yedi

6.1K 320 18
                                    

multi: ATEŞ
<><><><><><><><><><>
21 Eylül Pazartesi
Yalnızlığımın bittiği gün...

Kulaklığımdan yayılan Mozart hem gevşememe hemde kitapları düzenlerken sıkılmamamı sağlıyordu.
Bu cezanın çabucak bitmesini istiyordum.
Ama düşündüğüm tek şey müziği dinlerken aklımdan o kelimelerin geçmesiydi.
Sırrını biliyorum.
Gizemli kişilerden nefret ederdim. Özellikle bu gibi, insanlarla oynamayı sevip,şaka yaptığını sanan düzenbazlardan.
Bunu Ateş'le ve Demir'le konuşmam gerektiğini biliyordum.
Onu bulabilirdik. Yani sanırım.
Kulaklığımın kulağımdan çekildiğini hissettiğimde İris'in baygın bakışlarını gördüm.
"Silik arkadaşın bize bir şey söylemek istiyormuş. "
İkimizde Ilgın ve Mısra'nın yanına giderken onları koyu bir sohbetin içinde gördük.
Ilgın'ın bakışları bana döndü ve gülümsedi.
"Şey..." dedi biraz utanarak. Diyeceği şeyi az çok tahmin ediyordum. Cumartesi akşamı gala gecesinde onu o çatlak kadından kurtarmıştık.
"Ben teşekkür ederim " dediğinde istemsizce gülümsedim.
"Sorun değil. Kadın delinin tekiydi " dedi Mısra Ilgın'ın omzuna dokunarak.
"Her neyse " dedim gözlerimi devirerek. "Aslında asıl kafamı karıştıran İris'in seni savunmasıydı. " deyince üçümüzde imalı bir şekilde ona döndük.
İris boyalı tırnaklarıyla oynamayı bırakıp bize sinir bozucu bir şekilde baktı.
"Ne ?" dedi ağzını yayarak. Aklınca bilmemezlikten geliyordu.
"Rol yaparken yapmacık oluyorsun " dedim. Doğruydu. O akşam hepimizi şaşırtmıştı. Ilgın'ı o kadına savunuşu hepimizin gözünü yaşartmıştı.
Belkide o kadar kötü değildir.
Şu an çarpılıcağım.
Mısra'nın bakışları bana döndü. Gülümseyerek yanıma yaklaşırken omuzlarımdan tutup beni kendine çekti.
"Ömer ben ve senin şu gıcık kuzenin sahildeki bir kafede buluşacağız. Gelmek iste rmisin ?"
Yüzümü buruşturarak ona baktım. Onun ise gülümsemesi solmuştu.
"Ilgın'a da sordum. Halasından izin alıp gelecekmiş. " dediğinde hala bana umutla bakıyordu. Bu tür işler beni sıkıyordu.
Mor saçları biraz açılmıştı. Asla saçımı boyatmakta onun kadar cesaretli olamazdım. Ve kimseye bu kadar yakışamazdı.
Asi tavırlar sergilesede içinde bırakamadığı bir şey vardı. Bir sır. Bunu gözlerinde anlayabiliyordum. Mısra iyi biriydi. Arkadaş olabilecek kadar iyi biri.
Ilgın yanımıza gülümseyerek geldi.
"İzin verdi. Hadi gidelim "
İkiside bana bakıyordu. Beynim saçmala eve git ve kitaplarını oku desede kalbimdeki çok küçük bir çarpıntı git diye fısıldı. Hatta fısıltıdanda küçük bir sesti.
Ama ben o sesi dinlemiştim.
Kütüphanedeki işimiz bugünlük bitince çantalarımızı alıp çıktık. İris önden gitmişti bile. Koridorda hala nasıl gitmeyi kabul ettiğimi düşünürken karşıdaki hararetle konuşan İris ve Esra dikkatimi çekmişti.
"Neler oluyor ?" desi Mısra kaşlarını çatarak.
Çıkışa doğru ilerlerken sadece Esra'nın alay dolu sesini duyabiliyordum. Ve ilk defa İris hiçbir şey diyemiyordu.
"Artık bir arkadaşın yok tatlım. Yeni kraliçe benim. Seni yapma barbie bebek !"
Üçümüzünde adımları yavaşladı. Ilgın yanımızdaki ayrılıp o tarafa gitti ve ondan beklenilmeyecek bir performans çıkardı.
"Hadi İris gelmiyor musun ?"
İris şaşkınlıkla Ilgın'a sonrada bize baktı. Mısra ilgisizmiş gibi görünmeye çalışıyordu. Sonuçta onu pek sevdiği söylenemezdi.
"Şey..." dedi dudağını ısırarak. Esra'nın bakışları altında eziliyordu. Onu ilk defa çaresiz görüyordum.
"Çok eğleneceğiz "
Bu mutlu ses benden mi çıkmıştı ?
Şey gibi konuştum. Tıpkı...mutlu ve sosyal bir kız gibi.
Öyk kusucam şimdi !
İris bana döndü ve sonra bakışları Mısrayı buldu.
Mısra gözlerini kaçırarak yukarı bakıyordu. Dirseğimle karnını dürttüm.
Bana kaşlarını çatarak baktıktan sonra gözlerini devirdi. Ellerini serbest bırakarak sıkıntıyla nefes verdi.
"Gel işte " dediğinde İris'i ilk defa alaysız bir şekilde güldüğünü gördüm.
Gerçekten tebessüm ediyordu.
Bakışları Esra'ya dönüp 'hıh' gibi bir ses çıkardı ve saçlarını savurarak bize doğru ilerledi.
Bunu yapmak zorunda mıydı ?
Dördümüz okuldan çıkarken İris'in Ilgın'ın kulağına fısıldamasını duydum.
"Teşekkür ederim "
•••
"Bu...size de tuhaf gelmiyor mu ?"
Demir elindeki peçetelikle oynuyordu. Sonra hepimize baktı.
"Çünkü bu normal değil "
Şu an bu durumu açıklamak gerekirse,
Ateş ve İris popüler gruptu.
Mısra ve Ömer serseri gruptu.
Bunlar birbirlerinden hiç haz almıyordu.
Popüler mi yoksa serserimi belli olmayan Demir vardı. Ve bana kalırsa malın tekiydi. Sen niye Ateş'i çağırdın ki ?
Ilgın masumca hiçbir şeyden haberi olmayarak kopuk bir şekilde etrafa bakıyordu.
Benim ise burada ne işim var onu bile bilmiyorum.
Hatırlatırım ben yalnız olan kızdım.
"Bu lanet olası bölümü kim yazdı ?" dedi Ateş sıkılmış bir şekilde kollarını göğsünde bağladı ve sandalyeye sırtını verdi.
"Ne ?" dedi Ilgın kaşlarını çatarak.
Yine uzun bir sessizliğe gömülürken Demir ellerini çırpıp ayağa kalktı.
"Pekala arkadaşlar şu andan itibaren bu grubu konuşması için görevlendirildim. Hepimiz farklı olabiliriz. Birbirimizi sevmeye biliriz. Ben artık bu grubun lideri olaraktan-"
"Bir dakika bir dakika " dedim. Demir'i sakinleştirip sandalyeye tekrar oturmasını sağlayarak.
"Seni kim lider yaptı ki "
"Aynen hem neden bir liderimiz var ki biz bir grup bile değiliz. " dedi Mısra.
"İlk defa Mısra'ya katılıyorum sanırım " dedi İris yüzünü buruşturarak.
Ömer alayla ona baktı. "Güzellik kraliçesi birine hak gösterdi vay canına" sahte bir hayranlıkla baktı ona.
İris kollarını göğsünde birleştirerek onu süzdü.
"Pardon sen kimdin ?"
"Ne oldu çok mu merak ettin "
Ömer...acımasızdı. Yani insanlara karşı yaptığı ima bile insanı sinir edebiliyordu.
Tanrım sadece buradan gitmek istiyordum. Telefonuma mesaj geldiğinde elime aldım.
-kaçalım :)
Mesaj Ateş'ten di. Doğruca ona baktığımda dudakları yana kıvrılmıştı.
Aslında iyi fikirdi. Ama ona ders anlatamayacak kadar kendimi yorgun hissediyordum.
-Nasıl ?"
-beni izle...
Bir anda ayağa kalkınca aynı zamanda bana bir mesaj geldi.
"Ben gidiyorum Burak'la bir işimiz vardı. "
"Kız meselesi mi ?" dedi Demir sırıtarak.
"Onun gibi bir şey " dedi bakışları kısa bir an beni buldu.
Mesaja baktığımda yine Ateştendi bana beni gibi yap yazmıştı.
Anlayarak ayağa kalktım.
"Babam mesaj attı. Gitmeliyim " dediğimde Demir bana baktı.
"Ne olmuş ?"
"Hiç sadece Sude'nin doğum günü planları falan " dedim geçiştirerek.
Demir anladım dercesine kafasını salladı ve bende rahat bir nefes alarak Ateş'le dışarı çıktım.
"Bir şey değil " dedi melodik bir sesle.
Gözlerimi devirdim.
"Sence anlamışlar mıdır ?"
"Eh yani ikimizide aynı anda işi çıktı ve ikimizde beraber kapıdan çıktık. Sanırım en fazla çıktığımızı düşünürler" dedi rahat bir tavırla. Ona dehşetle baktım.
"Gerçekten mi şaka mı yapıyorsun ?" dediğimde sırıttı.
"Gerçekten şaka yapıyorum " dediğinde ona öldürücü bakışlarımı attım. Bana korkuyla bakarken kıkırdamadan edemedim.
Suratı çok komikti.
Bana şaşkınlıkla bakarken bu sefer kahkaha attım.
Neden güldüğümü bilmiyordum. Ama az önce söylediği şey komiğime gitmişti.
"Sinirlerimi bozuyorsun !" dedim omzuna vurarak.
"Az önce güldün " dedi kısık bir sesle. Bir şeyler düşünüyordu. Sanki kısa bir anda olsa gözlerinin parladığına yemin edebilirdim. Ve aslında o an fark ettim.
Gülmüştüm değil mi ?

YALNIZ ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin