Bölüm-5

77 1 0
                                    

Bu da doğru değil" diyordu.

Böylesine yağmurlu bir pazar günü, saat iki buçukta Tony O'Brien acaba ne yapıyordur ?

Belki bir öğretmenin evinde öğle yemeği yiyordur. Genelde evde öğle vakti bir şeyler bulunmadığı için Aidan onu hiç davet edememişti. Üstelik beş yıldır karşı olduğunu uluorta ilan ettiği bir adamı neden yemeğe çağırdığım herkes merak ederdi. Belki şu anda bir akşam önce eve getirdiği bir kadınla birlikteydi. Tony O'Brien üç kapı ötede evlere servis yapan harika bir Çin lokantası olduğu için Çin halkına sonsuza dek minnettar olacağmı söylerdi. "Limonlu tavuk, susamlı ekmek ve acı biberli karides ile bir şişe Avustralya Chardonnay şarabı ve pazar gazeteleri kadar güzel bir şey olamaz" derdi. O yaşta, dede olacak yaşta bir erkeğin pazar gününü genç kızlan eğlendirerek ve Çin yemeği yiyerek geçirmesini düşünebiliyor musunuz ?

 Ama iyi düşünün, neden olmasın ?

 Aidan Dunne haksızlık yapmaktan hoşlanmazdı. İnsanların bu konularda seçme hakkı olduğuna inanıyordu. Tony O'Brien o kadınları evine saçlanndan sürükleyerek getirmiyordu ki... Aidan gibi evlenmesini kendisinden gittikçe uzaklaşan iki kız çocuğuna sahip olmasını emreden bir yasa mı vardı? Sonra ikiyüzlü davranmaması, yaşam biçimini saklamaya kalkışmaması da adamın olumlu bir yanı değil miydi ?

 Her şey ne kadar değişmişti. Sanki birileri Aidan'a sormadan olabilirler ile olamazlar arasındaki sınırın yerini değiştirmişti.

 Peki Tony günün geri kalanını nasıl geçirecekti acaba?

 Tüm öğleden sonrayı yatakta geçirecek halleri yoktu ya... Belki yürüyüşe çıkardı veya kız evine döner o da müzik dinlerdi. Sık sık CD'lerinden söz ettiğine göre... Lotodan 350 pound kazandığında okula ilaveler yapmakta olan marangoza peşin para vererek 500 CD'lik bir raf ısmarlamıştı. Bunu duyanlar ne kadar etkilenmişlerdi. Aidan da içinde bir kıskançlık duymuştu. İnsanın o kadar CD alacak parası nasıl olur? Tony O'Brien'm haftada bir tane CD aldığını biliyordu. İnsan o kadar CD'yi dinleyecek zamanı nasıl bulur ? Tony CD'leri dinledikten sonra yakındaki bir "pub"da arkadaşlarıyla buluşur sonra ya altyazılı yabancı bir filme veya caz dinlemek için bir gece kulübüne giderdi.

 Belki üstünlük sağlamasının asıl nedeni böylesine çok gezme-siydi... Aidan'ın pazarları kimseyi gıpta ettirecek türden olmadığına göre... Aidan'a üstünlüğünün en önemli yönü bu olmalıydı.

 Pazar ayininden dönünce evdekilere "Jambonlu yumurta isteyen var mı" diye sormuştu. Kızları iğrenirmişçesine, koro halinde, "Aman Tanrım! Ne diyorsun Baba? Sakm ha!" diye bağırırlar, veya "N'olur bir daha sözünü bile etme. Hem kendine pişirecek-sen lütfen mutfak kapısını kapatmayı unutma" derlerdi. Nell ev-deyse, okuduğu kitaptan gözlerini zar zor ayırarak, "Neden?" diye sorardı. Her ne kadar ses tonuna düşmanca demek zorsa da çok şaşırdığını, bundan saçma hiçbir şey duymadığını belirtmekten kaçınmayan bir tonda konuşurdu. Nell'e kalırsa saat üç civarında salatan bir sandviç yapardı.

Aidan büyük bir özlemle annesinin hazırladığı sofraları anımsardı. Hafta içinde gelişen olayların değerlendirildiği, izin almadan kimsenin sofradan kalkmaya hakkı olmadığı o öğle yemeklerini. .. Bütün bu gelenekleri yıkan kendisi değil miydi ? Kızlarının, hatta eşinin bağımsız, hür bireyler olarak gelişmeleri için tek boş günlerinde Dublin yöresine, hatta komşu yörelere tanıtım gezintileri düzenleyen başkası mıydı ? O çabalarının sonucunda, mutsuz, yerini bulamamış, herkesin yemeğim mikrodalga fırında ısıttığı mutfaktan, televizyonda hiç istemediği bir programın seyredildiği oturma odasına, oradan da karısıyla sevişmeyeli uyumanın dışında bakmak bile istemediği yatağın bulunduğu yatak odasına gidip geliyor, yolunu kaybetmiş bir hayalet gibi geziyordu.

İtalyanca Aşk BaşkadırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin