyor... Tatile gitmek istemeyen bilet almak için acenteye girmez ki... Bu iş bu kadar basit" diyordu.

 Aidan daha iyi bir gözlemci olmadığına üzülüyordu. Bütün bu değişiklikler oluşurken neredeydi? Ne zaman birbirlerinden böylesine uzaklaşmışlardı ? Bir zamanlar kızlar akşamları yıkanır, tertemiz, pembe sabahlıklarını giyer, anlattığı masalları dinlerlerdi. Nell de odanın bir köşesinden mutlu mutlu onlara gülümserdi... Hepsi yıllar önceydi. Daha sonraları da güzel vakit geçirmişlerdi. Örneğin sınav dönemlerinde. Aidan kızlara yardım eder, en verimli çalışma biçimlerim öğretirdi. O zamanlar iki kızı da babalarına minnettar olurdu. Grania'nm diplomasını aldığı gün ile bankada işe başladığı gün yaptıkları kutlamaları unutamıyordu. İki seferde de büyük bir otelde öğle yemeği yemişlerdi. Garsona resimlerini bile çektirmişlerdi. Brigid için de aynı şeyi yapmışlardı. Bir yemek ve resimler... O resimlerde kusursuz mutluluğunu sergileyen bir aile vardı. Yoksa o görüntülerin hepsi yalan mıydı?

 Öyle olmalıydı, yoksa şu anda, aradan sadece birkaç yıl geçtikten sonra kansına ve kızlarına, dünyada herkesten çok sevdiği insanlara, müdür seçilmemekten ne kadar korktuğunu anlatamayacak hale gelebilir miydi ?

 O okula ne kadar emek vermişti, geceyarılarına kadar çalışmış, okulun tüm sorunlarıyla ilgilenmişti. İçinden bir ses yine de müdür olamayacağını söylüyordu.

 Başka biri vardı, onunla yaşıt başka biri, belki de onu seçerlerdi. Adamın adı Tony O'Brien'dı. Kendi sahasında oynayan okul takımının maçını seyretmek zahmetine katlanmayan, ders saatlerinin dağılımı konusunda hiç kafa yormayan, yeni bina için para toplamayı aklından bile geçirmeyen biri... Sözde sigara içmenin yasak olduğu okulda, koridorda elinde sigarayla dolaşan, öğleleri bir bara gidip bira ve peynirli sandviç yediğini saklamayan Tony O'Brien. Bekâr. Hiçbir yönüyle aile babası olmayan biri. Çoğunlukla kolunda yarı yaşında bir kızla gezen bir adam... Bütün bunlara rağmen okulun en önemli görevine aday gösterilen biri...

 Son yıllarda Aidan'm kafasını karıştıran birçok olay olmuştu, ama hiçbiri ona bu kadar anlaşılmaz görünmemişti. Kıstaslar ne olursa olsun Tony O'Brien adaylar arasında olmamalıydı. Aidan azalan saçlarını sıvazladı. Tony O'Brien'ın gözlerini örten, omuzlarına değen koyu kahverengi saçları vardı. Dünya herhalde okul müdürü seçerken o saçları hesaba katacak kadar delilerle dolu değildi?

 Çok saç, iyi, az saç, kötü... Aidan kendi kendine güldü. Eğer kendine gülebiliyorsa, kendine bile bile kötülük yapılmasını alaya alabiliyorsa kendine acımıyor demekti. Bugünlerde aynı şeye birlikte güleceği kimse olmadığına göre kendine gülebilmesi şarttı...

 Pazar ekinde "Gergin misiniz ?" başlıklı bir anket vardı. Aidan soruları açık yüreklilikle yanıtladı. 75 puandan fazla almıştı. Yüksek puan tutturmaktan mutluydu... Ancak sonradan okuduğu sert ve aşağılayıcı yargılamaya hiç de hazırlıklı değildi. "70 puanın üstünde topladınızsa gerçekten de sımsıkı bir yumruk gibisiniz" diyorlardı. "Patlamak istemiyorsanız biraz rahatlayın dostum!"

 Aidan ile Nell bu tür testlerde iyi sonuç alamadıklarında hep bu testlerin, anlamsız olduğunu, yer doldurmak için yapıldığını söylerlerdi. Ama bu kez yalnızdı... Kendi kendine, "Gazetelerde yarım sayfayı dolduracak yazılara gerek vardır, olmazsa karşımıza sayfaları bomboş bir gazete çıkar" diyordu.

Yine de bir şeylerin içini kemirdiğini hissediyordu. Aidan sinirli olduğunu biliyordu ancak, sımsıkı bir yumruk ?

İtalyanca Aşk BaşkadırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin